İmamoğlu'ndan ikinci neşter!!!

Ülkedeki politik-bürokratik çarpıklık "israf"ın girdaplarında derin bir yara gibi kanamaya devam ediyor!!!

Devletin bağrında kanıyor yara, bürokrasinin dehlizlerinde bu kanlı yara!..

Çarpıklık ve çelişkinin kavga ettiği bu ortamda, gaflet ve dalalet de birbiriyle yarışırken zararı önce devlet, sonra millet görüyor...

Oysa siyasi pervasızlık hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam ediyor...

Evet; bizi bu saptamalara zorlayan ve birbiriyle çelişen iki gelişmeden söz edeceğim;

İlki İstanbul'da; belki de dünyanın açılmış ilk "israf-ihanet-vurgun" sergisinden kamuoyuna yansıyan ve milyonlarca insanı hayrete düşüren bir uygulama...

Ekrem İmamoğlu başkan seçildikten sonra en çok da "israf"a dikkat çekmiş ve AKP'yi var eden ya da iktidara getiren İBB'deki skandalları tek tek deşifre etmeye başlamıştı...

1700'den fazla, gereksiz yere kullanılan kiralık araçlardan da söz etmişti İmamoğlu... Ve bunların hepsinin toplanacağını, ihtiyaç fazlasının iade edileceğini söylemişti...

İmamoğlu bunun hazırlıklarını sürdürürken, İBB'den tarikat ve cemaat dernekleriyle vakıflarına aktarılan 357 milyon liralık kaynağı kesti... Yani, AKP'nin arka bahçesi olan tarikat ve cemaatlerin İBB'deki hortumu tıkandı...

Düşünsenize; 165 milyon lira harcanarak yapılan ve cemaatlere tahsis edilen bir bina da vardı bu israfın içinde... Ona da İBB el koydu...

Henüz bu israfın-rezaletin yankısı bitmezken; İmamoğlu Şile'ye yaptığı gezide, "israfın boyutu nereye uzanır" şeklindeki soruma, "1 milyar lirayı bulabilir" diye yanıt vermişken, kamuoyu İBB'de artık gelenekselleşen bir başka pervasızlığın skandalı ile tanıştı!..

Yenikapı'da talan sergisi!..

İstanbullu bir sabah uyandı ki, siyasi partilerin, en çok da Erdoğan'ın miting yaptığı Yenikapı'daki devasa meydanda yüzlerce araç sergileniyor...

İmamoğlu'nun, AKP'ye yakın şirketlerden kiralanan ve çoğunun akıbeti belli olmayan- nerede, kim tarafından kullanıldığı uzun süre saptanamayan- yüzlerce aracı daha önce söz verdiği gibi Yenikapı'da sergileyerek, AKP' nin İBB'deki pervasızlığına- israfına ve oradaki başıboşluğuna çarpıcı biçimde dikkat çekmiş oldu...

Bir tokat gibidir bu eylem... Aslında İBB'nin Yenikapı'da açtığı dünyanın ilk israf- vurgun ve pervasızlık sergisi, halkın tüm kesimlerinin vicdanına açık bir sergidir!!!

Ve araç dolusu rezalete dikkat çekiyor bu sergi!!! 25 yıldır Erdoğan ve yandaşlarının iktidarında olan İBB'de geleneksel hale gelen başıboşluğun- israfın ve ihale rezaleti ile devlet kaynaklarını tarikat ve cemaatlere peşkeş çekme operasyonunun fotoğrafıdır Yenikapı'daki araçlar...

İBB'deki yetkililerle yaptığım görüşmede, bu işin henüz başlangıç olduğuna dikkat çekildi, pazartesinden itibaren İBB'deki yandaş bürokrasi ile İstanbul ve Ankara'daki AKP'lilerin emrine verilen lüks araçların da sergileneceğini öğrendim...

Evet; 1700'den fazla akıbeti belli olmayan aracın bir bölümü Yenikapı'da sergilenirken, İmamoğlu'nun bu uygulaması İBB'de 25 yıldır büyüyen bir yıkımın; cemaatlere giden kaynağın kesilmesinden sonraki ikinci fotoğrafıdır...

Bekleyelim görelim; daha neler çıkacak, hangi yandaş uygulamalar- usulsüz ihaleler- vurgun şaibeleri, arazi, konut, bina, araç peşkeşleri toplumu hayrete düşürecek, bunlar AKP'yi nasıl sarsacak ve milletin de belki yüreğine su serpilecek...

Ekrem İmamoğlu'na tek önerimiz var; korkmadan- çekinmeden halka verdiği sözü tutmalı ve İBB'nin kaynaklarını 16 milyon İstanbullu için kullanmaya devam edeceğini göstermelidir...

Sınırda yeni çöküş işareti!..

Gelelim yazının başında dikkat çektiğimiz asıl çarpıklığa...

Çünkü İBB'de "israf"la ilgili mücadele sürerken, vereceğimiz ikinci örnekte yine israf ve pervasızlık dikkat çekiyor...

Ekrem İmamoğlu, İBB'deki israfı-talanı dağıtmaya çalışırken devlet bürokrasinin her kademesindeki ısraftan sonra, yanlış diplomatik planların sonucu olarak kamu kaynaklarının heba edilmesiyle ilgili vahim uygulamaların devam edeceği ortaya çıktı...

Çünkü AKP lideri Erdoğan, Türkiye içerisinde sosyo-ekonomik olarak büyük çıkmazlara yol açan ve devlete en az 30 milyar dolara mal olan Suriyeli sığınmacılarla ilgili meselenin daha da kangrenleşeceğinin işaretini verdi...

Erdoğan, "Avrupa söz verdiği yardımları vermedi. Güvenli bölge olmazsa kapıları açmak zorunda kalabiliriz" diyerek belki de milyonlara ulaşacak yeni bir sığınmacı akınına izin vereceğini anlatsa da, aynı zamanda devlet kaynaklarının daha da sarsılacağını duyurmuş oldu!..

Erdoğan'ın, "Güvenli Bölge'de Suriyelilere 250-300 metrekarelik evler yapsak, çevresinde de 100-150 m² bahçesi olsa, orada ekip biçseler... Hiç olmazsa bu insanlar hazır balık değil, balık tutmayı öğrenirler" şeklindeki çıkışı da, AKP'nin Suriye politikasındaki hataların ve beceriksizliğin devam edeceğini gösterdi...

Ne şaşırtıcı değil mi; Suriyeli sığınmacıların yanısıra dünyanın dört bir tarafından gelen kaçak işçilerin işgali altındaki İstanbul'da, belediyenin kaynaklarını korumak için çırpınan İmamoğlu tehdit edilirken, diğer yandan da Erdoğan'ın Suriye meselesi üzerinden yeni israflara giriçeceğini ilan etmesi ülke için yeni bir tehdit değil mi?..

Söyler misiniz; ne olacak bu ülkenin sonu?.. Bu diplomatik-bürokratik-politik çarpıklık ve çelişki ülkeyi daha ne kadar kemirecek?.. Millet açken, Türkiye başka ülke insanlarını daha ne kadar besleyecek?..

Doğru ve yanlış daha ne kadar çakışacak, iyilerin ve kötülerin savaşında bu ülkenin kaynakları daha nasıl heba edilecek ve millet daha ne kadar "fakru zaruret içinde, harap ve bitap" düşecek?..

Yazarın Diğer Yazıları