İktidar için, memleket ateşe atılır mı?
"Kürtlere saldırırsa, Türkleri ekonomik olarak mahvederiz" dedi Trump..
Bunu diyen Trump için şöyle dedi Cumhurbaşkanı Erdoğan;
-Trump ile tarihî öneme sahip anlayış birliğine vardık..
**
Haliyle soruyor içimdeki ses;
-Hangi noktada anlayış birliğine vardınız?
'Türkiye'nin ekonomisinin mahvedilmesi' konusunda mı, yoksa 'mahvedilmemesi' konusunda mı?
Matruşka gibi soru.. Sordukça içinden yeni soru çıkıyor..
Mahvedilmesi konusunda olamaz, çünkü, Trump'a ihtiyaç yok, zaten gereğini iktidar yaptı, yapıyor..
Yok eğer mahvedilmemesi konusunda ise o vakit devreye malum soru giriyor;
-Ne karşılığında?
**
Dün İYİ Parti Grup toplantısında Meral Akşener'in bir sözünü şuraya not düşmek isterim.. Tarihî olan bu sözdü.. Trump'ın sözlerine "Hadsizlik, terbiyesizlik" dedikten sonra ekledi Meral Akşener;
-Trump ile yaptığı telefon görüşmesinin ardından yapılan açıklamaya baktığımızda görüyoruz ki, Suriye'nin kuzeyinde bir terörist devletin anahtarı, bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından çevrilmiştir..
Kimilerine iddialı gelecek.. Kimilerine siyaseten söylenmiş söz gibi gelecek.. Ama şunu unutmayın, "Gelecek de bir gün gelecek.."
Ve yaşadığımız dejavu bize diyor ki;
-Irak'ta Barzani'nin devletleşme sürecini hatırlayınız.. Suriye'de aynı süreç, Pazartesi akşam itibarıyla başlamıştır..
Neden ve nasıl?
**
Bakın, 2. Körfez Savaşı yıllarını hatırlayın.. Amerika'nın "36. Paralel" yasağı da bir "Güvenli Bölge" işiydi.. Aslında Türkiye'ye atılan bir kazıktı..
Bugün Türkiye, hem de kendi eli ve rızasıyla, Suriye'nin kuzeyinde yeni bir kazıkla karşı karşıya..
Bu güvenli bölge işinin sonucunu hep birlikte göreceğiz..
Dedim ya, "Gelecek de bir gün gelecek.."
Önemli olan geçmiş tecrübeden ders çıkarmak.. Ama bırakın ders çıkarmayı, geçmişteki hatayı yapan iktidarlardan çok daha hevesle atlıyor Ak Parti iktidarı, bu ikinci kazığa..
**
Bu öyle şiddetli bir heves ki, Trump, "Suriye'nin kuzeyinde 20 millik bir güvenli bölge oluşturacağız" diyor, bizimkiler, "Bu güvenli bölgeyi biz oluşturalım" diyor..
İlk bakışta makul gibi dursa da, o güvenli bölgenin kontrolünün kimin elinde olacağı, ya da kimin eline geçeceği belli..
Orada bir uydu devletçik kurulmasına razı olursanız, durumu idare edersiniz.. Ama razı olmazsanız, Trump'ın tehdidi geçerli.. Üstelik sadece ekonomik değil, kan ve candan da bedel ödetirler..
Nitekim;
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 26 Haziran 2015 günü, Twitter hesabından aynen şunu söylemişti;
-Tüm dünyaya sesleniyorum; Bedeli ne olursa olsun Suriye'nin kuzeyinde, Türkiye'nin güneyinde devlet kurulmasına asla müsaade etmeyeceğiz..
Gerçi 3 yıl Ak Parti'nin politik manevraları için bir ömür kadar uzun bir süre ama, işte bu güvenli bölge işi, "Dünyaya sesleniyorum" diye başlayan mesajın çöpe atılmasıdır..
İYİ Parti Genel Başkanı Akşener'in, "Uyarıyorum.. Suriye'nin kuzeyinde, terörist bir devletin anahtarı çevrilmiştir" sözü, üzgünüm ama zaman içinde daha iyi anlaşılacak bir mesajdır..
**
Umarım o gün gelmez.. Ancak, ekonomik tehditlere atar-gider yapıyor-MUŞ gibi yapan iktidarın ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, bu kez, birkaç saat içindeki u dönüşü, bir tehlike çanıdır..
Peki, "Suriye'nin kuzeyinde bir uydu devletçik kurulursa ne olur? Bundan bize ne?" diyen çıkacağından adım gibi eminim..
Çok şey olur.. Irak'tan sonra Suriye'de de bir uydu devlet kurulursa, sıra doğrudan Türkiye üzerindeki operasyona gelir..
**
Aslında hikâye çok eskiden başladı.. 100 yıl önce, "Musul ve Kerkük giderse, sınırımızı 100 yıl sonra kuzeye doğru iterler" diyebilen ön görü, devlet aklı, oyunu fark etmişti..
Rahmetli Özal döneminde start alan ve bugün de "Yapay Osmanlıcılık" gibi bir algı operasyonuyla yol alan süreç, bugün bizi yine "Güvenli Bölge" kazığıyla yüz yüze getirdi..
En büyük sorunumuz ders almamak, ders çıkarmamak..
Hele de önümüz seçim olunca, birkaç belediye uğruna, koca memleketi riske atacak bir macera ve sorumsuzluğu eklerseniz, durum hiç de iç açıcı görünmüyor..
**
Meral Akşener'in aylarca önce yaptığı bir başka uyarıyla bitireyim;
-Umarım iktidar, kendi bekası için, millî güvenliğimizi riske atacak adımlar atmaz, tavizler vermez..
Bu umut boşa çıkmış görünüyor..
Tehlike büyük.. Stratejik derinliğin ülkemizi getirdiği noktaya baktıkça, güvenli bölgenin derinliğinden endişe duymamak mümkün değil..
"Allah bize yar olsun... Türk'ün özü var olsun..."