İhracat mı dış açık mı patladı?
Akademisyenler arasında çok sık rastlanır. Konuyu dağıtanlar araya İngilizce kelime sıkıştırır. Hükümet de sıkışınca, ihracat patladı diyor. Ticaret Bakanlığı Haziran ayı dış ticaret verilerini açıklarken, "tüm zamanların en yüksek ihracatı" diyor.
Gerçekte ise patlayan ihracat değil, patlayan dış ticaret açığıdır. Eğer ihracatı ithalat ve dış ticaret açığı ile birlikte değerlendirirsek, gerçekte Türkiye''nin ithalat yapmadan ihracat malı üretemeyeceğini ve ihracat artışının kendinden daha yüksek ithalat artışı ve dış ticaret artışı yarattığını görebiliriz. Buna rağmen Ticaret Bakanlığı yalnızca ihracattaki artışı ve yalnızca bu artışın grafiğini veriyorsa, kafasını kuma sokmuş oluyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Hükümet açıklamalarında; yüksek kurun, rekabet gücünü artıracağını ve dış fazlaya imkan vereceğini, üretimde ve istihdamda artışa yol açacağını, savunuyor.
Üretimin dış bağımlı olmadığı, ekonomik istikrarın olduğu bir ekonomide rekabetçi kur, dış fazlaya yola açar. Ama Türkiye, üretmek ve ihracat yapmak için ithalat yamak zorundadır. Bunu göremeyen bir hükümete olan güven de düşük olur.
Dış ticaret verileri bu hükümetin gerçekleri göremediğini ortaya koyuyor.
* 2022 ilk altı ayında ihracat yüzde 20 arttı ve fakat ithalat daha yüksek yüzde 40,6 oranında arttı.
* Bırakın dış ticarette fazla vermeyi, dış ticaret açığı yüzde 184 oranında arttı.
Türkiye''nin uluslararası piyasalarda işlem gören tahvillerinde iflas risk primi olan CDS oranlarının artması (son 844 baz puan); ithalatçıyı zora soktu. Bu nedenle;
Bir… Yüksek CDS oranları nedeni ile risk yüksek olduğu için yabancı bankalar ve firmalar vade yapmak istemiyor, ithalat bedellerini peşin istiyorlar;
İki… İthalatın maliyeti yüksek oluyor. Söz gelimi ithalatçı yüzde 3 faizle dış borç bulduysa, ayrıca 8,5 puan da risk primi ödüyor. Sonuçta ithalat kredi maliyeti yüzde 11,5 oluyor. Bu da ithalatın pahalı olmasına neden oluyor. İthal girdi yolu ile içeride üretim maliyetleri artıyor. Sonuçta kur artışları ile kazanılan rekabet avantajı düşmüş oluyor.
Türkiye ithalatta sıkışırsa, ihracat da yapamaz.
Öte yandan; yeni düzenlemeye göre ihracatçı firmalar gelirlerinin yüzde 40''ını TCMB''ye, yüzde 30''unu da bir bankaya olmak üzere toplam yüzde 70''ini satmayı taahhüt edecekler. Bu yolla ihracatçının kur artışından dolayı ortaya çıkacak kârlılığı azalmış oluyor. İhracatta kur artışından gelen avantaj ortadan kalkıyor.
Hükümetin dış açıkları azaltması için;
Üretimde ithal girdi payını, yüzde 40''lardan yüzde 15 seviyesine indirmesi gerekir. Bunun için de geçici bir süre ithal ikamesi politikası uygulaması ve içeride ara malı ve ham madde ithalatına yüksek teşvikler vermesi gerekir.
İthalatta Çin gibi ülkelere kota ve vergi koyması ve teknoloji dışında ithalatı kısıtlaması gerekir.
Bütün bunları, bir plan içinde ve bir istikrar paketi içinde organize etmesi gerekir...