Irak ne olacak?

Irak, 1 Ekim'den bu yana başkent Bağdat başta olmak üzere Şiilerin yoğun olduğu vilayetlerde hükümet karşıtı protestolarla çalkalanmaya devam ediyor. Şu ana kadar hükümetin güvenlik ve bilinmeyen milis güçler tarafından göstericilere karşı kullanılan şiddet sonucu bilanço 290 kişiye yakın ölü ve 8 bin kişi yaralı. İnsanlar öldürülüyor, dünya ise sessiz. Bağdat, gösterilerin yayılmasını önlemek için kentlerde internet erişimine kısıtlamalar getirdi ve hükümet erkânının bulunduğu Yeşil Bölge'ye yakın Ahrar Köprüsü de beton bariyerlerle kapatıldı.

Irak'ta cereyan eden gösterilerin en ilginç yanı, iktidarın başını çeken Şiilerin kendi tabanı tarafından organize edilmesidir. Nitekim gösterilerin Şiilerin kutsal kenti Kerbela ve Necef'de yoğun bir şekilde meydana gelmesi ve özellikle göstericiler tarafından Humeyni ve Hamaney'in fotoğraflarının parçalanmasıyla birlikte İran'ın Kerbela Başkonsolosluğunun hedef olarak seçilmesi reaksiyonun gidişatını göstermektedir.

Protestolar, Sünni Araplar ve Türkmenler tarafından desteklenmektedir. Ancak kendi bölgelerinde gösteri yapmalarının mezhepsel açıdan farklı yorumlara yol açabileceği ve olayların Kerkük'e sıçrayıp bir oldubittiye sebep olmaması düşüncesi ile Bağdat'taki yürüyüşlere iştirak etmektedirler. Birkaç gün önce Kürt kökenli Cumhurbaşkanı Berham Salih, Süleymaniye'yi ve Erbil'i ziyaret ederek Irak Kürdistan Yönetimiyle (İKYB) durum değerlendirmesi yapılmıştır. İKYB'nin kazanımlarının korunması yönünde çaba harcayacağı sözü verildiği de ileri sürülmektedir.

Irak'ta artan işsizlik, yoksulluk, yolsuzluklar ve kamu hizmetlerinin yetersizliği, gösteriler için öne sürülen gerekçe olarak gösterilse de, ana hedef hükümetin ve Millet Meclisi'nin istifası ile yeni Anayasa'nın acilen hazırlanmasıdır. Ne Irak hükümetinin ilan ettiği sokağa çıkma yasağı, ne de işsizlik ve yoksulluğa çare bulmak için alınan kararlar yeterli olmamıştır ve eylemler de halen devam etmektedir.

Irak'ın bu hale gelmesinde ülke siyasetinde mezhepsel projelerin ısrarla devam ettirilmesi rol oynamaktadır.

2005'de onaylanan Anayasa'nın temelleri, 1995 'de Amerikalılar tarafından New York'ta organize edilen toplantıda atıldı. Toplantıda, Irak Muhaliflerini temsilen bütün grupların temsilcileri vardı. Türkmenler adına şahsım ve o zamanın Irak Milli Türkmen Partisi Başkanı Dr. Muzaffer Arslan ile birlikte katıldık. Ancak bizim dışımızda, toplantıda öne sürülen maddelerle ilgili olarak, hiç kimse ne itiraz etti ne de şerh koydu.

Söz konusu toplantıda görüşülen aynı maddeler, Irak muhalefet gruplarının Ekim 1999 New York 'ta ve Aralık 2002 tarihlerinde Londra'da yapılan toplantılarda da gündeme gelmiştir. 2005'de ABD'nin hazırladığı, Şii ve Kürt gruplarınca onaylanan Anayasa'nın bazı maddelerinin ileride sorunlara neden olabileceğini zamanında ileri sürmüştük. Bunlar arasında;

* 3. Madde'de Irak halkı çeşitli milletler, dinler ve mezheplerden oluşur ve eşit haklara sahiptir hükmü yer alsa da, 4. Madde'de Irak halkının %17 'lik bir nüfus oranını oluşturan Kürt dilinin Arapça yanında Resmi Dil olarak yer alması ve o bölgeye aynı oranda Merkezi hükümet tarafından bütçe tahsis edilmesidir.

* "Federal Sistem" yerine "Birleşik Sistem" ifadesi yer alsa da, Bölgesel Kürt Yönetiminin ayrı ordusunun kurulması, Merkezi hükümetin dışında ayrı bakanlıklar olması gibi uygulamalar sonucunda nerede ise konfederasyon sistemi meydana gelmiştir.

* Silahlı kuvvetler dışında mevcut milis güçleri ile ülkede bulunan yabancı güçlerin faaliyetlerinin devam etmesi dikkate alınmamıştır.

* 23. Maddede demografik yapının değiştirilmesi amacıyla gayrimenkul edinmek yasaklansa da, Kerkük ve Türkmeneli bölgelerinde illegal nüfus kaydırmaları tamamlandıktan sonra yürürlüğe girmesi demografik yapının değişmesine engel olamamıştır.

* 115. Maddede Duhok, Erbil ve Süleymaniye'yi kapsayan Kürdistan Bölgesi, daha sonra bu bölge sınırları civarındaki illerde yapılacak halk oylamalarıyla özerk bölgenin genişletilmesi adına ihtilaflı bölgeler yaratılmıştır.

* 53. Madde ve 58. Madde ise sadece A fıkrası istisnası kapsamına alınması, tamamen Özerk Bölgeye tanınan ve şüphesiz antidemokratik bir ayrıcalıktır.

* 115. Madde ve 117. Maddeler ile bölgelere tanınan yetkilerle neredeyse konfederasyon sistemine doğru yol alındığını tekrar vurgulamaktadır.

* Süresi dolmasına rağmen ve halen canlandırılması talep edilen 140. Maddenin Irak'ın bölünmesinin önünü açmaktadır.

Sonuç itibariyle Dünya'nın ikinci petrol rezervine sahip bir ülkede had safhaya varan işsizlik ve yoksulluk düşündürücü değil mi? Irak'ta ok yaydan çıkmıştır. Ancak değişimin bedeli çok ağır olacağı kanaatindeyim.

Türkmenler de diğer etnik gruplar gibi acilen kriz masası kurarak gerekli tedbirlerin alınması yönünde söylem birliğine varmaları gereklidir.

Irak'ta, Anayasa'nın değiştirilmesi kolay olmayacaktır. Suriye'deki durum tamamen farklı olsa da 2011'den beri yeni Anayasa'nın hazırlanması için Suriye halen uğraşmaktadır.

Yazarın Diğer Yazıları