İmam, cemaat, Covid…
Eve misafirliğe gelen 4 kişiden biri koronaysa bulaştırma oranı şu kadar…
5-6 kişilik bir arkadaş gurubu, açık alanda, sosyal mesafeyi koruyarak velakin 15-20 dakikadan uzun süreyle yer, içer, sohbet ederse bulaşma oranı bu kadar…
Covid-19 pozitif olan "1" kişinin bile, kapalı alanda uzun süreli kalınması durumunda, 100 kişiye bulaştırma ihtimali var…
Virüs ciğere inerse entübe riski şöyle…
Virüsten temizlenseniz bile tedavi dahil sürecin bıraktığı yan ve kimi kalıcı etkiler böyle…
***
Bilim insanlarından, salgının yönetiminden sorumlu kişilerden, hemen her gün duyuyoruz bu tür olasılık hesaplarını.
Bizatihi Sağlık Bakanı, "Sokağa çıkarken iki defa değil, üç defa düşünün, hasta ve ağır hasta sayısı patladı" diyor…
Bilim Kurulu üyeleri, üzerine basa basa, "Eğer zorunlu değillerse kimse evlerinden çıkmasın, durum o denli sıkıntılı" uyarılarında bulunuyor.
Her 4 kişiden birinin "vaka"ya dönüştüğü iller var…
Türkiye için açıklanan günlük tablodaki verileri, depremden sonra tek başına İzmir'in aştığını iddia eden doktorlar var…
Onca "yalıtım"a rağmen, sözcüsü, danışmanı derken virüs "külliye surlarını" dahi deldi de geçti…
Bir de Merkür retrolarından, mavi dolunaylardan beter, zirvelerin zirvelerine gebe "Kasım-Aralık" tüneline girildi ki; vay anam vay…
***
Bu ortamda…
Üstelik de, salgınla mücadelede topluma karşı "sorumlu" makamda bulunan iktidar partisi tarafından "İl Başkanları Toplantısı" yapılıyor Ankara'da.
Diyeceksiniz ki, TBMM'de törene katılacak diye vekilinden personeline, gazetecisinden davetlisine herkesten "test" isteyen irade, il başkanlarından da istemiştir herhalde…
İstemiştir istemesine de, amiyane tabirle "eşeğini sağlam kazığa bağlamış" varsaymak için yeter mi sizce?
Test sonuçlarının doğruluk oranıyla ilgili rivayet muhtelif; bir gün arayla iki farklı sonuç çıkabildiği bilinen, gözlenen bir hal.
Hem "toplantıya girecek il başkanı"yla bitmiyor ki; 81 ilden, sair ekseriyeti, avaneleriyle birlikte saatlerce otomobil yolculuğu yaparak geliyorlar. Kalanı da havayolunu kullanmış olsa…
AK Parti yolunda bulaşmama garantisi mi verdi bu virüs iktidara?
***
Sorum, hemen her gün tedbirlere uyulmaması dolayısıyla eseflerini paylaşan Sayın Bakan'a, Fahrettin Koca'ya:
Korona pozitif "1" vaka, dün AK Parti'nin yaptığı ortam ve süredeki bir toplantıda, kaç kişiye bulaştırabilir hastalığı?
Özellikle giriş ve çıkışlardaki "hasret giderme" sohbetlerini, "istişare"leri filan da hesaba katınca, tek başına "maske" ve "bir koltuk aralıklı" oturma düzeni bunu engelleyebilir mi?
Velhasıl, AK Parti İl Başkanları toplantısını yapmak bir "zorunluluk" mudur?
Öyle ise, yüz yüze yapmak bir zorunluluk mudur?
Tabiri caizse "imam"ın bunu yaptığı yerde nasıl "aman ha" diyeceksiniz "cemaate"?
Not: Yetki ve sorumluluk onlarda olduğu için AK Parti üzerinden eleştirdim; yoksa iktidar ortağından, muhalefet müttefiklerine bütün siyasi partiler için de geçerli her biri; toplantılarınızı, istişarelerinizi ve dahi envai çeşit etkinliğinizi, en azından baharı görene kadar, internet üzerinden yapsanız, kıyamet mi kopar?
SORU-YORUM
Dün, Türkiye'nin gelmiş geçmiş en büyük basın "marka"larından birinde yayınlanan, bir köşe yazısında geçen (Ama günlerdir, bire bir bu kelimelerle olmasa da sayısız yorumcunun da tekrarlayıp durduğu), "ABD süper güç olması nedeniyle Amerikan seçimleri sadece Amerikan seçimi değildir. Dünya seçimidir" cümlesini, yazabilmek, söyleyebilmek, savunabilmek için aşağıdakilerden hangisi olmak gerekir?
A) Kompleksli
B) Müstemleke
C) Aciz
D) Hiçbiri
E) Hepsi
Atış serbest…
Amerikan seçimlerini tahmine, anlamaya, anlatmaya çalışmanın ötesinde içselleştirenlerle hunharca kafa bulurken biraz haksızlık mı yapıyoruz acaba?
Onlar da böyle rahatlıyorlardır belki…
Böyle boşaltıyorlardır içlerini…
Türkiye'nin seçimlerinde içlerine attıkları, düşünüp de ifadeye cesaret edemedikleri, baskıladıkları ne varsa, bu yolla vuruyorlardır dışarıya…
Bırakınız sallasınlar;
Seçim sonuçlarının peşinen ilanından girsinler, sahtecilik iddialarından çıksınlar…
"Olanı değil olmasını istediklerini yayınlayan anket şirketleri"nden girsinler, adayların üslubundan çıksınlar…
Atış serbest nasıl olsa; ucunda Silivri yok…
Bırakınız, korkmadan, yanlış anlaşılma endişesi taşımadan, en üst perdeden, ağızlarını doldura doldura konuşsunlar; bir daha bu fırsatı ne zaman bulacaklar…