İlginç cahillik örnekleri

İsraf cahillik midir?
Ona ne şüphe, israf elbette cahilliktir.
Öyleyse çok okuyanlar az israf eder, az okuyanlar ise çok israf eder, öyle mi? Diyeceksiniz ki, öyle, ben de diyeceğim ki, öyle değil.
Örnek mi, tonla! Kimi istatistiklere göre Türkiye’de günde 5 milyon, kimi istatistiklere göre 10, kimi istatistiklere göre de günde 15 milyon ekmek çöpe atılıyor. Bu ne biçim istatistik böyle demeyin, bunu okumuş insanlar yapıyor.
Neyse, biz aynı örnekten hareketle, doğruya en yakın olan bir başka rakam verelim.
Konya Selçuk Üniversitesi’nin yaptığı araştırmaya göre en fazla ekmek israfı yüzde 10’luk bir oranla İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirlerde..
Taşra kentlerinde bu oran yüzde 5’e düşüyor.
Kırsalda ekmek israfı ise sıfıra yakın!
İlginç değil mi?

* * *

Adam 17 kişilik minibüse 41 kişi doldurmuş, bunca ağırlığı kaldıramayan teker patlamış, yolculardan 8’i ölmüş 30’a yakını da yaralanmış.
Diyeceksiniz ki cehalet!
Hadi bindiren cahil, binenlerin tamamı da cahil mi? Diyelim ki denk geldi, binenler de bindiren de cahil. Minibüs kazadan 10 dakika önce polis ekipleri tarafından çevrilmiş, peki, niye yola devam izni verilmiş? Sakın ola ki bu konuda eğitilmiş olan polislerin de cahil olduğunu söylemeyiniz... Yani cahilliğin okuyup yazmak yahut eğitimle birebir ilişkisi yok.
Siz hâlâ “Olmaz olur mu, var” derseniz, o zaman da size “Arthur Ray’ın yaptığı nedir peki?” diye sorarız. Arthur Ray’ın başında James’i de var. Beyefendi 51 yaşında. O dünyaca tanınmış bir “Gelişim Uzmanı”. Bazıları Türkçe’ye de çevrilmiş kitapları dünyada milyonlar satıyor, herkes ondan akıl alıyor, o herkese akıl veriyor..
Bizim şoför 17 kişilik minibüse 41 kişi doldurmuş ya Amerikalı bilim adamı da 12 kişilik Kızılderili çadırına 64 kişiyi doldurup “Ruhani Arınma” ayini düzenlemiş, ayinde iki kişi ölmüş 21 kişi de yanık, havasızlık ve aşırı su kaybı yüzünden ölmek üzereyken, hastaneye kaldırılmış..
Çadırdaki sıcaklık 50 dereceyi bulmuş.
17 kişilik minibüse 41 kişiyi dolduran Malatyalı şoföre cahil dedik, tamam. 12 kişilik çadıra 64 kişi dolduran adamın cahil olmadığı kesin, çünkü kitap yazıyor, o çadıra hem de 10 biner dolar verip tıkışan o 64 kişinin cahil olmadığı da kesin, çünkü hem o kitapları okumuş oraya öyle gelmişler, hem de 10 bin doları çöpe atabilecek kadar yüksek tabakadan insanlar ki, “Ruhi Arınma” peşine düşmüşler..

* * *


Karısını dövene de cahil deriz öyle değil mi? Bundan sonra demeyiniz çünkü, Eyüp Belediyesi’nin düzenlediği “Aile İçi Şiddet ve Ruh Sağlığı” sempozyumunda konuşan Doktor Sema Yeşilyurt’un tespiti şöyle:
“- Ailelerine en çok şiddeti genel cerrahların uyguladığı tespit edilmiştir.”
Cerrahlar cahil mi?

* * *


Milyonlarca kişinin öldüğü savaşları cahiller çıkarmadı. Dünyadaki açlık ve hastalıktan ölümlerin sebebi de cahillik değil, tam tersi, okumuş yazmışların bilinçli tercihleri bütün felâketler, meselâ ozon tabakasının delinmesi, çevre kirliliği, nükleer sızıntılar.. Kızılderililerin toptan yok edilmesi.. Komünizm insanlık için bir felâketti, okumuş yazmış öğretmenler bizim köylülere, “Her şey eşit olacak” cümleleriyle başlayan müthiş cennetler vaat ederlerdi de bizim okuyup yazmamış köylülerimiz, “Hoca sen işine bak, palavra bunlar” deyiverirlerdi.. Kim haklı çıktı?

* * *


Bu yazı “cahilliğe övgü” gibi oldu biraz, bu işte bir terslik var. Terslik var çünkü benim kitabım “Oku” benim Peygamberim, “İlim Çin’de de olsa al” buyuruyor. “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” diye bu ayet ve hadisleri tefsir eden ise Atatürk. Çağ açıp kapayan Fatih en az altı dil biliyordu. Onca savaş, onca hayhuy içerisinde Atatürk’ün okuduğu kitap sayısı 5 binden fazla..
Öyleyse niye biri okuyup cani yahut cahil oluyorken diğeri okudukça yüceliyor, seviliyor? Çünkü birinciler nefsi için ihtiyaç duyuyor bilgiye, ikinciler insan için, insanlık için...
Küçük bir fark ama çok önemli bir fark bu.

Yazarın Diğer Yazıları