İğfal ki ne iğfal
Kitabın adı: İğfal... İğfal ya, sanmayın ki bu bir cinsel sapma ya da “Tecavüzcü Coşkun” kitabıdır. Değildir. Yılmaz Dikbaş, iğfal sözcüğünü ikinci anlamında, yani “baştan çıkarma, aldatma, ayartma” anlamında kullanıyor.
Kim kimi baştan çıkartıp ayartıyor acaba? Kim olacak Avrupa Birliği. Bulmuş bizden bazı hafifmeşrepleri, “hibe” namı altında verdiği paralarla iğfal ediyor. Bakınız 624 sayfalık kitabının önsözünde Dikbaş neler diyor: “Bu kitapta, emperyalistlerin, yani sömürgeci yayılmacıların, ülkemizdeki kurum, kuruluş ve bazı kişileri nasıl baştan çıkardığını, aldattığını, kandırdığını, ayarttığını okuyacaksınız. Bu kitapta özellikle Avrupa Birliği’nin ülkemizdeki kurum ve kuruluşların yöneticileri ile bazı ünlü kişileri para karşılığı nasıl iğfal etmiş olduğunu göreceksiniz.
Dikbaş’ın kitabında (Asya-Şafak Yayınları) para verilerek iğfal edilen kişi ve kuruluşların tam dizelgesi ile tümünün cemaziyülevvelleri var. Şöyle bir iki örnek verelim. Sözgelimi, yazar’ın deyimiyle “emzikli mandacı gazeteciler” var işin içinde. Bunların sayısı da oldukça kabarık.. 2000 dolayında gazeteci, yazar, köşe yazarı, editör, televizyon programcısına AB, hibe vermiş, verirken de -bence- Roma Hukuku’nun o ünlü kuralının gereğini dilemiş: “veriyorum vermen için”.
İşte memleketimizden iğfal manzaraları, ibret ve dehşetle seyreyleyin:
-Mazlumder AB’den toplam 81.375 avro hibe aldı. Niye? Bir başka dinci kuruluş olan Ensar Vakfı, AB’den 70.684, ABD’den 129.400 avro hibe aldı.
-Burası Muş’tur, iğfal olmuştur ve Yüksekova’da iğfal, 137.700 avro hibe.
-25 milyondan fazla işsizi olan AB, Adana Kiremithane Meslek Lisesi’ne 76.000 avroyu niye hibe eder ki?
-Avrupa Birliği hibe ile Samsun’a çıktı.
-Ahlaksız teklif... Her şey satılık, en başta da egemenlik ve bağımsızlık.
-Baskın Oran, Tesev, Soros Bağlantısı... Baskın Oran’ı İngilizler satın aldı mı?
-Soros’un danışmaları: Ahmet İnsel ve Neşe Düzel.
-Erasmusçu profesörler ve İbrahim Kaboğlu.
-İnsan Hakları Derneği, ÇYDD gibi kuruluşlar kaçar avro aldılar, bu avrolar neyin karşılığı?
-Ahmet Altan, faşist 12 Eylül darbesinden yanaydı. Eser Karakaş, uluslar arası vesayetten yana ve de kayıtsız, şartsız AB yanlısı olduğunu beyan etmekte.
-Burhan Felek “Ben fikir orospusuyum” dedi, oğlu Murat Belge Türk olmamaktan kıvanç duymuyor.
-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Yalçınkaya, AB mandacısı mı?
-Mine Kırıkkanat da AB hibelerinden aldı ve Kanal Türk’te program yaptı.
Bunca tanıtım başlığına bile şaştınız, biliyorum. Şaştınız ama daha da şaşıracaksınız şimdi. Dikbaş iyice araştırmış. Neyi mi? Avropol’u, Avrupa Tutuklama Emrini, AB Savcılığını. Yarın hani olur a, AB’ye girersek. Bir gün elinde bir Avrupa Tutuklama Emri ile Avrupa Polisi çalabilir kapınızı. ” Ne mutlu Türküm diyene “ dediğiniz için ırkçılıktan ifadenizi alacaktır AB Savcısı, sonra da deliğe tıkacaktır sizi. O zaman, derdinizi anlatacak bir Marko Paşa bulur musunuz bilemem.
Dikbaş, “Avrupa Birliği Tabuta Çakılan Son Çivi” kitabıyla, AB’nin içyüzünü, torbadaki yüzünü çıkarmıştı ortaya, bu kitap o yüzün makyajını akıtıyor, çirkinliğini sergiliyor, satılmışları, iğfal edilmişleri ifşa ediyor.
İki de ibret ve dehşet dolu öykü var, okumayan ziyandadır, alın ve okuyun.