Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Adnan İSLAMOĞULLARI
Adnan İSLAMOĞULLARI

İktidar rehin mi?

Meşhur Kara Murat filmi sahnesi...
“Hanginiz Kara Murat?”
“Ben... Ben... Ben... Ben... Ben...”
Veya bir Tatar Ramazan sahnesi...
“Hanginiz vurdu?”
“Ben vurdum... Ben vurdum... Ben vurdum... Ben vurdum...”
Tayyip Erdoğan, “Cemaatin kendisini kandırdığını” söylüyor...
Bülent Arınç’tan Küçük Enişte’ye kadar hep bir ağızdan tekrarlıyorlar:
“Kandırıldık... Kandırıldık... Kandırıldık... Kandırıldık...”
12 yıl süren tek taraflı bir kandırmacadan bahsediyorlar...
Bir cemaat, seçimle tek başına iktidara gelen bir kadroyu tam 12 yıl boyunca kandırıyor ve bu kadrolar başta dünya lideri Tayyip Erdoğan olmak üzere, dünya siyasetindeki stratejik derinlikleri hesaplayan ve bunun kitabını yazan Küçük Enişte’ye kadar hepsini kandırıyorlar...
Cemaatin 12 yıl boyunca kandırabildiği bu kadrolar aynı zamanda Orta Doğu’ya çeki düzen vereceklerini, Orta Doğu’da yaprağın bile kendilerinden habersiz kıpırdayamadığını, Orta Doğu’da büyük güç olacaklarını söylüyorlar...
Bu çelişkiyi hangi siyaset aklı ile ve hangi stratejik derinlikle izah edebilirler?
Edemiyorlar...
17 ve 25 Aralık yolsuzluk dosyaları, fezlekeler, yabancı istihbarat örgütlerinin dinlediği telefonlar mızrağın çuvala sığmasına engel oluyor...
Ve ‘Çözüm süreci’ adı altında Türkiye’yi parçalanmaya götüren politikaların, hukuk tanımayan saldırgan bir algı savaşıyla oluşturulan ‘paralel paranoyası’yla örtülme çabalarının sebebi de bu mızrağı çuvala sığdırma gayreti...
Cizre’de günlerdir süren ‘kalkışmayı’ yine kim olduklarını hiçbir zaman öğrenemeyeceğimiz provokatörlere ciro eden iktidar, Pensilvanya’dan ‘paralel devlet’ çıkartmakla uğraşırken gözümüzün önünde Ankara’ya paralel bir Kürt devletinin inşâını süratle tamamlıyor ve süreç Ankara’nın sürekli boyun eğmesiyle devam ediyor...
Peki neden?
AKP iktidarı oturup, “Haydi Kürt’lere bir devlet inşâ edelim, şu yalan dünyada onların da bir devleti olsun, bizim zaten topraklarımız çok geniş, bir kısmını da onlara verelim, sevaptır, ne verirsen elinle kendi gelir seninle” şeklinde düşünemeyeceklerine göre, neden göz göre göre ülkeyi parçalanmaya sürüklüyorlar?
Bunun cevabı, 17 ve 25 Aralık yolsuzluk dosyalarında gizli...
Bunun cevabı, yabancı istihbarat örgütlerinin dinlediği iddia edilen telefon görüşmelerinde gizli...
Bunun cevabı Türkiye’nin cari açığını kapattığı iddia edilen ‘hayırsever iş adamı’nın ‘peşin’ olarak ödediği rüşvet paralarında gizli...
Bunun cevabı, KCK operasyonlarını yapan emniyet görevlilerinin ‘paralel’ yaygarasıyla meslekten atılması, gözaltına alınması ve tutuklanmasında gizli...
Bunun cevabı, ‘sıfırlama’ tapelerinin hangi ülkelerin elinde olduğunda gizli...
CHP Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’un, 26 Ekim 2011’de TBMM’de yapılan gizli oturumu, suç olduğunu bile bile açıklamasıyla öğreniyoruz ki PKK’nın müzâkere şartları TBMM kürsüsünden okunmuş...
Görüşülen maddeler, yani PKK’nın şartları bir savaşın mağlup tarafına tebliğ edilen maddeler gibi...
Peki bu savaş ne zaman yapıldı da Türkiye bu savaşı kaybetti?
Türkiye bu savaşı dağda kaybetmedi, şehirde de kaybetmedi... Türkiye bu savaşı Ankara’da kaybetmeye zorlanıyor... Türkiye bu savaşı, yolsuzluk sarmalı altında tehdit edilen ve belki de rehin alınan iktidarın çaresizliğiyle kaybetmeye zorlanıyor...
Ellerini kaldırmış, teslim şartlarını rehin alındıkları merkezlerin gözetmenliğinde imzalamaya hazırlanan iktidarın önündeki 2015 seçimleri bu açıdan ülke tarihinin en önemli seçimleri...
AKP’nin anayasayı değiştirecek sayıya ulaşmasının önüne geçilmeli ve seçimleri bu merkezli planlamalı muhalefet.
Servet Avcı’nın ‘İttifak neden olmasın?’ yazısı 2015 seçimlerinde muhalefet partileri için reçete hükmünde...
Bu ittifakların önüne geçecek olanlar, muhtemelen AKP’ye anayasayı tek başına değiştirecek Meclis aritmetiğini hediye edecekler ve ‘çözüm süreci’ altında yürütülen ve ülkeyi parçalanmaya götürecek gelişmelerin de müsebbibi olacaklardır...

Yazarın Diğer Yazıları