Irak'lı Kürtlerin talebi ve Türkiye
Uluslararası Kriz Grubu’nun ‘Irak ve Kürtler’: Tetik Hattında Sıkıntı, adlı raporunda Kürt yetkililerin Türkiye’ye katılmak isteğine yer vermesi, Türk medyasında da geniş yer buldu. Kriz Grubu Raporu’nu hazırlayanlar bu görüşlerini Mesud Barzani’nin özel kalem müdürü Fuat Hüseyin’in sözlerine dayandırmışlar. Fuat Hüseyin “Eğer Iraklı Şiiler İran’ı ve Sünniler Arap dünyasını seçerse, Kürtler de Türkiye ile ittifaka girmek zorunda kalacak” demiş. Fuat Hüseyin, “Kürtler bu şartlarda Türkiye’nin koruması altında rahat ederken, bunun karşılığında Türkiye’nin, Kerkük’teki dev rezervler dâhil, Irak’ın kuzeyindeki bölgenin petrol ve doğalgazına doğrudan erişim imkânı elde edeceğini ve dolaylı yollarla Kerkük’e sahip olacağını” söylemiş.
Fuat Hüseyin’in sözleri Kuzey Irak yönetiminin son gelişmelerden ne kadar endişeli olduğunu gösteriyor. Hüseyin, Kürt yetkililerin, Başkan Barack Obama’nın açıkladığı takvime uygun olarak ABD’nin Irak’tan çekileceğine ve bunun sonucunda Irak’ın çökeceğine ikna olduğunu söylerken, ‘Kürtler bu şartlarda Türkiye’nin koruması altında ancak rahat edebileceklerini’ifade ediyor. Bölgenin Musul vilayeti adıyla Türkiye’ye, Türkiye’nin de kendi içindeki Kürtlerin durumuna çözüm olarak AB’ye katılmasını öneriyor.
Korku ve kaygı!
Aslında yapılan bu tür spekülasyonlar, yalnızca Amerikan işgal kuvvetlerinin Irak’tan çekilmesinden duyulan büyük korku ve kaygıyı göstermesi bakımından önemlidir. Bilindiği gibi kuzeydeki Kürt Yönetimi, sırtını ABD’nin işgal güçlerine dayayarak Türkmenler ve Araplar aleyhine hem siyaseten güçlendi hem de toprak olarak büyüdü. Bugün Irak’ın Cumhurbaşkanlığı makamında ancak Irak nüfusunun %17’sini oluşturan Iraklı bir Kürt oturmaktadır. Irak’ta resmen Araplar ve Türkmenler aleyhine oluşturulmuş bir statüko vardır. Birkaç gün önce Erbil’deki Kürt Parlamentosunun kabul ettiği Kürdistan bölge yönetimi Anayasası’na göre “Musul Vilayetinin kapsadığı bütün topraklar” Kürdistan toprakları olarak tanımlanmaktadır. Petrolün paylaşımı ve Kerkük’ün statüsü konusunda Kürt yönetiminin tavrı da ortadadır. Kürt yönetimi ABD’nin Irak’tan çekilmesinin ardından bölgede kartların yeniden dağıtılacağını çok iyi bilmektedir. 1. Körfez savaşı sonrasında yaşananlara benzer gelişmelerin Irak’ta tekrar yaşanması için esaslı şartlar oluşmuştur. Bu nedenle Kürt yönetimi imtiyazlı statükosunu devam ettirebilmek için ABD’nin bıraktığı boşluğu Türkiye’nin doldurmasını istiyorlar.
Oynanan oyun!
Kaldı ki Musul Vilayetinin Türkiye’ye katılması demek Türkiye’nin konfederasyona dönüştürülmesi demektir. Böyle bir durumda bugün için bölgesel olan “Kürt Sorunu” bütünsel olarak Türkiye’nin sorunu haline gelecektir. Bu tür bir gelişmenin doğal sonucu da ‘Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmaktır’. Nitekim Türkiye’nin bu tür bir maceraya hevesli olmadığını da yetkililer açıklamış bulunmaktadır.
Diğer yandan son onbeşgün içinde Irak’ın Kuzeyinde bombalı saldırılarda ciddi artışlar yaşanmıştır. Kerkük’te önce Türkmenlere yönelik vahşi bir saldırı, ardından da Kürtler’e yönelik bir başka bombalı saldırı gerçekleştirilmiştir. Yine bu süre zarfında Türkmen kenti olan Telafer’de de iki bombalı saldırı gerçekleştirilmiştir.
Irak’ta meydana gelen son saldırılar açık birer provokasyondur. Amaç ise Türkmen ve Kürtleri karşı karşıya getirmektir. Böylece Türkiye’nin bölgeye müdahale etmesi sağlanmaya çalışılmaktadır. Bölgede bütün olup bitenler, kriz gurubunun hazırladığı raporla birlikte düşünüldüğünde oynanmak istenilen oyun daha iyi anlaşılabilir. Türkiye bu tür oyunlara gelmeyecek kadar büyük tarihi olan bir ülkedir.