İktidarın Muhalefeti marjinalleştirme operasyonu
Başbakan son zamanlarda çok sert konuşuyor. Muhalefeti itham ediyor, küçümsüyor, ayıplıyor, aşağılıyor, suçluyor. Sivri cümleler kuruyor. Dikkatleri, olanın bitenin değil söylemlerin üzerine çekiyor. Öyle ki Başbakan, münhal “belge/kağıt parçası” konusunda “Ucu nereye uzanırsa uzansın” ile başladığı söylemlerini, “Kürt/Ermeni” açılımı hususunda “riski” ne olursa olsun, “bedeli ne olursa olsun”a dönüştürmüştür.
Başbakan’ın konuşma ve üslubunu sertleştirmesinin nedeni muhalefetin “Kürt Açılımı” konusunda takındığı tavırdır. Bilindiği gibi MHP, iktidarın yaptığını, kesin bir biçimde “ihanet”e giden bir süreç, CHP ise içine ne konduğu ya da konacağı belli olmayan vahim bir gidiş olarak değerlendirerek karşı çıkmıştı.
Yıkıcı ve bölücüler
destekliyor!
DTP/AKP birlikteliğiyle % 41’i bulan “Kürt Açılım” paketine verilen desteğe karşın % 60’ı bulan muhalefet partilerinin tamamı karşı çıkıyor. Buna karşın AKP’nin “Kürt Açılımı” dışarıdan ve içeriden Türkiye karşıtı merkezler tarafından inanılmaz bir destek görüyor. AKP iktidarının “Kürt/Demokratik Açılım” dedikleri şeyi; ABD destekliyor, AB destekliyor, Yunanistan destekliyor, Ermenistan destekliyor, Öcalan destekliyor, DTP destekliyor, PKK destekliyor, Paris Kürt Enstitüsü başkanı Kendal Nezan destekliyor, Barzani/Talabani destekliyor. Son olarak da Suriye Devlet Başkanı Esat’ın desteklediği açıklandı.
Bilindiği gibi iktidar, “Kürt Açılımı” söylemlerini dile getirmeden önce muhalefetle görüşmek gereğini duymamış, yandaş gazetecilerle “Kürt Çalıştay”ları düzenlemişti. Süreç içerisinde “İmralı’daki Yol Haritası”nın umulduğu gibi çıkmaması ve DTP/Kandil ikilisinin tavrı iktidarın yeni bir strateji üretmesine neden olmuştur. Açılımın adı “Kürt Açılımı”ndan “Demokratik açılıma” dönüştürülerek muhalefetin desteği talep edilir olmuştur. Açılacak olanın demokratik açılım falan değil pandoranın kutusu olduğunu kesin bir biçimde belli olmuştur.
Muhalefeti
parçalama stratejisi!
MHP bu açılımın “yıkım/ihanet” projesi olduğunu kesin bir dille ortaya koymuş ve bu konuyu konuşmayı dahi reddetmiştir. Kapalı kapılar arkasında yapılacak konuşmaları da deşifre ederek milletin başına örülmesi muhtemel çoraplardan milleti haberdar edeceğini açıklamıştır. MHP’den umudunu kesen AKP iktidarı, daha önce bir “Kürt Raporu” da yayınlamış olan CHP’ye bir anlamda “yapacaklarımız sizin raporunuzda yazılmış olanlardan ibarettir” diyerek, işbirliği teklif etmeye hazırlandığı gözlenmektedir. Başbakan’ın “Baykal’a mektup” yazma niyetinin amacı da budur. AKP, “Kürt Açılımı”na karşı oluşan muhalefet bloğunun direnişini kırmaya çalışıyor. Muhalefeti marjinalleştirmeye çalışıyor. İktidar, daha önce uzlaşmaz, görüşülmez ve konuşulmaz ilan ettiği CHP’nin kapısını bu nedenle durmadan çalıyor ve “el öpmekten” bahsediyor. Yandaş kalemlerin, İmralı’dakinin, bölücülerin, Barzani’nin alkışlarına ve teşvikine rağmen iktidarın kendisine yeterince güvenemediği anlaşılıyor. Bu nedenle iki büyük muhalefet partisinden hiç olmazsa birisinin açılım konusunda desteği alınmaya çalışılıyor. İktidarın “Kürt Açılımı” nın kaderi bu desteği alabilmesine bağlıdır.