İmamlar öç almaya devam ediyor...
AKP'nin 15 yıllık iktidarında en büyük şansı muhalefet olmasına rağmen yıpranma payı katlandıkça geri sayım başladı. Doğrusu ilmi siyaseti büyük oranda beceriyor iktidar. 16 Nisan'da kaybedeceklerini bildikleri için kurtarıcı olarak yine Tayyip Erdoğan'a sarıldılar. AKP seçmeni için Erdoğan'ın fenomen olduğunu inkar edecek değiliz. Ancak yine AKP kadroları Erdoğan'ın son kredisini yeni KHK'lar ile iflasa sürüklüyor. 4 bin yeni işten atma işleminin devam edeceğini, 15-20 bin insanın işine son verildiği gibi 5-6 bin tutuklama daha bekleniyor. Her ne kadar CB bile "at izi, it izine karışıyor" dese, yandaş yazarlar bile işe son vermelerde ciddi hatalar yapıldığını, bu işten FETÖ'nün kazançlı çıkacağını belirtse de başta Millî Savunma Bakanı olmak üzere "ne kadar çok personel atarsak o kadar FETÖ ile mücadele ettiğimizi kanıtlarız" havasında. Oysa önce kendi yakın çevresine bakmalı. Bu sütunlardan sıraladığımız soruların cevabını versin öncelikle.
***
Pensilvanya'daki meczubun adını kimse bilmez iken O'nunla ve zihniyeti ile 35 yıl önce mücadele eden biri olarak son 10 yılda yazdıklarım ortadadır. Bireysel olarak benden öç almak için kurmadıkları kumpas kalmadı. Yazdığım kitaplar yüzünden 50'den fazla dava açtılar. İtibar infazına kalkıştılar. Baktılar boyun eğmiyoruz. Bu defa yakın çevreme, aileme, akrabalarıma, yeğenlerimin peşine düştüler. Bizim ailemizde devlet memuru sayısı zaten toplam dört. Önce Deniz Harb Okulundaki yeğenime yıllar boyu mobing uygulayıp atmak istediler. Zar-zor mezun edebildik. İmamların Öcü'nü yazınca delilendiler. Ailemizin ilk torunu, ilk öğretmeni kızımızın peşine düştüler. Sicili ile oynamak istediler. Oysa göreve Cizre'de sınıf öğretmeni olarak başlamıştı. Tankçı bir astsubay ile evlenip Kars, İskenderun ve İstanbul'da görev yaptı. Eşi Astsubay Mustafa Sekitmen, benim okul arkadaşlarımın emrinde çalışmasına rağmen bir tek talebi olmadı, bugüne kadar arslanlar gibi sadece görevini yaptı. Harika bir sicili vardı. 15 Temmuz gecesi Zeytinburnu'ndaki kışlasında mutfak nöbetçi Astsubayı idi. Nöbetçi amirinin tank talebini yazılı emir istediği için geri çevirdi, vermedi yani tankları. Darbe esnasında gariban askeri toplayıp, silah ve mühimmatlarını toplayıp kalkışma esnasında olayların büyümesini engellerken vatani görevini yapan erlerin başı bozuk kalmasının önüne geçmiş oldu. Sonra darbeye karşı çıkan komutanları polis ile iletişim kurup darbecileri teslim etmişti. O gecenin belirsizliği yüzünden önce gözaltına alındı. 39 gün sorgulandı ve 15 Temmuz gecesinin ucuz atlatılmasında faydalı olduğu gerçeği ortaya çıkınca serbest bırakılıp, görevine geri döndü. Ancak, 16 yıllık öğretmen eşi, benim yetiştirdiğim Serpil öğretmen, okul müdürünün ispiyonu ile, 12 bin kişilik KHK listesi ile işinden oldu. Serpil'in durumunu başta AKP olmak üzere MHP ve CHP'nin komisyonlarına bizzat götürdüm. AKP Manisa Milletvekili Doç. Dr. Selçuk Özdağ dosyayı inceledi ve geri döneceğini ifade etti. Bu arada Tank Astsubay Başçavuş Mustafa Sekitmen, kendisi yüzünden eşinin işten atılmasına üzülürken, bir ispiyon da O'nun için yapıldı. "Eşi öğretmenlikten atıldı" diye. Eee, işgüzarlık felan değil. İşi sulandırmak ve bu arada benden intikam almak. Mustafa Sekitmen Astsubay da 4 bin kişilik son kararname ile işten atıldı. Adalet bunun neresinde?
***
Bitmedi intikam... Bitmez bunlara kumpas... Ablamın oğlu... Dördüncü Sınıf Emniyet Müdürü Özgür Taşkın. Adana'da, Erzurum'da, Isparta'da Emniyetin gözde personeli. Toplumla ilişkilerde defalarca ödül almış. Sosyal çalışmalarda takdirleri var. FETÖ'cü amirleri yüzünden 4 yıl hak ettiği terfiyi alamadı. Haksızlığa uğrayışına merhum Muhsin Yazıcıoğlu ve şimdi CB'nin başdanışmanı Yalçın Topçu da şahit olduğu için benim bilgim dışında Topçu bizzat devrin Emniyet Genel Müdüründen haksızlığın giderilmesini istedi. İmamların Öcü'nü yazdım ya. Amirlerinden biri "Sen Yavuz Selim Demirağ'ın yeğeni misin?" diye soruyor bizim Özgür'e. 15 Temmuz karanlığından sonra, önce açığa alındı daha sonra 10 bin polis ile işine son verildi. Bu çocukların benim yeğenim olmaktan başka suçu yok. Benim suçum ise tavizsiz mücadele... Allah'tan korkmayanlar bana ulaşamayınca yakınlarımla canımı acıtmaya çalışıyor. Ama sevinmesinler mücadeleyi bırakmayacağım gibi sonuna kadar haklarının peşinde olacağım. Ve söke söke bu çocuklar işlerine geri dönecek. Geç olsa da adaletin yerini bulacağına inancımız tam.
Son olarak Deniz Üsteğmen yeğenime kurulan kumpas var ki, O'nu da önümüzdeki yazılara bırakıyorum. Ve; "Yüreğiniz yetiyorsa benimle uğraşın" diye meydan okumaya devam ediyorum.