IŞİD’den sonra ‘Kürt Koridoru’
Bu köşede yazılarına sık sık atıfta bulunduğum isimlerden birisi Dr. Tuğçe Varol Sevim’dir. Tuğçe Varol Sevim, enerji ve enerji güvenliği konusunda uzman bir akademisyendir. Herkesin “Kobani’de ne oluyor? Kim hangi tepeyi ele geçiriyor?” sorularının peşinde koştuğu bir ortamda bir başka boyuttan konuyu ele almış:
“Esad’ı düşürebilmek için oluşturulan terör grupları sanılanın aksine Esad’ı düşüremeyince bu kez IŞİD, Irak’a saldırarak Kürdistan Özerk Bölgesi ile Bağdat Yönetimi arasına giriş yapmıştır. Hemen akabinde ise Barzani Peşmergeleri Kerkük’e girerek, Kerkük’ü Kürdistan bölgesinin içerisine almıştır. ABD ise IŞİD’e karşı mücadele de ilk müttefikini Erbil olarak ilan etmiştir. ABD ve uluslararası koalisyonun IŞİD’i temizledikten sonra bölgeyi Esad’a geri vereceğini düşünmek saflık olacaktır. Bu bağlamda Suriye’nin kuzeyinin Erbil’e teslim edilmesi ve ardından ortaya çıkacak “Kürt Koridoru” ile Kuzey Irak enerji kaynaklarının Akdeniz’e direkt olarak çıkışı sağlanabilecektir. Türkiye’ye ise nihayetinde elinde en az 2 milyon mülteciden başka bir şey kalmayacaktır.
IŞİD’in bundan birkaç ay önce Musul’a saldırması, ne IŞİD’in Suriye’de ortaya çıkması ne de bugün oraya çıkan ABD öncülüğündeki uluslararası koalisyonun IŞİD’e saldırı kararı alması tesadüfi bir olaydır. Zaten uluslararası ilişkilerde pek tesadüfi bir olay olmayacağı gibi ABD’nin içinde olduğu bir olgunun da ayrıca tesadüfi olduğu düşünülmemelidir. Bu noktada IŞİD’in haddinden fazla şiddet kullanması ve sivillere dünyanın gözü önünde vahşice saldırması dışında büyük resimde planlanandan farklı bir uluslararası kriz meydana gelmemektedir. Unutulmamalıdır ki IŞİD, bir günde ortaya çıkmamış ve Esad’a karşı adı “Muhalifler” olan gruplar nasıl, ne kadar ve hangi yollardan yıllarca desteklenmiştir tam olarak bilinmemektedir. IŞİD’i ortaya çıkaran net plan, bir gün siyasi tarihte aynı Taliban’ı CIA’nın Sovyetler Birliği’ne karşı kurgulamasının yazılması gibi yazılacaktır. Ancak şimdi biraz IŞİD’i ortaya çıkaranlardan çok IŞİD’e karşı oluşturulan uluslararası koalisyonun Türkiye açısından nasıl bir sonuç doğuracağına bakmakta yarar vardır.
Koalisyonun amacı pek tabii ki önce havadan ve sonra karadan, bir şekilde IŞİD’i bölgeden püskürtmek ve bölgenin tekrar güvenli bir yer haline gelmesini sağlamaktır. Ancak esas soru IŞİD’den sonra bölgenin geleceğinin ne olacağıdır. IŞİD’in Irak’ta ele geçirdiği topraklar Bağdat’a, Suriye’de ele geçirdiği topraklar Esad’a geri verilecek mi? Hiç sanmıyorum. Büyük ihtimalle adım adım IŞİD’in elinden alınan bölgeler Erbil’e bırakılacak, Erbil’in eğitilen askerleri de bu bölgenin güvenliğini devralacaktır. Ne kadar ilginçtir ki IŞİD, Musul ve çevresini ele geçirerek Irak’a saldırmıştır ama ABD müttefik olarak Bağdat’ı değil Erbil’i seçmiştir. Diğer yandan Suriye’nin IŞİD tarafından zapt edilen bölgeleri de sadece Kürt bölgeleriymiş gibi bir intiba oluşturulmaya başlanmıştır bile. Gerçekten de IŞİD şu anda Suriye Kürtlerine saldırmaktadır. Fakat bu IŞİD, Suriye Türkmenlerine, Irak Türkmenlerine hiç mi saldırmamıştır? Nerede bu Irak’ın, Suriye’nin Türkmenleri?
IŞİD’in yavaş yavaş temizlenmesi ile birlikte ortaya çıkacak olan yapı ister bir Kürdistan ister iki parçalı Kürt Konfederasyonu olsun, nihayetinde ortaya çıkacak olan bir ’Kürt Koridoru’ olacaktır. Böylece Kuzey Irak petrolleri ve doğal gazı Kerkük dahil artık tüm kaynaklar rahatlıkla Suriye’nin kuzeyindeki yapıda inşa edilecek boru hatlarıyla direkt olarak Akdeniz’e ulaştırılabilecektir. Kerkük’ün de Kürdistan’a dahil edilmesiyle birlikte Türkiye’nin elinde en az 2 milyon mülteciden başka bir şey kalmayacaktır.
Uluslararası ortamın IŞİD’e karşı birleştiği bir noktada Türkiye’nin olayın uzağında kalma şansı coğrafyası nedeniyle kesinlikle gözükmemektedir. Diğer yandan Erbil’in Suriye’nin kuzeyini hedeflemesi de bir sır değildir. Türkiye’nin Erbil’in karşısına da bundan sonra çıkma şansı çok düşüktür çünkü hükümetin Barzani ile imzaladığı ve meclise getiremediği enerji anlaşmalarının detayları bilinmemektedir. Türkiye tarafından kendine bir tehdit hissedecek Barzani, Suriye’nin kuzeyinden petrolüne de bir yol bulduğu takdirde, bu anlaşmaları açık da edebilir yok da sayabilir. IŞİD planlayıcılarının kurguladıkları plan aslında son derece yolunda ilerlerken görüntüyü sadece IŞİD’in tahmin edilenin çok üstünde bir vahşet ve şiddet uygulaması çirkinleştirmektedir ki onun dışında IŞİD’den sonra, Kürt Koridoru için ortada pek de fazla bir engel kalmamıştır.”
Tuğçe Varol Sevim’in analizi aslında meselenin Kobani değil, çok daha büyük olduğunu gösteriyor. IŞİD, Ayn el-Arap’ı ele geçirse dahi elinde uzun süre tutması çok zordur. Üstelik, IŞİD’in karşı saldırı ile geri çekilmesi durumunda Ayn el-Arap’ı ele geçiren PKK-PYD meşrulaşacaktır. Meselenin bu boyutu üzerinde de düşünmek gerekmektedir.