İnsan uykuda, mutasyon pusuda!!!
Dünyanın gidişatı, hatta yaşamın nefes alışı bile bir anda tersine dönüverdi...
Hiçbir şey eskisi gibi değil artık... Diplomasiden ekonomiye, siyasetten spora kadar yaşamın bütün aktörleri ne yazık ki gözle bile görünmeyen bir biyolojik terör dalgasının ezici tahribatı altında sipere yatmış... Hatta en hareketli unsurlar bile ölüm sessizliğinde;
Şu meşhur kan emici "Arap Baharı" bir anda cehennem oldu işte...
El Kaide ve IŞİD gibi, sokaklarda acımasızca infazlar yapan dinci terör örgütleri kendilerinden daha etkili, gizli teröristler (!!!) görünce ortadan kayboldular...
Suriye'de zaman zaman Türk askerlerine saldırılar düzenleyen PKK, yurtiçi ve yurtdışındaki hücrelerini geri çekti...
Suriye'de iç savaş kışkırtıcılığı izne çıktı...
ABD ile Avrupa, Rusya ile Suriye ve Türkiye ile çevre ülkeler arasındaki kargaşalı diplomasi tarihe karıştı...
Kıtalararası füze denemeleri ile dünyaya sürekli korku salmaya çalışan Kuzey Kore'den de hiç ses yok... Çünkü menzili sınırsız füzeler bir zerreciğin taarruzuyla namlularına geri çekildi!..
Dünyanın jandarması kesilen devletlerle onlara hizmet eden ülkeler ve onların hegemonyası altında uşaklığı kabul etmiş coğrafyalarda sarsıcı bir sessizlik hakim!.
Çünkü bütün dünya, tarihte örneğine sık rastlanmayan bir biyolojik taarruzun saldırısı altında var olma mücadelesi veriyor, yurttaşlarını ayakta tutmak ve yaşatmak için insanüstü bir çaba harcıyor...
Evet; Corona denen illet bütün dünyanın enerjisini düşürdü, milyarlarca insanın kimyasını bozdu, yaşamın olağan gidişatını durdurdu ve herkesi yaşamla ölüm arasındaki çizgide zikzaklar yapmaya zorladı...
Bizim ülkemizde, özellikle eğitim düzeyinin aşağılarda olduğu bölgelerde, bağnazlıkla gericiliğin girdabından kurtulamayanlar kadercilik ve bananeciği yanyana getirerek, "bana bir şey olmaz" pervasızlığı ile sadece kendilerinin değil, çevrelerinin de yaşamını tehlikeye atmak için sokağa çıkmaya devam ederken, dünyada Coronanın nasıl dehşet verici bir illet olduğunun bilincine varanlar siperden hiç çıkamıyor!..
Çünkü virüs cumhurbaşkanı, şeyh ve hatta İngiltere'de olduğu gibi, kral olmaya çalışan prensleri bile dinlemeden ölümü her an kapıda tutuyor!!!
Bizim ülkemizde şimdilik 59 olarak açıklanan ölü sayısını, ülkenin neredeyse yarısında etkin olan bananecilikle buluşturduğunuzda, gidişatın hiç de iyi olmadığı ortaya çıkarken, virüs vahşetinin nasıl ölümcül bir gidişatı dayattığını görmek için sadece Avrupa'ya bakmak bile yetiyor...
Kaosun pençesinde kıvranan İtalya'da her gün 500 ile 700 arasında insan ölüyor, korku büyüyor, gidişat çığlıklarla alarm veriyor...
İspanya ve Fransa Corona dehşetinin girdabında ardı ardına gelen ölümlerle ne yapacağını şaşırmış durumda... Yaşam neredeyse durmuş bu ülkelerde...
Ve bütün dünya virüs nedeniyle Çin'e öfke kusarken, bu ülkeden bazı coğrafyalara giden sağlık araç gereçleri ve ekipmanlarıyla salgının daha da yayılmaması için çaba gösteriliyor... Peki ya asıl gidişat?..
***
Virüsün asıl taarruzu!..
Türkiye, salgın sırasında bir yandan kısıtlı ekonomik önlemlerle uğraşırken, ne yazık ki siyasal iktidar, bürokrasiden spora, eğitimden ekonomiye kadar yaşamın bütün kanalları tıkanmışken, birilerine rant sağlama tartışmalarına rağmen, Kanal İstanbul'un ihalesiyle uğraşacak kadar gaflet ve pervasızlık içinde...
Oysa işyerlerinin kapatılmasıyla pratikte yüzde yetmiş oranda uygulanan sokağa çıkma yasağını okul tatilini uzatarak da genişletmeye çalışan AKP iktidarı, tehlikeli sosyal etkileşimi engellemek için yeterince duyarlı davranmıyor...
Belli ki okulların kapalı olacağı Nisan'ın 30'u da yetmeyecek ve 2020 yazı Corona dehşetinin sarsıntısı ile geçecek...
Bu bizim iddiamız değil, İçişleri Bakanlığı'nın dün bütün illere gönderdiği genelgede, belediye ve il genel meclisinin nisan-mayıs-haziran toplantılarının iptal edilmesi, 2020 yazının sıkıntılı geçeceğinin yeni bir işareti...
Diğer yandan Sağlık Bakanının her akşam açıkladığı vaka ve kurban sayısı toplumdaki endişeyi artırırken, kaygıları yükselten başka olaylar da sosyal medyada yayılıyor...
Çünkü raporlarına normal ölüm yazılan çok sayıda insanın tıpkı corona kurbanlarına yönelik önlemlerde olduğu gibi toprağa verilmesi, ölü sayısının açıklanandan çok fazla olduğu kuşkusunu öne çıkartıyor...
Üstelik henüz 20-30 bin civarında insana test yapılması ve bunların yüzde 10'nunda virüs saptanması, büyük boyutlarda bir kitleye yapılacak testlerden nasıl dehşet verici bir sonuç çıkabileceği şüphesine de yol açıyor...
Dünyanın bir bölümü ile Türkiye virüs belası yüzünden sokağa çıkma, karantina, ilaç geliştirme, ölüm olaylarının şoku ve artış gösteren vakaların kabusuyla uğraşırken, yazının başında dikkat çektiğimiz tarihin en büyük biyolojik taarruz silahının perde gerisinde aslında neler oluyor?..
Dünyaya kabus yaşatan salgının daha da büyüyeceğini, hele Türkiye'de alınan önlemlerin Haziran ayındaki toplantıları iptal edecek boyutlara gelmesi tartışılırken, virüs kendi etkinliği, büyümesi ve direnci açısından acaba hangi aşamada?..
İşte bu sorulara yanıt veren çok çarpıcı bir araştırmanın sonucu tüm dünyayı ürkütecek nitelikte...
***
Gafillere sinsi uyarı!..
Dünkü Yeniçağ dikkat çekmişti; İzlanda basınında yer aldıktan kısa bir süre sonra uluslararası medyada da gündeme gelen bir haber, İzlandalı bilim insanlarının önemli bir keşfine dikkat çekiyordu...
Toplam 737 vakada, 2 kişinin öldüğü ülkede, bilim insanlarının Covid-19 hastalarından alınan örnekler üzerinde yaptıkları incelemede, 40 adet mutasyona uğramış korona virüsü tespit edilmiş...
İzlanda'daki sağlık kurumlarının yetkilileri,
"de CODE Genetics" isimli şirketle birlikte çalışıldığını ve korona virüsü hastaları, semptom gösterenler ve risk grubundaki 9768 insandan aldıkları örneklerin bazılarında korona virüsünün genomunda ufak değişiklikler yaşandığı açıklamışlar... Haberdeki şu ayrıntılar çok ürkütücü;
"Çalışmalar sırasında hiçbir semptom göstermeyen 5 bin kişiye de test yapıldı. Bunlardan 48'inin sonucu pozitif çıktı. deCODE isimli şirketin direktörü Kari Stefansson, bazı virüslerin Avusturya'dan, ikinci bir grup virüsün ise İtalya'dakilerden geldiğini söyledi. Üçüncü virüs tipinin ise İngiltere'den geldiği tespit edilmiş. 7 kişide tespit edilen virüsün ise İngiltere kaynaklı olduğu anlaşılmış." Danimarka'daki Kopenhag Üniveristesi İmünoloji ve Mikrobiyoloji Departmanı'nda görevli virolog Allan Randrup Thomsen, araştırmanın sonuçları mantıklı bulurken şunları söylemiş;
"40 farklı virüs türünün üç ana merkezden gelmesi ve bu sayede virüslerin kaynaklarının öğrenilebilmesi çok ilginç. Korona virüsünün çok agresif bir şekilde mutasyona uğradığı biliniyor. Çin'den gelen örnekler olduğunu biliyorduk ve bu araştırma da beklentilerimizi karşılıyor."
Evet; virüs Avrupa'yı kasıp kavururken, milyarlarca insan tehlikedeyken, yaşadığımız coğrafyada insanların halen işin ciddiyetine varamaması, İzlanda'daki çarpıcı açıklama ile tüm duyarlılıkları alabora ediyor...
Ne kadar tuhaf değil mi; dünya aşı bulmaya çalışırken ve Corona kendi dehşeti içerisinde mutasyon geçirerek sinsi tehdidini büyütürken, tüm bunlara karşı halen uyanmayan gafillere ne demeli?..