İmamoğlu'nun İstanbul'u

Kardeşim Serhan Asker işi büyüttü. Yıllar yılı TRT Spor'un önemli elemanıydı. Yakın zamanda emekli oldu ve Halk TV'ye geçti. Şu anda bu ekranın genel yayın müdürlüğünü yapıyor. Anlaşılan Serhan'ı bu iş de kesmedi. Baktık dört televizyon ve bir radyonun yayınını yönetiyor.

Unutmadan bunları sıralayayım; Halk TV, KRT, Tele 1, CEM TV ve Yön Radyo. Ekrem İmamoğlu'nun sorgulandığı yayında tanıdık birini daha gördüm; Serdar Akinan. Onunla da Türk Medya döneminde birlikteydik. SkyTÜRK'ün başındaydı. Şimdilerde bu ekranın adı 360. Hani şu yayınının yarısını 80'ler dizisinin tekrarlarıyla dolduran ekran.

Yeni bir şey var mı?

Serhan'ın yönettiği ortak yayına dönersek konuk olarak İstanbul'un "Mazbatasız Belediye Başkanı" vardı. İmamoğlu'nun rahat hâli ise devam ediyor. Sabırla YSK'nın kararının resmîyete dökülmesini bekliyor.

Büyükçekmece'deki tezgâhla başladı. Buradaki seçimin neden iptal edilemeyeceğini maddeler hâlinde sıraladı.

Yazılarımı takip edenler bunları zaten öğrendiler. Her şeyin, listelerin askıya çıkması dâhil yasal olduğunu örneklerle tekrarladı. Bunları bir kıssa ile bağlamak istiyorum: "Toydan sonra nâra"... Yani düğün bitmiş, damat gelini alıp gitmiş. Birileri hâlâ oyun oynama peşinde. Bir başka hatırlatma daha yapacağım. Şubat ayında "Taşınmış oy yok. Hayali oy yok" diye teminat veren YSK Başkanı Sadi Güven değil miydi?

Muhtarlığa dikkat

Her muhtar seçimlerinde kimi insanlar memleketlerine gidip, oy kullanırlar. Çünkü akrabalar adaydır. Bu yüzden kayıtlarını olduğu yörelere kaydırırlar. Bu durum tüm göç alan-veren yerler için geçerlidir. Büyükçekmece'de bu tip insanların sayısı iki bini bulmaz. O da aynen böyle gerçekleşti.

Polislerle ev basarak yapılan zorlama tutanaklarla seçim iptali mümkün değildir. Ne yaparlarsa yapsınlar Ekrem İmamoğlu'na mazbatasını verecekler. Hasan Akgün'e de bir kere daha hayırlı olsun denecektir.

Birden ortaya çıktı

Halen İBB'ye vekalet eden Mevlüt Uysal'ın aniden ekranlara çıkmasına ne demeli. Oysa yediği farkın moral bozukluğuyla inzivaya çekilmişti. "İptali Sağlama Komitesi" sırtından itmiş olacak ki, konuşmaya başladı.

Onca boş lafının arasından birini baz almak istiyorum:

"CHP'liler, engelleyecekleri aileleri soy adlarından belirlediler."

İnsaf ki insaf. Eğer benden örneklersem; "Soy adım Ayeri. Ben ve ailemin Ay'da mı sandığa gitmesi gerekiyordu?" Bunu söyleyen hayatının 19 yılını avukatlıkla geçirmiş bir hukukçu. Bu nasıl mantık?

Halkın iradesine maraza çıkaranların durumu genelde böyle. Saçma sapan iddialarla YSK'ya itirazların cevaz gördüğü hiçbir ülke biliyor musunuz? Bu düşüncedekilerden "Bi cacık olmaz!"

Tekrar başa

Yine İmamoğlu'nun Sarıyer Sosyal Tesisleri'ndeki konuşmalarına döneceğim. Yeri geldi, Sarıyer Belediyesi'nin Basın Müşavirlerinden Cengiz Kahraman'a da selam göndereyim. Uzun seneler birlikte çalıştık.

Ekrem Başkan İstanbul'daki çarpıtmaların AA'nın yayınıyla başladığını söyledi. "Üstelik özür dilememi isteyen genel müdürlerine cevabım suç duyurusunda bulunmaktır" diye konuştu.

Ajansın yakın geçmişi

Bu arada AA ile ilgili son 20 yılın dökümünü yapmak istiyorum. Önceki genel müdür Kemal Öztürk. Hâlen yandaş denilen gazetelerden birinde yazıyor. Fakat, kalemiyle, ekrandaki sözleriyle tarafsızlık abidesi hâline dönüştü.

En iyisi

İçimi acıtan Dr. Hilmi Bengi'dir. Yankı yıllarımda 3,5 yıl çalıştım. Bu Konya kökenli mütedeyyin kardeşim neden görevden alındı biliyor musunuz? Söyleyeyim; "Partizanlık yapmadığından!" Sırf bu nedenle dahi Bülent Arınç'ı affetmem mümkün değil. Erdoğan'ın şapkasıyla fotoğraf çektiren, başı sıkıştıkça "Anıtkabir'e giden" son genel müdür hakkında düşünülenleri yazmıyorum.

***

Geciken kutlama

İtirazlar o kadar öne çıktı ki benim için önemli bir kutlamayı atladım. Neyse ki kutlanan gün değil, Hafta. Polis Teşkilatımızın 174. kuruluş yıldönümündeyiz. Bu önemli teşkilatın daima destekçilerinden oldum.

Gazetecilik hayatımın çok uzun yılları İstanbul Siyasi Şubesi'ndeki arkadaşlarımla geçti. Şehit olanların eş ve çocuklarına katkı için kurulan TEYEV'in oluşumunda dahlim olduğunu sanıyorum. Bunun tanıkları fazladır. Mesela Mehmet Ağar. Başkan Maral Öztekin'in polis balosunda bana tevcih ettiği "Onur Plaketi" çalışma odamın en güzel yerinde duruyor.

GÜNÜN SÖZÜ

Akıl odur ki, ede düşmanını kendine dost. İzzet Molla

Yazarın Diğer Yazıları