İktidar mebuslarına çıkıştan önce son uyarı!..

Adına ne uydurulsa uydurulsun!..

Rejim değişikliği köprüden geçip de hedefe ulaşırsa bir adı da,"başkan ve adamları" olacağı kesin...

"Nasıl yani" mi!...

Fiiliyatta öyle değil mi?.. Ülkede söz sahibi ve iş bitiren sadece R.Erdoğan ve en yakın adamları değil mi?.. Hukukileştirirken (!) daha kapsamlı ve tam etkin hale getirilecek. Hepsi o kadar!..

Parlamenter sistemin tamamen rafa kaldırılacağı, tek adam sistemine geçilme aşamasında MHP'li mebuslara dün bu köşeden bazı sorular yöneltmiştik. Tek taraflı olmasın. Tarafsızlığımıza da gölge gelmesin. Öyleyse, meramımızı da daha açık hale getirelim;

Ara sıra okursunuz gazete havadislerinde; "Başbakan, Bakanları uyardı; Milletvekillerinin telefonlarına çıkın" diye... Bu aslında sadece AKP iktidarının değil her devri iktidarın haber klasiğidir. Gazetecilik yaşamımda takip edebildiğim kadarıyla, her iktidar döneminde mebuslarımızın en temel sıkıntıların başında gelmiştir; arkadaşlarının Bakan olduğunda çok değiştiği, telefonlarına çıkmadığı, randevu vermedikleri, verilen notlarla ilgilenmedikleri, bir öğretmen tayinini bile yaptıramadıklarını vs..vs.. Bu hususta çok şiddetli tartışmalara da şahit olmuşumdur, makam basmaya kadar, Bakan yumruklamaya kadar varan... Hatta, geçmişte,  partisi milletvekilleri tarafından icraatları ve tutumları beğenilmediği için çok tepki toplayan ve görevden alınması maksadıyla hakkında grup içi gensoru önergesine muhatap olan nice Bakanlar bilirim.

Ellerimizle seçip Parlamentoya bizleri temsil etmesi için gönderdiğimiz, her türlü fedakarlığı esirgemediğimiz vekillerimizin klasik anlamda tek görevi yasama ve denetleme görevi yapmak mıdır?

Hayır!..

Onların Meclis'teki mütevazi odaları her gün köylerinden, ilçelerinden gelen vatandaşlarla dolar, taşar. Bu aşırı yoğunluk yüzünden, çoğu zaman komisyon ve Genel Kurul çalışmalarına ya son dakikada katılırlar ya da geç kalıp grup başkan vekillerinden fırça yerler.

Haklı talepleri vardır seçmenlerin;

Çocuklarına iş, damadın tayinini, gelininin bürokrasi de daha üst makama gelmesini isterler.

Mebusluk kana girince bir daha mebus olma virüsü de hiç çıkmaz içlerinden.  Ne yapmak lazımdır bunun için? Seçmenin gözünden düşmemek için?..

Köye yol yaptırmak, ilçe hastanesini daha modern hala getirmek, eksik olan doktor sayısını çoğaltmak, baraj yaptırmak, kanalizasyon yapısını değiştirmek, okul, cami yaptırmak, belediye bütçesini arttırmak.. Uzar da gider bu liste!.. Bu işlerden birini, Bakan beye söz geçirip de yaptıramazsanız, bir dahaki seçim döneminde toplantı için gittiğiniz mahalle kahvesinde kimse yüzünüze bakmaz. Sırtlarını çevirip okeye dönmeye devam ederler. Çay bile ısmarlamazlar adama!..

Türkiye'nin sahadaki seçim gerçeğidir bunun adı. Muhalefet  milletvekilleri, vaktiyle yapamadıklarından dolayı gelen sert fırçaları "iktidarda mıydık. Verin iktidarı o zaman hesap sorun" diye bir nebze savuşturabilseler dahi iktidar mebuslarının hiç şansı yoktur. "Merhaba arkadaşlar ben geldim. Yine size hizmet etmeye talibim" diye kahve girişinde ahaliye iki kolunu kaldırarak selam veren iktidar mebusu adaya amcam, "bizim oğlanı  bir işe bile koyamadın. İlçe başkanı söyledi, hep kendine çalışmışsın" der okeye dönmeye devam eder. Taşı çekerken mebusun yüzüne bile bakmaz üstelik!.. Garsona seslenir, "4 çay çek yanıcılara da bak ne istiyorlar" diye bir güzel de kafa bulur.

İşte, bu saha gerçekleri, parlamenter rejimimizin iktidar mebuslarını çok zorlar. Mesaisinin büyük bölümünü ilgili sayın Bakana ulaşmaya vakfederler. Telefonla yakalamazsa, Meclis kulislerinde kovalar. Cepleri "unutmayınız" antetli kartlarla doludur. Gece yarısı,telefon zili ile yatağından fırlar. Saat 03.30'da, o an kim olduğunu hatırlayamadığı isim, kimlik bildirimi yapmaya ihtiyaç olmadan, "sayın vekil sana söylediğimiz iş ne oldu? Hani Bakanı arayacaktın ne oldu? Unutulduk mu" diye hesap sorar.

Sadece hatırlatmak istedim. Perşembe'nin gelişi belli olduğundan!..

R. Erdoğan-Doktor Devlet Bahçeli ortak yapımı ile önlerine gelecek yeni Anayasa teklifini okurken, "Bakanlar parlamento dışından atanır. Varsa milletvekilliği düşer "hükmüne çok dikkat etmelerini naçizane tavsiye ederim. Şu anda onları takmayan, telefonlarına bile çıkmayan Bakanların, Parlamento dışından atanmaları halinde nasıl milletin vekilliği yapacaklarını ve saha gerçeklerini ıskalamayacaklarını umut ederim. Sadece başkan ve adamlarının tam hakim olacağı sistemde milletvekili ağırlığının/etkisinin çok tartışmalı olacağı bugünkü tecrübeleri ile sabittir.

Çok mebustan, somut örnekleri ile dinlemişimdir; seçmenin yol parası, hastane masrafları, başta otel odası ve diğer misafir masraflarını ödemekten dolayı içine düştükleri "maaşlarımız yetmiyor" sıkıntısını. En çok da iktidar mebusları muzdariptir bu durumdan. O yüzden, gazetecilik hayatımda "Meclis lokantasında milletvekilleri çok ucuz yemek yiyor" haberlerine imza atmamışımdır. Geçim sıkıntısı şikayetlerine de hak vermişliğim olmuştur!..

Benden uyarması... Paket Meclis'ten geçtikten sonra geçim sıkıntılarınızı, enişte, Mustafa bey ve hatta Emine hanım bile dinlemez!..

Bilmem, anlatabildim mi?..

Yazarın Diğer Yazıları