İmralı protokolü açığa çıktı
Psikolojik harp tanımı henüz keşfedilmeden uygulanan metottu, söylentiyle halkın nabzını tutmak. Gelen tepkilere göre hareket tarzı geliştirilir, hedef için zamanlamada değişiklik
yapılırdı.
Binlerce örneğin yaşandığı tarihimizin en barizi İstanbul’un fethi öncesi yaşananlardır. Bizans surlarının asla açılamayacağını zanneden ve devlet yönetiminde kraldan daha etkin olan kilisede meleklerin dişi mi erkek mi olduğu tartışması yapıldığı sırada kuşatma tamamlanmıştı. Bu esnada “Katolik külahı görmektense Osmanlı sarığını tercih ederim” sözleri İstanbul’un düşmesinin yakın olduğunun göstergesiydi.
Konumuz tarih değil haddimizi bilir tarihçilerin uzmanlık alanına asla burnumu sokmam. Teşbihte hata olmaz derler. Benzetmelerim tarihe olan amatör ilgimden kaynaklanmaktadır. Bir de “Ders alınsa tarih tekerrür eder miydi” düsturuna inanırım.
Sözü fazla uzatmadan Murat Bardakçı sayesinde tarihe merak salan Fatih Altaylı’nın dünkü Habertürk’deki “Terörü bitirmek için protokol imzalandı mı” başlıklı yazısına gelelim. Malumunuz İmralı’daki bebek katili ile görüşmeler uzun süre saklanmış, müzakereler külliyen inkar edilmişti, üstelik Recep Bey ispatlayamayanlara ağır hakaretler yağdırıyordu referandum öncesinde. Hedefine ulaştıktan sonra da “Ben değil ama devlet görüşür” diye öyle bir çark etti ki yandaş medyanın gündemi saptırmasıyla itirafı güme gitti.
Mudanya’dan İmralı’ya gidip gelen gemi trafiğinin hızına yetişmek mümkün değil. Avukatları aracılığı ile bütün talimatları yağdıran terörist başı Diyarbakır belediye başkanı Osman Baydemir’e “Haddini bil” fırçası atıp meclisteki BDP’lilere yol haritası çiziyor.
Çok gerilere değil. 10-12 yıl öncesine dönelim. Kenya’dan paketlenip getirildiğinde korkudan tir tir titreyen Öcalan’ın “Beni öldürmeyin devlete hizmete hazırım” diye yakarışları hafızalarda değimli. Her ne kadar yandaş medya haber jeneriklerinde yıllarca gösterilen bu görüntüleri itinayla gizlemeye çalışıyor ise de Apo’nun it gibi titrediğini cümle alem unutmuş değil. Yakalandığı ve yargılama sürecinde Öcalan’ın idam edileceğinden herkes emindi. Mecliste AB uyum yasaları adına idam kaldırılmasına rağmen infazın gerçekleşeceğine toplumun büyük bir çoğunluğu inanıyordu. Cezanın ağırlaştırılmış müebbet hapsine dönüştürülmesine duyulan öfke selinin izleri bile tazeyken Apo’yu Mandela’ya benzetme haber ve yorumları AKP’nin iktidarında tartışmaya açıldı. 5 milyon dolarlık harcama ile konforu düzenlenip üzerine bir de 5 mahkum nakledildi arkadaş olsun diye. Recep Bey’in ifadesi ile “Hazmede hazmede alıştırıldı” ve yeniden ev hapsine çıkma meselesi gündemde üstelik “Yıllardır beni seçim sonunda diye oyalıyorlar” ifadesi ile verilen sözlerin yerine getirilmediğini şikayet etmiyor mu. Taviz tavizi doğurur. Terörist ile pazarlık yaparsanız sonunu alamazsınız. Nitekim uzun süredir “Protokol” üzerine çalıştığını söylenen Öcalan avukatlarına “bir uzlaşma sağlanmıştır” diyerek protokolün maddelerini sıralamış. “Asker operasyon yapmayacak. PKK çatışma ortamına girmeyecek. Yeni anayasada Kürtlerin vatandaşlık, dil ve kültürel hakları güvence altına alınacak. PKK-KCK ile dolaylı görüşmeler başlayacak. Hakikatleri araştırma komisyonu PKK’nın infazları dahil bölgedeki infazları araştıracak. Seçime kadar cezaevi koşulları düzeltilecek. Seçimin ardından Öcalan İmralı’dan çıkartılarak ev hapsine alınacak. Seçim öncesi KCK operasyonunda tutuklananlar serbest bırakılacak. Genel af seçim sonrasına bırakılırken seçim barajı düşürülerek mecliste sandalye sayısı artırılacak” diye özetlenen protokolün ayrıntıları Fatih Altaylı’nın yazısında.
Bir dönem terör örgütüne karşı sert tavrı ile bilinen Altaylı “Beklenmedik ve şaşırtıcı gelişmelerin olabileceğini” köşesinden ilan ediyor. Gündemde naylon faturacıların, vergi yüzsüzlerinin affı, televizyonlarda evlilik programları var iken imzalanan İmralı protokolü de kamuoyundan saklanıyor. Yarın öbür gün Recep bey “Ne imzası ispatlayamayan şerefsizdir” gibi çıkışlar yaparsa şaşırmayın. Haziran seçiminden sonra “Terörü bitirmek için ben değil devlet protokol de imzalar” diye tevil edecektir ne de olsa. Ardından da yeni anayasanın hükmüdür gibi laflara hazırlıklı olalım. Protokol imzalanmış bile.