İmamların Öcü...
“Hukukta hata işlenirse, sadece nizam elden gitmez, memleket iktisadiyatı, edebiyatı, kültürü, ahlâkı, hülasa kıymetli olan her şeyi kirlenir” diyordu Celal Bayar. Son yıllarda hukuk alanında yaşadığımız ve “hata” boyutlarını aşarak “kasta” dönüşen uygulamalar, hukuku iktidara ve cemaate alet etmenin sonuçlarını bizlere en acı ve acıtıcı biçimde gösterdi.
Hukukta hata ve kast, ne uğruna yapıldı? Tek sebebi var, orduyu ve devleti ele geçirmek ve Türkiye’yi arzuladıkları yönetim sistemine döndürmek için...
Kim yaptı bunu? AKP ile şimdilerde kanlı-bıçaklı gibi görünen cemaat, AKP ile birlikte yaptı...
Peki neler yapıldı, ayrıntısını biliyor mu bu toplum? Hayır, bırakın ayrıntıyı, doğru dürüst bildiği bile söylenemez.
Toplumun bunu bilmesinin en önemli yolu, yaşananları kayıt dışı olmaktan çıkarıp kitap haline getirerek, tarihe tanıklık etmekten geçiyor...
Silivri davalarını en çok takip eden gazetecilerin başında geliyor arkadaşımız Yavuz Selim Demirağ. Eski bir Harbiyeli olarak o davaların asker sanıklarına ve ailelerine o dar günlerde en büyük destek ondan gelmişti. Onların çilelerini, özlemlerini, o davalardaki oyunları, çelişkileri, hukuksuzlukları kaleme aldı ısrar ve fikr-i takiple...
Fakat bir şey tam olarak bilinmiyordu; Ordu’ya ne olmuştu ya da Ordu’da neler olmuştu?
Yavuz Selim Demirağ, son kitabı “İmamların Öcü”nde, işte bu yakıcı sorunun yanıtlarını veriyor.
Kumpaslara pas tutturmaya çalışanlara inat, kazıyor kazıyorkazıyor pasları, gerçekleri açığa çıkarıyor en net haliyle.
“Kaynağa saldırmış” cemaat, hoyratça, acımasızca, vicdansızca... Yaklaşık 2000 subay adayı, yapılan baskılara dayanamayarak ayrılmışlar askeri liselerden ve harp okullarından. “Şok Mangaları” denilen mangalara alınmışlar bunlar, eğitim adı altında işkence yapılmış bu Atatürkçü gençlere, fosseptik çukurlarda yat-kalk yaptırılmış, iftira edilmiş, ettirilmiş, hırsızlıkla suçlandırılmışlar. Bütün bunları o ünlü “ışık evleri” nintektip kafalarına tertip ettirmişler.
Bunların belgeleri, mağdurların ifadeleri bir tamam var kitapta...
Bu kitapta orduya ve askeri okullara sızma ve oralara egemen olma çalışmalarının tüm tarihçesi de var. Bu iş öyle salt AKP döneminin işi değil, daha gerilere dayanıyor. 12 Eylül döneminde ülkücü ve devrimcileri ispiyonlayan bir cemaat oluşumu olduğunu ifade edersem, kimlerin uyuduğunu, kimin kime uyduğunu tahmin edersiniz.
Bu anlamda Yavuz Selim Demirağ’ın bu kitabını, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne bellek kazandıran, yolunu aydınlatan, düşmanın en kahpesinin tüm numaralarını ortaya döken bir yapıt olarak niteleyebiliriz...
Rahmetli Attila İlhan’ın “meraklısına notlar”ı gibi, notlar da yazayım, daha çok bilgi ve ayrıntı vereyim ve Yavuz Selim arkadaşımızı kutlayayım yürekten.
-Kuleli’de operasyon ve Doğu Aktulga... Atılmalar ve cemaatin Kuleli’ye dönük kin programları. Kuleli önünde protesto kornaları çalanlar ve M.Ç adlı o kişi.
-Teoman Koman’a rapor ve devr-i AKP’de neredeyse hain ilan edilen Koman’ın parlak özgeçmişi ve soyluluğu.
-Yaşar Büyükanıt’a itibar infazı neden yapıldı?
-Harp Okulu’nda ilk kumpas, Reha Taşkesen olayı...
-Kayseri’de ortaya çıkarılan tezgâh, tam Bizans işi...
-Cemal Temizöz, Ahmet Zeki Üçok ve Mustafa Dönmez’e kurulan şeytanî kumpasların iç yüzü...