İnsan bazen çok özeniyor…

Olan var, olmayan var; insan özeniyor valla…

Ordusu zafer kazanmış bir devlet, o orduyla bütünleşmiş bir millet, bir olmuşlar, bütün olmuşlar, ülkenin en büyük meydanında, tanklarıyla, tüfekleriyle, en özel birliklerini "sokağa indirerek" coşkuyla kutlama yapıyorlar.

Kimse de "darbe mi oluyor", "askeri vesayet mi inşa ediliyor", "ya şimdi bu namlulardan birinin ucu bana dönüverirse" filan diye işkillenmiyor.

***

Türkiye Cumhuriyeti'nin, topraklarının işgalden temizlenmesinin, bağımsızlığını kazanmasının onuruna kutladığı "Zafer Günü" olan 30 Ağustos'ta, biz yıllardır bu görüntülere hasret kalmış olsak, sırf zaferimizi böyle kutlamak istediğimiz için "militarist"likle yaftalansak ve bütün bunların kaynağını teşkil edenlerin Azerbaycan'ın "Zafer Günü"nü kutlamaktaki taşkın arzuları son derece ironik bir tabloya vesile olsa da; "Şimdi Bakü'de olmak vardı" dedirten bir heyecan yarattı Azatlık Meydanı'nın dünkü manzarası.

Duygulandırdı; tamam, itiraf ediyorum daha fazlası!

***

Azerbaycan Cumhurbaşkanı da, halkı da gururlanmakta haklıydı;

"Azerbaycan askeri, Ermenistan'ı dövüş meydanında mahvetti; "yenilmezliğe" dair yarattığı miti yerle bir etti…"

"Kelbecer'i, Laçin'i, Ağdam'ı bir gülle atmadan geri aldı…"

Velakin;

Hocalı işgalci Ermenilerin elinde kaldı.

Bizim kalbimiz de Hocalı'da…

Azatlık Meydanı'nın Ankara'dan hissedilen ruhu bile yetmiyor o ukdeyi geçirmeye;

Yüzde yüzünü geri alamamış olsak da, Ermenistan'ın bu yüzyıldaki soykırımlarının ve Azerbaycan'ın yaşadığı bütün acıların sembollü durumundaki Hocalı, o kanlı ellerde kalmasaydı…

"Masanın üstünde tepinmek" gibi bir şey

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM Genel Kurulu'nda yaptığı bütçe konuşmasında ne dedi?

***

Salgın ortamında, hayatını riske atarak, canı pahasına çalışan bir yoğun bakım hemşiresinin hesabına yatan ek ücretin, nasıl 7 lira olabildiğinin izahını istedi…

"5 maskeyi dağıtmayı beceremeyip" bu ayıplarıyla susup oturması gerekenlerin, bunu becerebilenleri neden engellediklerinin, neden uzun bir süre Covid-19 yerine CHP'li belediyelerle mücadele ettiklerinin izahını istedi…

Toplumun bir kesiminin evine ekmek götüremeyecek derecede fakirleştiği bir dönemde, iktidarın, belediyenin aşevi hesabında biriken paralara bile neden ve nasıl el koyabildiğinin izahını istedi.

2021 bütçesinin işçiye ne getirdiğinin, çiftçiye ne getirdiğinin, emekliye ne getirdiğinin, haramzadelere hizmet bütçesi olup olmadığının izahını istedi.

"Bürokratik engelleri aşmak, işleyişi hızlandırmak" gibi bahanelerle (de) oluşturulmuş bir sistemde, Orta Vadeli Program'ın neden zamanında yayınlanmadığının , Orta Vadeli Mali Planın neden zamanında yayınlanmadığının, Bütçe Çağrısı, Yatırım Genelgesi, Yatırım Programı Hazırlama genelgelerinin neden zamanında yayınlanmadıklarının izahını istedi.

Anayasaya göre on beş gün içinde cevaplanması gereken 15 bine yakın soru önergesinin, neden, bir buçuk -iki yıl geçmesine rağmen hâlâ cevaplanmadığının izahını istedi.

Kanuna göre, "Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı, Doğal Afet Sigortaları Kurumu Başkanı, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Başkanı, Sigortacılık ve Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu, TÜİK ve Türkiye Varlık Fonu" temsilcilerinin gelip Türkiye Büyük Millet Meclisine bilgi vermesi gerektiği halde, neden vermediklerinin ve "suç" olan bu tavrın neden soruşturmaya uğramadığının izahını istedi.

Merkez Bankası'nın, 128 milyar doları düşük fiyattan kimlere sattığının izahını istedi.

MB'nı, tarihinde ilk defa eksi rezerve maruz bırakan düzene nasıl gelindiğinin izahını istedi.

Türkiye Cumhuriyeti bankalarındaki mevduatın yüzde 56.3'ü Amerikan dolarıyken hangi millikten söz edildiğinin izahını istedi;

Keza, yurt içinde vatandaşlarının döviz ile borçlanıyor olmasının, iki yılda milli gelirde 156 milyar dolarlık erimenin, 177 milyar liralık bir değere sahip ve "ikinci bir bütçe konumundaki" Türkiye Varlık Fonu'nun neden denetlenemediğinin, Borsa İstanbul'un neden alıcısının sadece on beş-yirmi ayda çıkarabileceği bir bedele satıldığının…

Binlerce esnafa 1 kuruş verilmezken, Katarlı bir firmaya bir gecede nasıl 90 milyon dolar indirimin yapılabildiğinin izahını istedi,

Bir şehit babasına nasıl aylık diye 121 lira 96 kuruş bağlanabildiğinin, Beşiktaş'taki, 47 şehit verdiğimiz terör saldırısı sonrası başlatılan bağış kampanyasında toplanan 52 milyon liranın nereye gittiğinin izahını istedi.

17-25'ten sonra Pensilvanya'ya giden, Zaman gazetesinin yüzde 10'unu satın alan, Bank Asya'ya para yatıran bir işadamının nasıl hâlâ devlet protokolünde yer bulabildiğinin izahını istedi.

Meclis çatısından intihar etmek isteyenlerin, pazar artıklarıyla, çöpten beslenen insanların sesini duyurmayı denedi.

***

Kılıçdaroğlu'nun "akıllarına", "mantıklarına", "vicdanlarına" seslendiğini vurgulaya, vurgulaya yüzleştirdiği bu ahval ve şeraite karşı, AK Partililer ne dedi?

- Aday ol, aday!

***

(Öyle olmadığını biliyoruz da, vicdan öyle olmasını emreder ya) Bu, "Ne yapmışız biz böyle" diyerek yapılan bir "Biz batırdık, sen çıkar" çağrısıysa amenna…

Yok değilse; sırf, gerçekleri görünmez, duyulmaz kılmak için, Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin Meclis Toplantısını terk eden üyelerin tavrından ne farkı var?

Yazarın Diğer Yazıları