İlaç krizi çözülmüyor büyüyor: Ecza depoları kepenk kapattı, peki yarın ne olacak?

Milyonlarca kişide olduğu gibi geçtiğimiz günlerde ilaç krizi benim de kapımı çaldı…

6 yaşındaki oğlumu 39,9 ateşle götürdüğüm hastaneden elimde reçete ile ayrıldım.

Reçetedeki biri antibiyotik 3 ilacı gittiğim hiçbir eczanede bulamadım.

Gittiğim eczanelerde benzer yanıtlar aldım. İlaçlar depolarda da yokmuş. Benimle birlikte aradıkları ilaçları bulamayan başka anne babalar da vardı ilaç sırasında.

Kandaki enfeksiyon değeri çok yüksek çıkan oğlumun tedavisi için gerekli ilaçları dostlarımın gösterdiği dayanışma sayesinde zor zar buldum.

Sabahın köründe Büyükçekmece’den Cağaloğlu’na gidip ilaçları aldım...

*

Anne olarak yaşadığım öfke, çaresizlik ve yorgunluğu bir kenara bırakabildikten sonra bir gazeteci olarak bu meseleyi biraz kurcaladım ve düşündüğümden daha ürkütücü bir tablo ile karşılaştım.

Benim kadar şanslı olmayan anne - babalar içine sokuldukları çıkmazın sebebini bilmeliydi…
*

Sırayla gidelim ve önce krizin kıvılcımlarının yükseldiği ilk günlere bakalım.

Öyle ya… Unutuyoruz her şeyi, hemen hatırlayalım:

Eczacılar, aylar önce bulunamayan ilaç sorununun giderek artığını gerek sosyal medya üzerinden gerekse basına yaptıkları açıklamalarla haykırdı.

Antibiyotik, ağrı kesici, ateş düşürücü, kanser ve şeker ilaçları gibi pek çok ilacın olmadığını söyleyen eczacıların sesini duyan, eylem çağrılarına kulak veren olmadı.

*

Derken okullar açıldı, havalar soğudu… Tedbirlerin rafa kaldırılmasının üzerinden aylar geçti.

Eczacılar “İlaç yok” diye seslerini duyurmaya çalışırken okullarda salgın patlak verdi. Eczane önlerindeki kuyruklar uzadıkça uzadı.

“Kanser ilaçlarını bulamıyoruz”, “Annemin şeker ilacını haftalardır arıyorum” diye isyan edenlerinin yanına kalabalık bir anne - baba kitlesi de katıldı.

Eczane kuyrukları, sosyal medya paylaşımları, “Hasta çocuğuma ilaç bulamıyorum” diyenlerle doldu taştı.

*

Çok değil geçen hafta "İlaçta sıkıntı yok" diyen Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, bu açıklamasından hemen sonra ilaç krizini kabul etti.

Resmi Gazete''de yayımlanan kararla ilaç fiyatını belirleyen Euro değeri yüzde 36,77 artırıldı. Bu kararla ilaç alımı için Euro değeri 10,75’e sabitlendi.

Piyasadaki Euro kuru 19 seviyelerindeyken Bakan Koca kararla ilgili "İlaç bulunamaması probleminin çözümü için ilk adım Sayın Cumhurbaşkanı''mızın imzası ile atıldı. Diğer adımlar da yolda." dedi.

Bakan Koca “Çözüm için atılan adım” derken zammı bekleyen ecza depoları Türkiye’nin dört bir yanında kepenk kapattı…

*

Farklı illerdeki eczacılara ulaştım, tablo vahimdi;
Bursa İnegöl''de ecza depolarının ekranları tamamen kapatılmıştı.
Eskişehir''de depolardan sipariş verilemezken, İzmir Selçuk’ta depo ekranları hata veriyordu.
Mersin''de bazı depolar ilaçlara kota koyarken, bazı depoların ekranları tamamen kapatılmıştı.

Erzurum’da ise bazı ecza depoları eczacılara, "Depomuz kapanmıştır, bilginize sunarız." diye SMS yollamıştı.

*

Elime telefonu aldım, bu kez Cağaloğlu Eczanesi''nden Uzman Eczacı Mustafa Buğra Üstündağ’ı aradım.

Euro kurundaki güncellemenin krizi nasıl etkileyeceğini sordum.

Buğra Üstündağ atılan bu adımın ithal ilaçlardaki sıkıntıyı rahatlatmayacağını, kararın yerli üretim ilaçlarda kısa süreli bir rahatlama yaratabileceğini anlattı.

Yaşanan ilaç krizinin üretim kaynaklı olduğunu söyleyen Buğra Üstündağ, 2005’te kapatılan Bomonti’deki SSK İlaç Fabrikası’nı hatırlatarak söz konusu krizin ilaç sektörünün tamamen özele terk edilmesinin doğal sonucu olduğunun altını çizdi.

Buğra Üstündağ’a ilaç fiyatlarını belirleyen Euro değeri ile piyasadaki Euro seviyesi arasındaki farkı hatırlattığımda ise aldığım yanıt tanıdıktı:

“Ortaya çıkacak farkın -daha önce olduğu gibi- vatandaşa yansıtılacağını düşünüyorum.”

*

Buğra Üstündağ''ın ardından Mersin Eczacı Odası Başkanı Uzman Eczacı Özgün Sağır’ı aradım.

Özgün Sağır ilaç fiyatlarını belirleyen Euro değerindeki artışın ithal olarak gelen ilaçlarda rahatlama sağlamayacağı gibi yerli üretimi de rahatlatmayacağını söyledi.

Piyasadaki Euro kuru ile sabitlenen rakam arasındaki farkın ne anlama geldiğini sorduğumda atılan adımın sebeplerini ve meydana getirdiği sonuçları tek tek anlatan Özgün Sağır’ın açıklamalarını aynen aktarıyorum:

“Etken maddeleri yurt dışından aldığımız gibi, özellikle ambalajda kullanılan cam kağıt gibi maddeler de yurt dışından geliyor.

Bunlarda da fiyatlar çok arttığı için buradaki üretimde de sıkıntı yaşayacağız. Keza burada en çok sıkıntı yaşadığımız ilaçlardan biri çocuk şurupları. Bu sıkıntı cam maliyeti kaynaklı bir sorun.

Bu yapılan değişiklik aslında 2023’ün şubat ayında yapılması planlanan bir değişiklik. İlaç fiyat kararnamesi der ki ‘Her yılın Euro kuru ortalaması alınır, bunun da yüzde 60’ı bir sonraki yılın Euro kuru artışı olarak belirlenir.''

Yaşanan ilaç krizinden dolayı özellikle firmalarla Sayın Bakan arasındaki görüşmelerde, Bakan Koca''nın bir açıklaması olmuştu, ‘Bu konuda bir çözümümüz var’ diye. Buna istinaden de Şubat ayında yapılması gereken güncellemeyi aralık ayına aldılar.

Artış ile birlikte Euro kuru 10,75 olacak. Bugün Euro kuru 19 seviyelerinde. Aslında yüzde yüzlük bir farklılık var. O yüzden çok kısa süre sonra bu sorunu yeniden yaşayacağız.

Bu yıl ilk defa ilaca 3 kere zam geldi. Şubat ayında, Temmuz ayında ve Aralık’ta olmak üzere.

Etkisinde bulunduğumuz soruna gerçek çözümler üretmek yerine her defasında kamuoyundaki spekülasyonları bastırmak adına yaptıkları bir hamle bu.

Çünkü bir anda böyle bir karar çıktı.

Hatta daha kötüsünü söyleyeyim, bu kararın bir anda çıkması nedeniyle biz ilaç depolarında eczanelerimize ürün temiz edemiyoruz.

Çünkü hepsi şuan ekranlarını kapattılar, ürünlerini bloke etmeye başladılar, fiyatlarını güncelleme adı altında eczanemize ürün vermiyorlar."

*

Türkiye’de ilaç sektörünün dışarıya bağlı olduğunu söyleyen Özgün Sağır, şah damarımızın bağlandığı ithal ilaç piyasasının işleyişini ise şöyle anlattı:

“Ülkemizde kutu bazlı baktığımızda ilaçların yüzde 65-70’lik kısmı yerli görünse de, TL bazlı baktığımızda iş tersine dönüyor. Çünkü TL bazlı baktığımızda ilaçlarımız bunun tersi orantılı şekilde yan ürünlere dönüyor. Kısacası Ülkemizde kutu bazlı baktığımızda ürünler yerli olarak görünse de aslında rakam oluşturanlar ithal ilaçlar.

Şöyle ki her durumda ithale bağımlıyız. Çünkü etken madde üretmek gibi bir sorunumuz var.

Biz zaten etken maddeyi 19 Euro’ya Türkiye’ye getiriyoruz. Türkiye’de bunu işliyoruz, ambalajlıyoruz, işçilik koyuyoruz ondan sonra 10,75’e satıyoruz. Ki 10,75 bugünkü günce rakam. Bir önceki rakam 7,68’di.

Sahadaki 100 kutu ilacın 70’i Türkiye’de üretiliyor. Ancak TL bazlı baktığımızda piyasaya 100 TL’lik kısmın 70’i ithal. Yani biz para olarak, denge olarak dışa bağımlıyız.”

*

Uzun lafın kısası şu ki iktidarın çözüm paketinden yine kriz çıktı.

Yani çözüm için atılan adım bize diyor ki:

Hastalığa karşı elimizde büyük bir koz var YAKALANMAMAK!

Yazarın Diğer Yazıları