Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Adnan İSLAMOĞULLARI
Adnan İSLAMOĞULLARI

İktidardaki yalan...

Gezi olayları sırasında, üstelik güpegündüz Başbakanın ‘başörtülü bacısına’ başlarında siyah bandanalar, ellerinde siyah eldivenler bulunan, üzerleri çıplak 80-100 kişilik bir grup saldırmış, bununla da yetinmemişler kadının ve bebeğinin üzerine idrarlarını yapmışlardı Kabataş’ta...
Meydanlarda halka bunu söylüyordu Başbakan:
“Benim başörtülü kızlarıma, başörtülü bacılarıma saldırdılar” derken Başbakanın eşi yanında başını sallayarak durumun dehşetine tiyatral katkı sağlıyordu...
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde partisinin grup toplantısında kürsüden bunu anlatıyordu Başbakan:
“Kabataş’ta bir kızımız, yanında bebeğiyle, çok çirkin bir saldırıya mâruz kalıyor, yerlerde sürüklüyorlar. Polise gidiyor, şikâyette bulunuyor...” diyerek parti grubunu ajite ediyordu dakikalarca...
Bahse konu başörtülü kadın polise verdiği ifâdesinde, “Kendisine 80-100 kişilik bir grubun saldırdığını, bir tanesinin tokat atarak küfrettiğini ve ardından 4-5 kişinin üzerlerine idrarlarını yaptığını, bazılarının ise cinsel tâcizde bulunduğunu” söylüyor, saldırganların detaylı eşkâllerini veriyordu...
Polisten sonra Adlî Tıp’a giden başörtülü kadın, ‘Bacaklarının iç kısmında kısa sürede geçebilecek morluklar olduğuna ve bu morlukların darp hadisesi esnâsında oluşmuş olabileceğine’ dâir rapor alıyordu...
Sonra başörtülü kadının kayınpederi konuşuyordu basına...
“Günlerdir kimseyle konuşmadım, infial yaratacak bir hadise, torunumun ellerinde ve bacaklarında bile tırnak izleri var...”
Sonra İslamcı(!) medya giriyordu devreye...
Star gazetesinden Elif Çakır saldırıya uğrayan başörtülü kadınla röportaj yaptı. Mağdure şöyle diyordu.
“Bir taraftan ‘Bu ülkenin gerçek sahibi biziz, anladınız mı ulan’ diye bağırıyorlar, bir taraftan tekmeliyorlardı. ‘Kutsal başörtüsüymüş, görün bakalım kutsalı, size neler yapacağız’ diyerek aklınızın bile almayacağı şekilde küfrettiler, vurdular, vurdular...”
Yenişafak gazetesinden muvazzaf Abdülkadir Selvi ise hâdiseyi oradaymış gibi yazıyordu:
“Olay yerindeki bir adam müdahale edip, genç anneyi kurtarmaya çalışıyor, onu da dövüyorlar. Bebek arabasını parçalıyorlar, genç anneyi tekmeliyorlar. Bu arada ‘Bu sefer devrim yapıyoruz sen de gideceksin Tayyip de gidecek’ diye bağıranlar, ‘Tayyip’i asacağız’ diye öfke nöbetine tutulanlar var...”
Polis bu hâdiseyi günlerce soruşturdu.. Tam 73 ayrı kameranın görüntülerini topladı.. Tek tek inceledi.. Bölgedeki esnafın ifâdelerini aldı.. Bununla da yetinmedi polis ve baz istasyonlarından alan taraması yaparak o zaman diliminde orada bulunan herkesi tespit etti, ifâdeye çağırdı.. Bazılarını teşhis için başörtülü hanıma gösterdi.. Polis ifâdesinde ayrıntılı eşkâl veren başörtülü kadın, şüphelileri teşhis edemedi...
Ve nihâyet bizzat Başbakan tarafından ortaya atılan Kabataş’taki başörtülü kadına ve 6 aylık bebeğine yapılan iğrenç saldırı iddiasına konu olan görüntüler yayınlandı...
“Câmide bira içtiler, öpüştüler, grup seks yaptılar” iddiaları gibi bu da sunturlu bir yalandan ibâretti...
Kabataş’ta o ânlarda kamera görüntülerinde ne bir saldırı, ne bir tâciz vardı...
Şimdi o iddia sâhiplerinin, o iddiayı millete aktaranların, gazete köşelerinde yazanların, ekranlarda tefrika gibi anlatanların yapacakları bir tek şey var:
“Aynaya bakmak...” ve aynada gördükleri yalanı, aynada gördükleri yüzü tanımaya çalışmak...

***

Başlangıcından bu yana politikalarına ve iktidar hesaplarına meze yaptıkları başörtüsünü, Gezi olaylarının toplumsal muhalefete dönüşmesiyle birlikte, muhalefeti provoke edecekleri bir bez parçasına dönüştürenler, aynı zamanda câmiye bira şişesi koyanlardır, yolsuzlukların üzerini örtmek için gazete köşelerinde fetvâ yayınlayanlardır, hırsızlara “hayırsever iş adamı” diyenlerdir, ayakkabı kutularında çıkan milyonlarca dolar için “İmam Hatip Lisesi ve Makedonya’daki üniversite inşaatının parası” diyenler, iş adamlarına yapılan yüz milyonlarca dolarlık ‘salma harekâtı’nı ‘borç verme trafiği’ olarak izah edenlerdir...
...
Artık onlar siyâsî bir nefret odağı olmaktan bile çıkıp, bu milletin başına gelen tarihî bir zillete dönüşmüşlerdir...

Yazarın Diğer Yazıları