İktidarın yeni gârabeti
Söylemek ve yapmak... İnsanoğlunun yazılı tarihinin başından günümüze en sağlam ve en zor ölçüsü bu iki kelime olmuştur. Söylediğini yaşayan, yapan adam, sağlam ve güvenilir kabul edilmiştir. Yaşayışı ve yaptıkları söylediklerine uymayan, tezatlı kimlik sergileyenleri toplum ve tarih asla affetmemiş; dönek, karaktersiz şahsiyetsiz sıfatlarının hakaretlerini az bularak yok saymıştır.
Hepimiz hayatımızın çeşitli aşamalarında bu tip insanlar tanımışızdır. Siyaset hayatı bunları memleket çapında tespit ve teşhis eder. Osmanlıya hayran olduğunu, Osmanlı'yı dirilten bir dış politika uygulayacağını ifade eden bir iktidarımız var.Sözü bu ama ya yaptıkları…
Osmanlı nedir? Osmanlı'nın gücü nedir? Osmanlının zafer sırları nelerdir? Selçukludan Osmanlıya devam eden devletin güçlü kurumları nasıl işlerdi? Ekonomi, ordu, toprak düzeni, esnaf teşkilatı, vergi sistemi ne idi?, nasıl çalışırdı? Bunlar ne dünün Osmanlı'dan bahsetmeyen siyasi iktidarlarının ne de onların aksine her vesile ile Osmanlıya atıfta bulunan mevcut iktidarın üzerinde düşündüğü meseleler oldu. Olsaydı dış politikada tespih boyu yanlışlar yapılır mıydı? Devlet düşmanlarına meydan terk edilir miydi?
12 yıldır AKP iktidarında tek bir bakan, kültür bakanı Anadolu'da dev kültür mirasımızın bulunduğu yerlere mesela Ahlat'a gitti mi? Binlerce mezarı, mezar taşını, yüzlerce anıt yapıyı, kümbeti, taş işlemeleri, taşları ayetlerle ebedi hayata kavuşturan imanı, iradeyi düşündü mü?
Tefekkür, düşünme yerine; eski Meclis Binasındaki Atatürk'e ait müze odayı, çalışma odası olarak kullanmak gururu yeterli olmuştur. Fikir çilesinden nasipsizlik, dilden yüreğe, gönüle inememiş iman ve en önemlisi "tarih şuuru zafiyeti" bu hükümetin üyelerine hemen her gün "bir affedilmez şuç işletiyor."
Başbakan Topçu Kışlasını yeniden yapma saplantısından sonra, bu defa da "Taşkızak Tersanesi'ni yıkmak" fikrine sarıldı.
Taşkızak Tersanesini ilk gördüğümde hayran kaldım. Som mermerden yapılmıştı. Tersane'ye adını veren mermerden oyulmuş kızağın mermeriyle ünlü Manisa Salihli yakınlarındaki Lidya şehri Sardes'ten, havuzunun volkanik taşlarının ise Vezüv yanardağından getirilmiş olduğunu öğrendim. Bu müstesna yapı, gemi imalatının atık malzemeleri ile doldurulmuş tam bir çöplük halindeydi. Bir benzerinin aynı zaman diliminde İngiltere'de yapıldığını ve müze olarak hizmet verdiğini öğrendim. Onlar tarihi ziyaret edilen bir güzellik olarak koruyor, biz ise çöplük olarak harcıyorduk. Hiç şüphesiz bu çirkin şuursuzluğa son vermek için elimizden geleni yaptık. Haliç Tersanesi'nin temeli Sultan Fatih döneminde atıldı, zamanla 250 dönüm araziye yayıldı. Haliç'te Galata Köprüsü'nün ayağından başlayarak, 4 farklı tersane bulunuyor: Taşkızak, Camialtı, Kasımpaşa ve Hasköy Tersaneleri.
İnebahtı Deniz Savaşında Osmanlı Donanmasını yakan Haçlı deniz gücü bize ağır zaiyat verdirdi. Sokullu Mehmet Paşa Venedik elçisine: "Siz bizim donanmamızı yakmakla sakalımızı tıraş ettiniz, biz Kıbrıs'ı almakla sizin kolunuzu kestik. Kesilen sakal daha gür çıkar fakat kol yerine gelmez" demiştir. Olağanüstü bir hızla Osmanlı donanması yenilenmiş, sefere açılmıştır. Bu başarıyı 5 ayda 150 kadırga inşa eden Haliç Tersanesi sağlamıştır. III. Selim Aynalıkavak Sarayı'nı yıktırarak yerine Taşkızak ve Ağaçkızak tesislerini kurdurmuş, ilk havuzu inşa ettirmiştir. İkinci havuz II. Mahmut, üçüncüsü II. Abdülhamit tarafından yaptırılmış, Avrupa'dan ilk yüzer havuz getirtilmiştir.1874 yılında tersanede ilk çelik tekne inşa edilmiştir. Barbaros Hayrettin Paşa hatıralarında "Kaptan-ı Derya ünvanını tersanenin içinde aldığını ve bu tesislerde imal edilen teknelerle zaferler kazandığını" anlatır.
Şimdi ne oluyor? Bu hükümetin iflah olmaz AVM (Alış Veriş merkezi) yapma hastalığı yeni bir tarih yıkımıyla gündeme geliyor. Gazete haberlerine göre uygulanacak proje ile; 250 dönümlük arazide AVM, iki yat limanı, 400'er odalı 2 adet 5 yıldızlı otel, park ve bin kişilik cami yapılacak.
BOP Irak, Libya, Tunus, Cezayir, Mısır'da şerefi, namusu yıktı. Buralardaki manevi güzellikler, maddi servetler talan edildi.
BOP Başkan Yardımcısı Başbakanımız dışarıda ve içerde yaptığı yıkımları yetersiz görmüş olmalı ki şimdi de Haliç'teki tarihi yıkmak istiyor.
Tarihin sürekliliğini kaybeden bir millet, her şeyini kaybetmeye mahkûmdur. Tarihi eserler bu sürekliliğin işaretleridir. Taksime kışla inşa edeceğim diye çevreye duyarlı vatandaşlarıyla kanlı bıçaklı olurken, biraz bakımla müstesna bir müze olabilecek Taşkızak Tersanesini yıkmak bize has bir gârabettir. Osmanlı devrine en büyük düşmanlık "Yaşasın Osmanlı" denilerek yapılan bu akıl dışı uygulamalardır.