İliksizlik özlemi
Türk''ün büyük zaferiyle sonuçlanan büyük taarruzun 99. yılını anmak üzere Anıtkabir''de düzenlenen törene katılan "devlet erkânı"ndaki takım elbiseli erkeklerden herhangi biri; mesela TBMM Başkanı, mesela Cumhurbaşkanı Yardımcısı, mesela CHP yahut MHP Genel Başkanları, mesela Sağlık Bakanı, mesela Adalet Bakanı, Kültür ve Turizm Bakanı, Sanayi ve Teknoloji Bakanı ve dahi, sair zamanda ceketsiz, kravatsız hallerine alışık olduğumuz Cumhurbaşkanı, aslanlı yolda yürürken, mozoleye çelenk bırakır, saygı duruşunda bulunur, İstiklal Marşı''mızı söylerken düğmeler fora, ceketin önü açık halde görüntü vermiş olsaydı, şimdi ne biçim bir polemik konusu olurdu değil mi?
***
En hafif tabirle "saygısızlık"tan başlar, Atatürk''ün hatırasına hakaret ithamına kadar vardırarak eleştirirdik bu tavrı sergileyen kişiyi.
Siyasi geleneğinden girer ideolojik şuuraltından çıkardık; -varsa- bugüne kadar Atatürk''ün, Cumhuriyet değerlerinin, Kurtuluş Savaşı''nın, millî bayramların hilafına söylenmiş sözlerini bir bir çıkarır, protokol adabını yerle yeksan eden bu halinin tesadüf olmadığını kanıtlamak üzere, ortalığı "delile" boğardık.
Zira, protokolde ağızdan çıkan her söz, başvurulan her jest, her mimik, her davranış, verilen/alınan her hediye, kullanılan her mekan ve eşya gibi seçilen her kıyafetin de anlamı vardır/anlamı aranır. Burada kimse "şahsını", "şahsiyetini", "kişisel zevk ve tercihlerini" temsil etmez. "Kafasına göre" hareket edemez.
Temsil edilen, kişinin orada bulunma sebebi olan unvan, makam ve kurumdur.
***
Bütün bu sebeplerden dolayı, devlet protokolünde yer alan kişiler orada izlenmesi gereken adabın acemisi olamazlar, cahili olamazlar; böyle bir hak ve lüksleri yoktur.
Hadi oldular, maiyetlerindeki, onların bu nevi açıklarını kapatmakla görevli "iş bilir"ler neden var? Ne işe yararlar?
***
Yine niye mi böyle "boş işler(!)"le uğraşıyorum?
Derya Yanık, yüzünden!
Yanık''ın, Anıtkabir''de, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı sıfatıyla katıldığı 30 Ağustos töreninin başından sonuna kadar ceketinin düğmelerini iliklemeden bulunması, deyim yerindeyse beni benden aldı.
Bir mazereti var mıydı, o an için elinde olmayarak mı yoksa umursamazlığından mı orasını bilmiyorum ama sebep ne olursa olsun ortaya çıkan fotoğraf son derece yakışıksızdı.
***
Kendim de öyle giydiği her kıyafeti muntazam taşıyabilen, dal gibi bir tip olmadığımdan kimse rencide amaçlı yazdığımı düşünmez herhalde. Sayın Yanık, ceketini iliklememiş değil de(kendimden biliyorum) ceketinin iki yakası birleşmediğinden ilikleyememiş de olabilir. Tatsız ve o an için çaresiz bir hâldir.
Ve fakat, mazeret midir?
Herhalde "bakan" seviyesindeki bir kadın da, vücuduna uygun ceket edinebilme imkânından yoksun değildir!
***
Misal Mustafa Varank, aynı törene, aynı Yanık gibi düğmelerini iliklemeden katılmış olsaydı… "Göbeğim elvermedi" deyip, Aslanlı Yolda, ceketinin iki yakasını savura savura yürümüş olsaydı…
"Hımm, tamam o zaman" mı diyecektik?
O zaman, kusura bakmasın, Sayın Yanık''a da demeyeceğiz.
Sayın Bakan, günlük hayatında dilediği rahatlıkta, dilediği salaşlıkta giyinebilir. Ama "devlet protokolünde" adaba uymak mecburiyetindedir.
***
Kimileri, "ayrıntılara" haddinden fazla takıldığımı düşünebilir. Ama bu yazıya konu olan "ayrıntı", hem mülki amirliklerde "uyulmak üzere" personele "yazılı olarak" bildirilir. Hem de ülkenin en köklü üniversitelerinde ders olarak işlenir.
Buna göre, Türkiye Cumhuriyeti''nin devlet protokol ve adabı hem bu nevi resmî törenlerde, hem de "üstlerin" yanında düğme iliklemeyi gerektirir.
Kaldı ki bu, birilerinin "Cumhuriyet Türkiye''si dayatması(!)" varsaydığı icatlardan da değildir.
Fatih bu "nizamın" sağlanabilmesi için "teşrifat kuralları" belirleme ihtiyacı duymuş, Kanuni "teşrifat nizamnamesi" yayınlamış, Enderun''da "teşrifat dersleri" okutulmuş, hatta bir "Teşrifat Nazırlığı" kurulmuştur.
"Ecdad(!)" bu meseleye öyle önem ve değer vermiştir ki; dönemin İngiliz ve Fransız saray görevlilerinin "protokol eğitimi" almak üzere Osmanlı Sarayı''na geldiği bildirilir.
Velhasıl, "devletin protokol nizamına uymak", "Osmanlı torunu" olmanın da bir gereğidir!
***
Bir yanda mevcut Cumhurbaşkanı''nın önünde cübbesinin olmayan düğmesini iliklemeye kalkışanlar…
Diğer yanda kurucu Cumhurbaşkanımızın huzurunda düğmeli ceketlerini ilikleme lüzumu duymayanlar…
Kimi ilik arıyor göstermek için sadakatini, kimi iliksizlik özlemi içinde artık neyin ispatı için ise!..
Herhangi bir işi "olması gerektiği gibi yapmak" neden bu kadar zor?
Normal ile anormal nasıl bu kadar kolay yer değiştirebildi?