İktidar-muhalefet kavgayı bırakın; emperyalizme karşı birleşin...
Anavatan Türkiye çok sıkıntılı,kritik bir süreçten geçmektedir. 8 yıldır iktidarda olan AKP’nin ülkeyi yönetim karnesi oldukça zayıftır. Dış siyasette, özellikle de Milli Kıbrıs davamızda inanılmaz yanlışlar yapılmıştır. Bu yanlışların neler olduğunu birçok yazımda vurguladım. Bir kez daha en nazik ifadeyle belirtmeye çalışayım; emperyalist telkinlerle!!! dış siyasetimize yön verilmesinin yanlışlığına düşülmüştür. Vaşington ve Brüksel merkezlerinin desteği ile iktidar koltuğuna oturan bir partiden zaten başka ne beklenebilirdi ki? AKP’nin, Amerika’nın desteği ve Türk siyasetine yaptığı müdahalelerle iktidara getirildiği, dolayısı ile de ’Sam Amca’nın telkinlerine!!! göre hareket ettiği gizli değildir. ABD’nin icadı BOP eşbaşkanlığını yürüten bir Başbakan’ın başka türlü davranması da zaten beklenemez.
Birkaç gün önce Amerika’nın eski Ankara Büyükelçisi Eric Edelman’ın iktidar partisinin otoriter eğilimler gösterdiğini söyleyerek, “AKP’yi şımartmayın” çıkışı oldukça ilginçtir. İnsanın aklına ister istemez acaba ABD Başbakan Erdoğan’ı gözden mi çıkardı sorusunu getirmektedir. Bir süredir ABD’nin çeşitli konularda Erdoğan’dan rahatsız olduğu kulaktan kulağa dolaşmaktadır. ABD’nin kendi çıkarlarına ters düşen iktidarların ipini çektiği yakın tarihimizde çok görülmüştür. ABD bölgemizde yaratmayı düşündüğü Büyük İsrail projesinde engel tanımamaktadır. Erdoğan’ın Davos’taki ‘one minute’ çıkışının ABD’nin canını sıktığı bilinmektedir. Edelman’ın “AKP hükümetini şımartmaya son vermemiz gerektiğini düşünüyorum. AKP’nin, ABD için, ABD’nin AKP’ye olduğundan daha fazla önem taşıdığına inanmalarına izin vererek kendimiz için büyük siyasi ve ahlaki bir tehlike yarattık. Bu saçmalık, çünkü bir dizi konuda Türkiye kesinlikle ABD’nin desteğine ihtiyaç duyuyor” diye konuşması ve ABD’nin CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile dostluk kurmaya çalışması gerektiğini söyleyerek muhalefete destek vermesi AKP iktidarına çok önemli bir uyarı niteliğindedir.
ABD’deki muhafazakâr düşünce kuruluşu Dış Politika Girişimi’nin yıllık konferansında Ortadoğu’ya yönelik bir panelde konuşan Edelman’ın AKP’nin dış politikasını da eleştirmesi ve bu siyasetin, hükümetin Türkiye’yi AB’ye üyelik hedefinden uzaklaştırdığını belirtmesi , ayrıca Davutoğlu’nun Türkiye’nin Ortadoğu’da bir süper güç olması gerektiğini düşündüğünü söyleyerek “Türkiye’nin Ortadoğu’da bir süper güç olma görüşü açıkça yeterlilik kuruntusuna sahip birine ait olabilir” diye de Türkiye’yi küçümsemesi, hakaret etmesi kabullenilebilinir değildir.
Son dönemde gündemde olan Füze Savunma Sistemi-füze kalkanı- konusunda Ankara’nın sözde ‘dost,müttefik, stratejik ortak!!!’ ABD ile ters düştüğü bilinmektedir.
Tabi Davos’taki çıkış dahil, AKP’nin tüm anti-emperyal çıkışlarında samimi olup olmadığı konusunda kuşkularım vardır. AKP’nin takiyyeciliği tescillidir. ABD ile sürtüşme varmış gibi bir hava yaratılarak, 2011’deki seçimlerde, yükselen ulusal-milliyetçi oyların AKP’ye kaymasının sağlanması hedeflenmiş olabilir. Yok eğer AKP’nin jetonu yeni düşmüş ve emperyalizmin telkinleri!!! yerine artık Anavatan Türkiye’nin milli çıkarlarını ön plana almaya karar vermiş ise, o zaman durum başkadır. O zaman yapılması gereken iktidarıyla-muhalefetiyle kavgayı bırakmak, bizi hiçbir yere götürmeyecek kısır -seviyesiz çekişmelere son verip, birlik olunmalıdır. Neye karşı? Acımasız ABD emperyalizminin hegemonyasına karşı, dayatmacı siyasetine karşı el ele verilmelidir. İşte o zaman Edelman ve onun gibi ABD’liler, Ortadoğu’da ve hatta dünyada Türkiye’nin süper güç olup olamayacağını görecek ve derslerini alacaklardır. Büyük Türk Milleti’nin Kurtuluş savaşındaki gibi, Anadolu’nun birlik, beraberlik ve anti emperyalist ruhuna acilen ihtiyacı vardır.