Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ
Özcan YENİÇERİ

İnsanlığın koronayla sınavı!

Dışarıda hava ağır mı ağır. Ölüm sokakta yürüyen adamın nefesine saklanmış, kendini soluyacak adam arıyor. Virüsün hangi sokağın köşesinde tanıdık birinin eline ya da öpüşenin yanağına saklanarak kurbanını beklediğini kimse bilmiyor.

Yaklaşan yanaklarla, tutulan askılıklarla, basılan düğmelerle, tokalaşan ellerle ölüm meleği korona muhatabına davetiye yolluyor.

Ölüm virüsü kafede, lokantada, pazarda, salonda, miting meydanında ölüm ihraç etmek için kimisiyle el sıkışıyor, kimiyle de sarmaş dolaş oluyor. Bu virüs ortaya çıkıncaya kadar ölümün bu denli soğukkanlı, sinsi, sevecen, nezaket ve zarafetle hareket ettiği görülmemiş dense yeridir.

Bu korona denilen virüsün dini, imanı, etnisitesi, cinsiyeti, milliyeti ve ideolojisi olmadığı gibi dost/düşman, anne/baba, öğrenci/öğretmen dinlediği de yok.

En yakınına en fazla hem de en sevdiği usulle ölüm bulaştırıyor.

Hem de öyle usullerle insana sızıyor ki, karda yürüyor izini belli etmiyor dersek çok abartmış olmayız!

Korona değil casusluk şebekesi!

Bu yeni virüsün hedefinde tek bir varlık var o da insan…

Alçak virüs kâinattaki milyonlarca gezegeni bırakmış dünyayı insandan arındırmaya gelmiş gibidir!

Önce insanı insana düşman hale getiriyor. Birbirlerine en yakın olan insanları sosyal izolasyon tedbirleri uygulayarak birbirlerinden ayırıyor. "İnsan insanın kurdudur" sözüne nazire yapar gibi korona insanın en büyük düşmanı olduğunu insanlara itiraf ettiriyor. İnsanın eline, yüzüne, tükürüğüne, eşyasına, nefesine, şefkatine, nezaketine, merhametine saklanarak ya da sızarak insana düşmanlık değil onun da ötesinde ölüm getiriyor.

Dahası her insan kendi düşmanını tanır, onu görünce de tedbirini alır. Hâlbuki bu korona hem herkesle her şey oluyor hem de sinsi, çok yüzlü ve maskeli gezdiğinden kimse varlığının farkına varamıyor. Öyle ki insanın ta içine akciğerine yerleşiyor, nefesine sızıyor, eline sarılıyor, tükürüğüne nüfuz ediyor. Sanırsınız ki onun kadar insan sever başka bir varlık yok!

Bu korona, Dünya'da şimdiye kadar tespit edilebilmiş en sinsi casusluk şebekesidir. İnsanın fiziğine sızıyor, kimyasını bozuyor, sosyalini dağıtıyor, psikolojisini yıkıyor, felsefesini değiştiriyor son ana kadar da hiç kimseye varlığını fark ettirmiyor. Son anda testlerle varlığı anlaşılıyor ama o zaman da iş işten geçmiş oluyor. Hain virüsün en fazla gücü de yaşlılara yetiyor.

Doktordan korkmayan virüs!

Dahası bütün virüsler doktorlardan korkar. Korona hariç. Bu koronadan en fazla doktorlar korkuyor. Öyle ki doktorlar ağızlarını, burunlarını, ellerini saklamadan koronanın karşısına çıkma cesaretini kendinde göremiyorlar.

İnsanlar da zorunlu olarak koronadan korunmak için birbirlerinden korunmak zorunda kalıyorlar. Bir araya gelmek yok, yan yana bulunmak yok, ortak mekânları birlikte kullanmak yok, birbirleriyle tokalaşmak yok, topluca eğlenmek yok ve sarılmak yok!

Korona var olduğunda insan özgürlükleri yoktur. Bu insanlık düşmanı koronaya karşı tedbir olarak insanların birbirlerinden uzaklaşmak, ayrışmak, izole olmak, çevreden kopmak adına ne ararsanız o var. Korona insanı insan yapan sosyalleşmeyi yabancılaşmaya, bütünleşmeyi ayrıştırmaya, yakınlaşmayı uzaklaşmaya çevirmekle görevlidir.

Restoran, yurt, otel, huzurevi, piknik yasaklansa da toplu ibadet engellense de insanlık kendisine karşı olan sınavını kazanacak ve eninde sonunda koronayı yenecektir.

Herkes bu virüs felaketi karşısında milli dayanışma göstermek zorundadır.

Virüse bulaşmamak ve virüsü hemcinslerine bulaştırmamak için insanın insandan uzaklaşmasının şimdi tam da zamanıdır. İnsanlık bunu da başaracaktır.

Mekâna kapalı kalmak, özgürce davranamamak sağlık için zorunludur. Sokakta olmak, bir arada eğlenmek ve özgürce davranmak iyidir ama ondan da daha iyisi hayatta kalmaktır.

Sonuçta insanlık koronayla olan sınavını kazanacaktır!

dfs-004-001-011.jpg

Yazarın Diğer Yazıları