İkinci Arap Baharı
BOP bağlamında yaşanan Arap Baharı sonrası İslam Dünyası'nda çok ciddi gelişmeler yaşanıyor.
Bu bağlamda, Sudan'da 2018'in Aralık ayında başlayan gösteriler sonrası Ömer El-Beşir yönetimi devrildi.
Sudan'da yönetimin değişmesinin hemen ardından bu defa Mısır'da olaylar patlak verdi.
Mısır'da orduyla iş yapan bir müteaahhit sanatçı Muhammet Ali, darbeci Sisi'nin, eşinin ve ordunun üst düzey komutanlarının yolsuzluklarını kamu oyuna duyurdu.
Bunun üzerine göstericiler, Sisi'yi istifaya zorlamak için yeniden meydanlara çıktı.
Mısır'da Sisi'ye karşı olayların patlak vermesinin üzerinden fazla bir zaman geçmeden, 1 Ekim Salı gününden itibaren Irak'ta gösteriler başladı. Iraklılar birbirlerine "Mısırlı senden daha cesaretli değildir" diyerek ahaliyi sokağa döktüler.
Sudan'daki gösteriler yoksulluk ve pahalılıkla ilgilendirildi.
Mısır'daki gösterileri yolsulluk, yoksunluk, ekonominin kötüleşmesi ile Mursi'nin mahkeme salonunda ölümünün durumu tetiklediği ifade edildi.
Irak'ta meydana gelen gösterilerin nedeninin yoksulluk, kötü yönetim ve yolsuzluk olduğu yaygın kanaattir.
Irak'taki gösterilerin merkezi başkent Bağdat olmakla birlikte sadece Bağdat'la sınırlı da değil. Ülkenin değişik şehirlerinde gösteriler düzenleniyor.
Irak'ta, 1 Ekim'de başlayan ve polisin gerçek mermi kullandığı gösterilerde ölü sayısı yüzü, yaralı sayısı ise iki bini aşmıştır.
Bütün bunlar İran'ın ABD'nin provokasyonlarıyla mücadele ettiği, Türkiye'nin Suriye'de milli güvenliğini tehdit eden bir terör devletinin kurulmasını engellemeye çalıştığı bir dönemde yaşanıyor.
İkinci Arap Baharı!
İslam Dünyası'nda meydana gelen bu olaylar birbirlerinden bağımsız olmadığı gibi raslantısal da değildir.
Bölge üzerinde ABD/İsrail senaryoları İkinci Arap Baharı'yla birlikte uygulamaya konulmuş durumdadır.
Bölünmeye, iç çatışmaya ve güçten düşürülmeye çalışılan ülkelerin tamamının İslam ülkeleri olması raslantı değildir.
Arap Baharı adı verilen olaylar sırasında ABD'li stratejistler, "ABD bu olayların arkasında değilse önünde olmalıdır" demişti. Zbigniew Brzezinski, İslam ve Batı arasındaki en önemli sorunun Filistin meselesi olduğunu söyler, bu sorunun çözümsüz kalmasının, hem Ortadoğu'da istikrarsızlığı artırdığını hem de ABD karşıtlığını beslediğini belirtirdi.
ABD ise Filistin Meselesi'ni "yüzyılın anlaşması"yla çözeceğini açıklamış durumdadır.
Bu plana göre, Kudüs'ün tamamı İsrail'e bırakılacak ve Batı Şeria'daki yasa dışı Yahudi yerleşim birimleri meşrulaştırılacaktır.
Bu plan Filistin Davası'nın Araplardan sağlanan paralarla Filistinlilerden satın alınması üzerine kuruludur. Bu planla Filistin davasının/devletinin ortadan kaldırılması hedef alınıyor.
ABD/İsrail'in bu planının tutabilmesi için İslam ülkelerinin kaos ve kriz içinde bulunması bir ihtiyaç değil zorunluluktur. Bunun için de İslam ülkelerini bölmek, parçalamak, ayrıştırmak ve karşı karşıya getirmek suretiyle istikrarsızlaştırmak esastır. Böylece bu ülkeler güçten düşürülmüş olacaktır.
İkinci Arap Baharı fiilen başlamış bulunmaktadır.
Nitekim New York Times gazetesi, geçtiğimiz hafta Ortadoğu'da 5 ülkenin gelecekte parçalanacağını, Ortadoğu haritasının yeniden çizilebileceğini ve 5 devletten 14 yeni devlet çıkabileceğini iddia etmişti.
ABD'nin stratejik odaklarının hesaplamalarına göre, Suriye'nin yanı sıra Irak da 3'e bölünecek. Suriye'nin parçalanmasıyla bu iki ülkenin olduğu coğrafyada en az 4 devlet ortaya çıkabilir. Akdeniz sahili boyunca Lazkiye merkezli bir Arap Alevisi devleti oluşurken, Kuzey Irak'taki Kürdistan Özerk Bölgesi ile Suriye'nin kuzeyindeki Kürt bölgelerinin birleşiminden, Türkiye'nin Hatay dışında bütün güney sınırı boyunca uzanan Erbil merkezli yeni bir Kürdistan doğacak. Irak'ın güneyinde Basra merkezli yeni bir Şii devleti doğarken, Suriye ve Irak'ın Bağdat ve Şam'ı da içeren Sünni vilayetlerinde yeni bir Sünni Arap devleti doğacak.
Türkiye'nin Suriye'ye askeri harekata başladığı şu sıralarda, her türlü ihtimale hazırlıklı olmak gerekir. Unutmamak gerekir savaş devlet doğurur.