İnsani değerlerin çöküşü
Topluma dayatılan siyaset, komplo, terör ve entrika yüzünden insanlar uğradıkları ahlâki ve insani erozyonun farkında değiller. Hâlbuki insanlık giderek -insanı her anlamda insan yapan- duyarlılıklarını kaybediyor. Geleneksel değerler ya terk edilmiş ya da haraç mezat pazara sunulmuş durumdadır. Madde, iktidar ve nüfuz temel insani ölçüt haline gelmiş durumdadır. Manevi hayatın bile kesin ve kati değerleri can çekişiyor.
Manevi değerlerin
durumu ve birkaç örnek!
Bozulma ve yabancılaşma belirli bir sınıfa ya da mesleğe özgü de değildir. Tepeden tırnağa her yanı ve her kesimi sarmış durumdadır. İşte ahlâki ve insani değerlerin ulaştığı son aşamayla ilgili birkaç örnek: Su kanalına düşüp ölen kız için 850 bin lira tazminat istenmesine karşın belediye avukatı “tazminat onaylanırsa herkes çocuğunu öldürür” türünden garip ötesi bir savunma yapabiliyor.
Mobese kameralarının anı anına görüntülediği ve seyredenlerin kanını donduran bir başka olgu şöyle gerçekleşiyor: Bir kardeş diğerine arkadan yanaşıyor ve ensesine bir kurşun sıkıyor. Vurulan adam yere yığılıyor. Etraf kan gölüne dönüyor. Ancak hayatın akışı da aynen devam ediyor. Yerde yatan insanın üzerine bir gazete bile örtülmüyor. Yerde yatan cenazenin etrafından insanlar hiçbir duygu belirtisi göstermeden gelip geçiyor.
Yine bir trafik kazası sonrasında olanlar kameraya yansıyor. İki kişinin öldüğü bu kazada, cenazelerin kaldırılmasına yardım etmek amacıyla olay yerine gelen bir şahsın, ölenlerden birinin cep telefonunu çaldığı kameralara yansıyor.
Bu kadarı da olmaz dedirten bir olay da Adana’da yaşanıyor. 96 yaşında yalnız yaşayan yaşlı kadının evine giren hırsızlar, uykudaki kadını uyandırarak “küpelerini ver, yoksa kulağını keser ben alırım” diyerek tehdit ediyor. Bunun üzerine yaşlı kadın, kulaklarındaki küpeleri çıkararak hırsızlara
veriyor.
Bu arada İstanbul’un bir ilçesinin milli eğitim müdürünün okul müdürlerini haraca bağladığı haberi medyaya düşüyor. Sözü edilen İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü’nün hakkında daha önce soruşturma açtığı bir ilçe milli eğitim müdürüdür. Bu müdür her defasında mahkeme kararıyla görevine dönmüş. Suçu müfettiş raporlarında sabit olan müdür, daha önce görev yaptığı bir başka ilçede de aynı suçları işlemiş. Hakkında 5 kez soruşturma açılan ve bir kez öğretmen statüsüne indirilen ilçe müdürü, göreve son dönüşünde rüşvet alırken yakayı ele vermiş.
Birkaçını saydığımız bu olaylar istisna niteliğini neredeyse kaybetmiş durumdadır. Olan bitenler toplumun içine yuvarlandığı tehlikeli gidişi haber
vermektedir.
Gerçekler hayali aştı!
Günümüzde geçmişte olması dahi hayal edilemeyen bir çok olgu sıradanlaştı. Olağanüstülük diye bir şey kalmadı. Gelişmeler Michel Foucault’un “epistemik çöküş” dediği olguyla karşı karşıya olduğumuzu göstermektedir. Yani bilincimizde, akla gelmez sanılan şeyin akla geldiği ani bir imaj değişimi yer almıştır.
İnsanlık, normalliğin inanılmaz derecede yadırgandığı bir dünya ile yüz yüzedir. Modern insan kendi aleyhine edindiği alışkanlıkların, tutkuların ve saplantılarının elinde adeta rehinedir. Geleneksel değerlerini yok sayan bir anlayış sonunda geçiciliğin dayanılmaz anaforunda yok olmaya doğru gitmektedir. Akla gelmeyenin, yüreğe girmeyenin, ahlâka sığmayanın sıradan olaylar olarak algılandığı bir zamanda, insanlığın sonucun şimdiden kestirilmesinin mümkün olmadığı “epistemik bir çöküş” içine doğru, dolu dizgin yuvarlanıldığını söylersek bu kötümserlik olarak algılanmamalı. Çünkü toplumun yalnız milli ve manevi değerlerinde değil insani değerlerinde de büyük bir çöküş yaşanmaktadır. Yaşananlar toplumun “imdat” sinyalleridir. Bu sinyaller
alınmalıdır.