İktidar gereğini neden yapmıyor?
Türkiye, darbe planlarıyla yatıyor, suikast planlarıyla kalkıyor. Toplum, darbe, plan, suikast, ıslak imza, intihar, kozmik, vesayet, sivil faşizm gibi kavramlardan artık bıktı. Hükümet yetkilileri her darbe planı, ses kaydı ve suikast iddiasının ardından ilgililerle görüşme yapıyor ve ardından gereğini yapacak yerde hiçbir şey olmamış gibi bir davranış içine giriyor. İşin aslını bilmiyoruz. Ancak ortada bir “asimetrik psikolojik savaş” var. Bu savaşa çanak tutan da abuk sabuk plan hazırlayanların bizzat kendisidir. Hükümet ise bütün bu iddia, itham ve isnatlara bir son verecek yerde olan bitenden yalnızca yakınıyor. Zira gerçekte ortada bu kadar teşebbüs ya da darbe planı, varsa bu yalnız siyasi iktidara karşı değil aynı zamanda tarihe karşı da işlenmiş bir suçtur. Hiçbir demokrasi bu tür iddiaları sessizliğe terk edemez. AKP iktidarının yaptığı gibi konuyu “yargıya havale ettik, sonucunu bekliyoruz” diyemez. Bu konuda siyaset, yapacaklarını yapmak zorundadır. İktidar, üstüne düşeni yapmıyor.
Üç ihtimal!
Darbe planları karşısında iktidarın tutumuyla ilgili olarak üç ihtimal akla geliyor. Birincisi ortaya atılan iddialar gerçek değildir, bu nedenle iktidar yetkililerinin de yapacak bir şeyleri yoktur. İkinci ihtimal ise iddialar gerçektir ama iktidar iddiaların gereğini yerine getirmek yerine bunları kullanarak siyasi rant sağlamayı uygun görüyor. Üçüncü ihtimal de her iki şık da bütünüyle ihtimal dışı değildir. Doğru olan iddialar vardır, doğru olmayan iddialar vardır, aşırı abartılar yüzünden gerçeklere ulaşmakta taraflar sıkıntı çekmektedir. Bu nedenle konu yargıya havale edilmiş, sonuç beklenmektedir.
Amaç aynı, rivayet muhtelif!
Bütün bu planların amacı, her anlamda TSK’nın itibarını sarsmaktır. Bu tür planlar varsa ve kim yapmış olursa olsun, sonuçta bunların TSK’nın halk nezdindeki prestijine darbe vurduğu açıktır. Ortaya atılan her iddia, sonuçta TSK’yı yıpratıyor. İktidar ise bu durumdan siyasi kazanç sağlıyor. TSK sürekli açıklama ve savunma yapmak zorunda kalıyor. İşin özü, söylentiler TSK’yı yıpratırken iktidarı da güçlendiriyor. İktidar yandaşı medya, bu olayları bahane ederek sürekli olarak TSK aleyhinde yayın yapıyor. TSK’yı adeta bir “suç örgütü” gibi kamuoyuna sunma gayreti içinde görünüyor.
Tipik örnekler!
Suikast iddialarıyla ilgili olarak Seferberlik Tetkik Dairesi bir ay boyunca didik didik arandı. Bu durumu demokrasinin zaferi olarak ilan edenler oldu. Bu aramanın sonucundan kamuoyunu yetkililer yeterince bilgilendirmedi. Yalnızca Genelkurmay yetkilileri, yapılan araştırmanın sonucunda sözü edilen dairenin temiz çıktığını ilan ettiler. İktidar kanadından bu konuda hiçbir ses çıkmadı. Bilgi kirliliği, belirsizlik ve söylentilerin TSK’yı şaibe altında bırakmasının birileri tarafından uygun görüldüğü anlaşılıyor.
Diğer yandan askere sivil yargı yolunu açan hüküm Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilince, hükümet Anayasa’yı değiştirmek için düğmeye bastı. Böylece Anayasa değişikliği için referandumun yolu da açılmış oldu. Demek ki hükümet ile TSK arasında ciddi bir kurumsal çatışma da yaşanıyor. Bu çatışma ülkeye çok büyük zarar veriyor. Kurumlar birilerinin iktidar oyununa alet ediliyor. Sonuçta ülkeye yazık ediliyor.