İki bela da "geliyorum" demişti…
Birinci bela "geliyorum" diyordu, geldi.
Suriye'ye DAEŞ'i kovalamaya haklı gerekçelerle girdik. Hep korktuk, bir bela gelir mi başımıza diye ve bu bela dün geldi.
Suriye hava kuvvetlerinin savaş uçağı Suriye'de DAEŞ ile savaşan askeri birliğimizi vurdu ve 3 kahraman askerimiz şehit oldu, 10 kahraman askerimiz yaralandı.
Esat başımıza açıkça bela oldu.
Çok önemli bir tehdit ve tahriktir Esat'ın bu yaptığı.
Türkiye umarım sağduyulu hareket eder ama inanın buna çok açık ve ağır tepki de göstermelidir.
Öncelikle Türkiye Büyük Millet Meclisi acilen toplanmalı 550 milletvekili oy birliği ile Suriye'yi kınama mesajı yayınlamalıdır.
Milli Güvenlik Kurulu da acilen toplanmalı ve Türkiye'nin tavrını net şekilde açıklamalıdır.
Küstah, haddini bilmez Esat bilmelidir ki bu işin tekrarını aklının ucundan geçirmemelidir. Eğer tekrarı olacaksa en ağır karşılık bulacağı bildirilmelidir.
2. bela Avrupa'dan
Avrupa Parlamentosu Avrupa ülkelerinin liderlerine "Türkiye ile AB ilişkileri dondurulsun" diye tavsiye kararı aldı.
İkinci bela da "geliyorum" diyordu o da geldi.
İdam, OHAL, Medya özgürlüğü hatta Lozan var.
Bu belaları yorumla derseniz ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı 47 yıllık bir gazeteci olarak Türkiye haklı derim.
53 yıl Avrupa'nın kapısında Türkiye'yi bekleten Avrupa yıllar önce Türkiye'ye tam üyelik verse idi inanıyorum ki Türkiye birçok Avrupa ülkesini geride bırakacak, Almanya ile de yarışacak seviyeye ulaşacaktı.
Esat ise kendi ülkesini işgal eden DAEŞ adlı terör örgütünü yok etmek için savaşan Türk ordusuna ve Suriye'nin bir karış toprağında gözü olmayan Türkiye'ye saygı duymalıydı.
Eğer Esat diktatör olmasaydı halkını bombalamaz milyonlarca vatandaşını mülteci konumuna düşürmezdi.
Sonuçta Esat ne kadar bela ise Avrupa Parlamentosu'nun kararı da kara beladır.