İktidarın derin sesi TRT
TRT’nin gelecekten haber veren yayıncılığı düşündürüyor. İbrahim Şahin’in kimin gözaltına alınacağını, nereden ne silah çıkacağını önceden bilen personeli haberci mi, yoksa psikolojik harp elemanı mı?
İbrahim Şahin, TRT Genel Müdürlüğü görevine atandığı günlerde, üzerinde ısrarla durulan bir özelliği vardı; “deha”sı. Görev aldığı kurumlarda yarattığı “mucizeler” sıralanıyordu...
TRT haber merkezinin frenlerinin patlaması sonucu gerçekleştiğini düşündüğümüz kamyon kazası, hem izleyenlerde, hem siyasilerde, hem de gazetecilerde “flash-back” (İngilizce meraklısı olduğum için değil, artık “terim” olarak kullanıldığı için böyle yazıyorum), yani “geriye dönüş” etkisi yarattı:
*TRT 2, Ümraniye Soruşturması kapsamında düzenlenen operasyonda Yargıtay Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu’nun da gözaltına alındığını duyurdu. Kanadoğlu, saatler sonra gözaltına alındı!
* Zir Vadisi’nde “fışkırmak için hazır bekleyen cephane”ye yol açma çalışmaları henüz başlamıştı ki, TRT bu kez de, toprağa gömülü silahların adedini ve tipini açıkladı.
* TRT, “Balyoz Operasyonu” sırasında da Emekli Orgeneral Çetin Doğan’ın gözaltına alındığını ilan etti. Doğan aynı saatlerde, telefonla bağlandığı haber kanallarına “gözaltında olmadığını” izaha çalışıyordu.
Saat 15.24: TRT: Doğan gözaltına alındı.
Saat 16:10 : Doğan: Gözaltında değilim.
(Bu arada TRT Doğan’ın gözaltına alındığı konusundaki ısrarını sürdürdü )
Saat 16:21 : Çetin Doğan gözaltına alındı!
Saatlerce Doğan’ın klonlanmış olabileceği ihtimaline kafa patlattık netekim!
İçine Dr. Brown kaçmış
Klonlanma üzerinden “bilim-teknoloji” açılımı yapmışken, içimi kemiren kurdu da azad edeyim: Sakın İbrahim Şahin’in içine Dr. Emmet Brown kaçmış olmasın? Hani şu “Geleceğe Dönüş” serisinin çılgın profesörü.
Şahin’in iddia olunan “deha”sı ile, “gelecekten haberler”ini yanyana getirince, eğer zat-ı alileri ermiş, kahin ve yahut metafiziksel özelliklerle donanmış, Allah’ın “seçilmiş kulu” değillerse... Benim aklıma başka bir şey gelmiyor. (Geliyor, operasyonun PR kolu olduğu geliyor gelmesine de, sussam gönül razı değil, söylesem ’nato mermer’ misali...)
Şahin’in de, tıpkı otomobili zaman makinesine dönüştüren Dr. Brown gibi, zamanda yolculuk yapma özelliğine sahip bir “icad”ı olmalı! (Belki derin kulaktır)
Kafamı kurcalayan bir soru var; Dr. Brown Şahin’in içine kaçtıysa, Einstein kimin içinde? (Einstein, Brown’un kobay olarak kullandığı köpeğiydi.)
Şahin de, Haber Dairesi Başkanı Ahmet Çavuşoğlu da yaptıklarının “habercilik” olduğunu savunmaya devam ediyor. Çavuşoğlu, Akşam’a yaptığı açıklamada, “Kuş uçurtmuyoruz, birçok haberi ilk biz duyuruyoruz. Haber atladığımız zaman muhabirlerin canına okuyorum.” dedi.
Keşke adli makamlar da kuş uçurtmasa...
Peki erken ama yalan haber veren muhabirin de canına okuyor musunuz?
Malum ata sözü olmuş: Erken öten horozun başını keserler! TRT’nin, yasa ve yönetmeliklerin çizdiği yolla, bu gereği yerine getirmediği, kişi ve kurumlar hakkında şaibe yaratan yayınlarınının sorumlularını görevden almadığı ve bu skandalları “başarı” kabul eden tepe yönetiminin “istifa” etmediği her saat, TRT’nin “iktidarın derin sesi” olduğu iddialarını haklı çıkarmış olmuyor mu? Bu tavır, “psikolojik operasyon” anında görülebilecek türden bir “ajitasyon”un göstergesi değil mi?
Halk da tepkili
Bu soruları soran bir tek biz değiliz. Bakın “bomba yüklü kamyon hikayesi benim de sabır taşımı çatlamıştır” diyen H. Cem Erol, TRT Genel Müdürü’ne yolladığı e-postasında ne demiş:
“Sayın genel müdür, Başında bulunduğunuz kurumun (...) Türkiye Cumhuriyeti Devletinin değil de sanki bir partinin yayın organı gibi olması üzerinde durmayacağım. Çünkü devlet hizmetinde ”yandaş olma kriterleri“ ile ve tepeden inerek makam işgal edenlerin başka türlü davranmasını beklemek mümkün değildir.
Ancak her şeye rağmen; kurumunuzun resmi web sitesinde 2954 sayılı TRT kanununun 5nci maddesinde sayılan yayın ilkelerine hiç olmazsa asgari ölçülerde uymanızı beklemek, sanırım vergileri ile kurumunuzun ayakta kalmasına katkıda bulunan biz vatandaşların en doğal hakkıdır. Son dönemde yaptığınız yayıncılık ile yayın ilkelerinizin başta (b ve m) maddelerini, özellikle dün gece ”el bombası yüklü kamyon haberinizle“ de (h, i, k ve l) maddelerini ihlal ettiğiniz kanaatini taşıyorum. Yukarıda saydığım gerekçelerle Anayasal bir gereklilik olarak Cumhuriyet İlkelerine bağlı olması ve bu bağlılığın vatandaşlarda kuvvetlenmesi için çaba göstermesi gereken kurumunuzu bu duruma getirdiğiniz için size hayal kırıklıklarımı bildiriyor, pek ümidim olmasa da anayasal sorumluluklarınızı hatırlayarak gereklerini yerine getireceğiniz bir dönemin başlamasını ummak istiyorum.”
Çift kimlikli tüy dikti
Yenişafak’ın çiftkimlikli yazarı Fehmi Koru, dün, bunca skandalın üzerine adeta tüy diker gibi, şöyle yazdı: “Anamuhalefet partisinin kamu yayıncılığı yapan kurumu boykotu pek alışılmış bir şey değil. TRT tek yanlı yayın yapsa ve CHP kadrosuna görüşlerini açıklama fırsatı tanımasa neyse... ”
Koru, yazısına “Ayıptır söylemesi...” başlığını uygun görmüş... Her satırı ayrıca tahlile muhtaç yazının başlığına imza atarım, hakikaten “ayıp” olmuş. Amiyane tabirle mal meydanda. Kimi kime anlatıyorsun.
Koru, yazısında, TRT’den, “Kemal Anadol’un ‘ne kadar para alıyorsunuz?” sorusuna “Fuat Keyman ile Mustafa Erdoğan’ın aldığı kadar...” yanıtını vermelerini istediğini de açıklamış! Bir milletvekilinin, bir devlet kurumunun harcamalarına ilişkin sorusuna, kurumun ne cevap vermesi gerektiğine ne zamandır Fehmi Koru karar veriyor!
“Anadol programdan ne kadar kazandığımızı merak ediyor... Deniz Bey’le birlikte programa teşrif etsinler, balıkçıda keyiflenirken merakını da gideririz.” diyen Fehmi Koru, milletin ödediği vergilerin kimlerin cebine pay edildiği konusunda, parlamento üyelerine “açıklarım ama bir şartla; önce programıma gelip TRT yandaştır iddialarını çürütecek, sonra da balıkçıda konuğumuz olup, o paraları çatır çatır yememize ortak olacaksınız” deme hakkına sahip midir?
Bu cüret ve rahatlığın nedeni, derinden gelen bir sesin ‘durmak yok operasyona devam’ telkini olabilir mi?
‘Kamyon operasyonunu ajite etti’
Genelkurmay Başkanı Organeral İlker Başbuğ’la birlikte, Milliyet gazetesi Ankara Temsilcisi Fikret Bila aracılığıyla, “bomba yüklü kamyon” iddialarını cevaplandıran Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Aslan Güner, “TRT’nin durumu”nu da değerlendirdi. Bila’yla söyleşisinde, TRT’nin “kafa karıştırıcı” yayın yaptığını ileri süren Güner, tepkisini şu sözlerle dile getirdi: “Pek çok televizyon kanalı bu konuda son dakika, son dakika diye habere basıyor. Bunlara söyleyeceğimiz hiçbir şey yok. Yani haberci veya televizyonların en doğal hakkıdır. Ama TRT bir devlet televizyonu ve haber verirken el bombalarının seri numaralarının bilinçli olarak silindiği anlamına gelen, dolayısıyla ihbardaki o karışık, ajite edici bilgileri doğrular nitelikte haberler vermeye başlıyor. “Maksat sanki çok farklı” gibi polemik yaratacak haberler geçmeye başlıyor. Sonradan bu sorulduğunda bir kurum yetkilisi, “muhabirlerimiz aldıkları duyumları doğrulatarak haber yapar” dediler. Seri numaraları silinmiş gibi kafa karıştıran bir bilgiyi kime doğrulattılar doğrusu onu biz merak ediyoruz.”
Müşteri(!) diyor ki...
TRT’nin başına geçtiğinde, kurumu “özel şirket” gibi yöneteceğini ilan eden İbrahim Şahin’e, “müşteri memnuniyeti”nin (tabii burada müşterinin aynı zamanda patron olması gibi bir yaman çelişki var ama ona girersek yine sayfalara sığamayacağız...), önemini hatırlatmak ve yayın politikalarını bu yönde gözden geçirmelerine katkıda bulunmak için, bedava fizibilite çalışması yapacağımızı duyurmuştuk. İşte bunun ilk adımı olan “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları”, hadi daha cezbedici olsun; “seçmen neden TRT izler?” sorusuna gelen tazecik cevaplar:
Tayyip Radyo Televizyonunu hiç izlemiyorum, en çok spor (futbol) programını seviyorum, onu dahi (özellikle zorlama yorumcu Hakan nedeniyle) izlemiyorum, izlemeyeceğim, Allah nasip de etmesin.
Mehmet Ali Temiz
Parti televizyonu haline gelen, vergilerimizle beslediğimiz TRT acaba bugün hangi saçmalık yapacak diye merak ettiğimdem haberi TRT’den izliyorum. Tetikçi Radyo Televizyonu biçiminde bir TRT açılımı bekliyorum.
Prof. Dr. Selim Kurtoğlu
İbrahim Şahin genel müdür olduktan sonra TRT’yi hiç izlemiyorum. Şahin’in üstünde ısrarla durulmasının nedenini de basından TRT ile ilgili duyduklarımdan anladım.
Ne o öyle her şeyi, hem de tam bir yalakalıkla, bir kaç saat önce yalan haber yaparak vermek ya da henüz başlamamış operasyonları yapılmış gibi göstermek?
Av. Selahattin Sekban / Trabzon
TRT’yi yıllardır izlemiyorum kumandada kaçıncı sırada onu bile bilmiyorum. TRT her zaman iktidara yakın olmuştu ama hiç bir dönemde bu derece halkdan kopuk, vıcık vıcık, yağcılık yapmamıştı. Uzun uzadıya yandaş kalemlere program yaptırıp, açıktan birileri maaşa bağlanmamıştı. Geçen ay elektirik faturam 60 TL geldi ödeyemedim. 6 TL faiziyle birlikte ödedim ve bunun içinde TRT payını da ödüyorum. Dolayısıyla TRT tarafsız olmalı. En azından vicdanlı ve insaflı olmalı. Unutulmamalı yüzde 53 iktidara oy vermemiştir. Ama o yüzde 53 de faturalar yoluyla TRT’ye ücret ödemektedir. TRT onların da hakkını korumak zorundadır. l Nimet Duman / Kocaeli
TRT’yi, iktidar borazanı olduğu için, izlemekten, ailece vazgeçtik. Halen vergilerimizden geçinen bu kuruma artık ancak, “acaba bu haberi nasıl verecekler” diye, kontrol amacıyla bakıyoruz. Çünkü “tutuklanacak kişiler”i birkaç saat önce açıklamalarından, adeta bütün medyayı davet edercesine “bakın az sonra tutuklama yapacaklar, hemen canlı yayın araçlarınızı, muhabirlerinizi yollayın bu insanları teşhir edin” şeklinde yaptıkları yayınlardan nefret etmeye başladık. Takipteyiz.
Nermin Irmak / Almanya
Ben ve ailem, TRT’nin tüm kanallarındaki yayınlarını son 5 yıldır izlemediğimiz gibi, tesadüfen karşımıza çıkar da psikolojimiz bozulur düşüncesiyle kanallarının tamamını şifreledik. (Kamuya ait kurum olarak tarafsız olması gerekirken, TRT’nin rahatsız edici boyuttaki yanlı yayın politikaları nedeniyle duydum kaygıyı e-posta yoluyla Sn. Kemal Kılıçdaroğlu’na da iletmiştim. Kendisi 26 Aralık 2009 tarihli cevabında “Biz TRT’nin bu yapısını bildiğimiz için yayınlarına katılmıyoruz...Ama yakından da izliyoruz...” dedi.)
Nevzat Önge / Yozgat
Ahmet Necdet Sezer veto etmekte haklıymış
TRT’de iktidar yandaşlarının hemen hepsi birer köşe kapmışlar. Kimi müdür olmuş, kimi programcı, kime de programlarda sürekli katılımcı... Bu yandaş yeteneklere büyük paralar ödendiği iddiaları var. Doğrusu bu arkadaşların tümü aldıkları paraları fazlasıyla hak ediyorlar. Çünkü iktidara bol bol övgü düzüyorlar. Helal olsun, bal tutan parmağını yalar. Yarın, öbür gün AKP iktidardan giderse bu arkadaşlar da ona göre pozisyon alıverirler.
İbrahim Şahin’in atamasını 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer bir türlü onaylamamıştı. Gül Ağustos’ta seçildi, Kasım’da da bekleyen kararnameye mührü basıverdi. İbrahim Bey de TRT’yi bugünkü çizgisine oturttu. 1 Şubat 2010 tarihi itibariyle kuruma 914 kişi aldı. Son sınavla alınan asil ve yedek toplam 346 kişi de eklenince bu sayı 1260’a yükseldi. İbrahim Bey tarafından kurumun en kritik yerlerine atananlar içinde genel müdürün akrabaları, köylüleri de var. Fena mı, kurum bir aile haline getirildi.
TRT’nin çizgisinin nerelere geldiğini anlamak için haber merkezindeki oluşuma bakmak yeterli. İbrahim Bey haber merkezinde çalışacaklar için çok titiz davranmış. 7 gazeteci Samanyolu Televizyonu’ndan. 8 gazeteci Cihan Haber Ajansı’ndan. 6 gazeteci Kanal 7’den. 3 gazeteci Zaman Gazetesi’nden. 3 gazeteci Aksiyon Dergisi’nden. 3 gazeteci Kanal A’dan. 3 gazeteci Kanal 24’den. 1 Gazeteci Yurt Haberleri’nden. 1 gazeteci Türkiye Gazetesi’nden.
Her şey açık seçik ortada.Sezer’in Şahin’in kararnamesini üç kez geri çevirmesinin nedeni apaçık ortada.
Tufan Türenç / Hürriyet
Şahin, şapkadan tavşan çıkarıyor
Bu medya ile ilgili bir internet sitesinden alındı; “TRT’nin BBC World formatında hazırlanan yeni uluslararası kanalı TRT Haber flaş transferler yaparak yayın hayatına başlayacak. Zaman Gazetesi’nden Ekrem Dumanlı ve Nuriye Akman’ı kadrosuna katan TRT Haber zengin içerik ve formatıyla izleyicilerinin karşısına çıkmaya hazırlanıyor.”
TRT-2, 2001 yılından 2005 yılına kadar zaten haber kanalıydı. İbrahim Şahin sanki yeni bir şey yapıyormuş gibi şapkadan tavşan çıkarıyor ve TRT-2’yi haber kanalına dönüştürdüğünü söylüyor. Bu kanalın koordinatörü Ahmet Böken, Samanyolu Haber TV genel yayın yönetmeni iken transfer edildi. Yardımcısı Memhet Bilal Çolak İBB Kültür A.Ş Müdürü iken TRT’ye transfer edildi. Büyükşehir Belediyesi 1.Hukuk Müşaviri Şakir Özbek de bir süre önce TRT’nin İstanbul Müdürü olarak atanmıştı. Şakir Özbek 2007 seçimlerinde Tokat’ta AKP’nin milletvekili aday adaylarından birisiydi. Bu arada Böken’in verdiği bilgiye göre önümüzdeki günlerde sadece İstanbul Müdürlüğü’ne yaklaşık 90 kişinin daha alınması bekleniyor. l Odatv.com
MİNİ YORUM
“Çingeneler zamanı”
Star gazetesi “Roman Açılımı”nı desteklemek için “Çingeneler Zamanı” diye, sinema kültürü fışkıran lakin “empati” noksanı bir manşet atmış. Siparişle habercilik diyeceğim ama bunların hali siparişi yanlış alan servis elemanına benziyor. Erdoğan, kendisine kalça atan, gerdan kıran kalabalığın karşısına çıkıp “çingene açılımı” dese ne olurdu acaba? Kimlik uzmanı yandaş medyamız bu defa fena çuvalladı...