İktidarı kâr hırsı götürecek

TOBB'un Ekonomi Şûrası'nı hiç bu kadar dikkatle kayda geçmemiştim. Benim yaklaşık bir yıldır üstünde durduğum konuyu Cumhurbaşkanı'nın ağzından duyduk.

Erdoğan'ın şu sözleri söyleyebilmesi önemliydi: "Marketler piyasanın şartları kılıfıyla fırsatçılığa kalkışıyor."

Anlaşılan Cumhurbaşkanı etrafını saran danışman ordusunun "göz boyamacılığı"ndan biraz kurtulabilmiş.

İsim vererek yazıyorum. Bu işi yapanların başında BİM ve A101 gibi hükûmet kampanyalarını paylaşan marketler var. Camlarına bisküvi gofret indirimleri ilanlarını asıyorlar. Sıra temel maddelere geldiğinde ha babam zam. Son olarak benim yediğim 1,5 kiloluk tava yoğurduna 80 kuruş zam yapıldı. Hatta dün sabahtan bir örnek vereyim. 2,5 kiloluk tahıllar satışa sunuldu. Açılıştan kısa süre sonra tükendi. Eğer piyasayı doyurmayacak, göz boyamaktan öteye geçmeyen kampanyalarla idare etmeye kalkarsanız kimse kanmaz. Buna birtakım yerleri uyutmaya çalışmak denir.

Değişik bir kâr

Çok daha dikkat çekici bir örnek vereceğim. Daha altı ay önce 29 TL olan çocuk bezi bugün 208 TL. Bu hangi döviz kuruna, hangi enflasyona sığar. Yakın zamandan bir başka çarpıcı örnek vereceğim. Emine Erdoğan'ın öncülüğünde başlatılan naylon poşetlerden kurtulma kampanyası alternatif ürünlerin satışına vesile oldu. İki defa özel torbalar diktirilip 1,5 TL'den satıldı. Önceki gün baktım "yeni çevre koruyucular"ın satış fiyata 2,5 TL. Bu marketleri yönettiğini zannedenler Emine Hanım'ın sırtından bile nemalanmayı başardı.

Erdoğan'ın sözünü ettiği fırsatçılığa kalkışanlara en tipik örnek bu olmalı. İnsaf ki insaf...

***

Ve seçim

Diğer tespitim, mutfaktaki patlama. Garibim yüzde 39 enflasyona karşılık yüzde 10'luk maaş artışından isyanda. Kendince birtakım tedbirler aldı. Eski kaşar yerine tazeye döndü. Ezine peynirinden çökeleke (ekşimik, lor) düştü. Hele bunları Migros'tan almak mümkün değil. Tüm zincir marketlerde protestolara sıkça tanık olmaya başladım. Daha düne kadar bizi duymazdan gelenlerin artık ciddiye aldıklarını görmek de önemli.

Mutfaktaki alevler anız yangınına dönüştü. Halkı "bir hırka, bir dilim ekmeğe" alıştırdıklarını zannedenler yakında patlamayı çevrelerinde de görmeye başlarlar.

İmamoğlu'na çalışanlar

31 Mart'a bir şey kalmadı. Bu gidişle sürprizlerle karşılaşmak kaçınılmazdır. İstanbul'dan tek bir örnek verirsek, Ekrem İmamoğlu'nu gösterebilirim.

İsmi ortaya atıldığında at yarışı deyimi kullanmıştım: Sürpriz.

Aradan fazla zaman geçmeden yerini değiştirdi: Plase.

Bu hızla favori olması gecikmeyecektir.

Bunda da suçu Binali Yıldırım'a yüklememeli. Gerçek suçlular ortada;"kendini ekonomist sananlar" ve çok şubeli marketler. Sıkılmadan hâlâ garibandan yağ çıkarmaya uğraşıyorlar.

Adını değiştirsin

Ahmet Hakan Coşkun'un Tarafsız Bölgesi'nin son hâlini izlerken içim sıkılıyor. Birtakım hükûmet sözcülerinin "müstehzi" bakışları ve iğneleyen laflarını gördükçe bu dönüşümün sonunu merak etmeye başladım.

Hangi birini yazayım. Mesela son isimlerden SETA'cı İsmail Çağlar. Elinden gelse Metin Akpınar'a ağırlaştırılmış müebbet verdirecek. Çağlar ve arkadaşları (Ahmet Hakan Coşkun'un koruyup kollamaları altında) CNNTurk'ü tekellerine aldılar. Muhalefeti temsil eden iki bayan Elfin Tataroğlu ve Elif Dördüncü Aydemir'i susturmak için ellerinden geleni yaptılar.

Öte yandan bu haftaki yayında göremediğimiz Nazif Okumuş'un yokluğu hemen farkedildi. Belli ki birileri Coşkun'un kulağını çekmiş. Ahmet Hakan'a önerim bir an önce programının adını değiştirmesi. Çünkü çoktan Taraflı Bölge hâline geldi.

***

Hayal kırıklığı

Futbolda ikinci yarı yine hayal kırıklığıyla başladı. İki sarı lacivertli ekip alarm veriyor. Ankaragücü bu gidişle geldiği yere döner. Kulüp kötü yönetiliyor. Başkan, kendisini eleştiren çalıştırıcıları hemen kovuyor.

Fenerbahçe'de de durum farksız. Ömer Üründül'ün dediği gibi, "Bu takım iki farklı devre oynuyor". Üründül'ün tespitleri net. Kondisyon hâlâ yetersiz. Mevcut enerjiyi dengeleyemeyen sistemle yenilgiden dahi zor kurtuluyor.

GÜNÜN SÖZÜ

Yarının ekmeği için bugünden maya tutulur. Sadi Şirazi

Yazarın Diğer Yazıları