İdlib'de canlı kalkan olmak
Son günlerde Türkiye'den ABD'ye yönelik eleştirilerin dozunda düşüş var. İkili görüşmeler var ama nedense açıklama yok. Ama Amerikan Genelkurmayı MSB Akar ile Gen.Kur.Bşk. Güler'in fotoğraflarını sosyal medya hesabının kapak fotoğrafı yapıyor. Akar-Güler ikilisi, bu paylaşımla birçok yere verilen mesajların kendileri üzerinden yapılmasına neden razı oluyor? Lütfen çıkarın bizim fotoları deseler çıkarılmaz mı?
İlginç şekilde Türkiye'nin tepkileri düşerken ABD iki ülke ordusu arasında ilişkilerin iyi olduğu mesajları da içeren paylaşımlar yaparken aynı zamanda karşı saldırıya devam ediyor. Örneğin, S-400 alımı halinde yaptırımlar içeren çok sert karşılık vereceğini artık açıkça söylüyor.
Son olarak Trump'ın talimatıyla Türkiye'nin, vergi avantajı sağlanan gelişmekte olan ülkeler arasından çıkarılacağını açıklıyor. İlginç bir şekilde Papaz krizinin yaşandığı dönemde Papazı almak için ortaya atılan bir nevi yaptırım kararı, Papaz teslim edilmiş olmasına rağmen şimdi uygulamaya geçiriliyor.
Gerekçeleri ise ekonomik kriz yaşayan Türkiye ile dalga geçer gibi; "Türkiye ekonomik olarak yeterli düzeyde kalkındı". Bana sorarsanız: Trump'ın ekonominizi mahvederiz tehdidini unutmayın diyen, küçük bir uygulama. Daha da önemlisi S-400/Patriot-F35 savaşında ABD'nin ön saldırısı. İşin büyüyebileceğinin işaret fişeği.
Erdoğan yönetimi hem kendilerini hem de milleti "Trump iyi, çevresi kötü" diye kandırmaya devam etmesin artık. ABD çıkarı neyi gerektiriyorsa Trump onun kararını alıyor.
Kapitalizmin en önde gelen temsilcisi Trump, iyilik meleği mi? Trump yapacaksa bir iyiliği kendine yapar, Amerikalılara yapar, niye bize yapsın? Velev ki yaptı onun karşılığını da katbekat fazlasıyla alır.
O zaman daha önceki yazılarımdakileri tekrar soralım. Türkiye, ABD'nin güvenli bölge planının neresinde? Zımnen de olsa ABD planına onay verildi mi? Akar-Güler ikilisi ABD'ye gittiğinde kendilerine ABD'nin planı verildi mi? Verildiyse karşı ne cevap verildi? Menbic'e ve İdlib'e Suriye ordusunun girmesine karşıyız diyen ABD ile Türkiye aynı fikirde mi?
Peki, Türkiye'nin sessiz kalması nedeniyle ABD ile müzakere ediyoruz görüntüsü verilirken aslında ABD dayatmasının söz konusu olduğu bir ortamda Suriye'de Rusya ile ilişkiler nasıl?
Suriye'de iki süper gücü idare etmeye çalışıp mavi boncuk dağıtan Türkiye, maalesef Rusya karşısında da ABD ile düştüğü pozisyonun benzerini yaşıyor. Türkiye'nin Fırat doğusunda sınır ötesi operasyonuna ve Menbic'e girmesine karşı çıkan bunun için de önce Adana Mutabakatını masaya koyan sonra da sınır hattına Rus askerî polislerinin yerleştirilmesini öneren Rusya, Türkiye'yi İdlib'deki sorumluluklarını tam olarak yerine getirmeye zorluyor.
Gerçekten de İdlib'deki durum; 17 Eylül 2018'de imzalan Soçi Mutabakatındaki hükümlerden çok uzakta hatta tam aksi yönde gelişiyor. HTŞ/Nusra İdlib'de kontrolü tamamen ele geçirdi. Türkiye'nin desteklediği gruplar ya dağıldı ve HTŞ'ye biat etti ya da Afrin'e çekildi. İdlib'deki sözde tampon bölge ve çevresi artık yoğun çatışmalara maruz kalıyor.
Yani Soçi Mutabakatı çökmüş durumda. Rusya suni teneffüs yaptırarak Türkiye'yi tamamen süreçten koparmama adına Suriye'nin harekâtını öteleyebiliyor. Ancak İdlib'e yönelik resmen açıklanmamış Suriye operasyonu başlamış gözüküyor.
Ve burada bizlerin, 2 yıldır sürekli uyardığımız tehlikeyi artık yaşıyoruz. Gözlem noktalarındaki Türk askeri iki ateş arasında kalmış durumda. Atılan füzeler, mermiler Türk askerinin 300-500 m. yakınına düşüyor. Tabiri yerindeyse kim vurduya gitme olasılığı artıyor.
Rusya, Suriye ordusunun vurmasını engeller, İdlib'deki gruplar da Türkiye'ye saldırmaz diye düşünmeyin. İdlib'in karışmasıyla olaya müdahil olmak isteyen ABD'yi, Suriye'yi tahrik eden İran'ı unutmayın. Böyle kaotik ortamda faili meçhul saldırıları organize etmek hiç de zor olmayacaktır bazıları için.
Tam bu noktada Haziran 2014'te Musul Başkonsolosluğumuzun işgalini hatırlatmak isterim. Şu anda İdlib'deki gözlem noktalarımızın durumu aynıdır. Aynı olayı ikinci kez yaşamak istemiyoruz. Bu uyarımız ciddiye alınmalı.
Peki ne yapılmalı? Bunun cevabı, başkanlığını yaptığım 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü'nün uzmanlarından Erol Başaran Bural'ın tüm yetkililerin mutlaka okumasını tavsiye edeceğim 17 Şubat tarihli analizinde var. İdlib'deki tehlikeli gelişmelere dikkat çeken Bural, 5 muhtemel hareket tarzı belirliyor. Üzerinde durduğu konu ise büyük olasılıkla Halep-Lazkiye kara yolunun güneyinde gerçekleşecek ilk safha Suriye operasyonu esnasında, çatışma bölgesinde kalan gözlem noktalarının tahliye edilmesi.
Ama sahadan gelen haberler şaşırtıcı. Türkiye'nin tahliye etmeyi bırakın, yeni gözlem noktaları tesis etme hazırlığı yaptığını bildiriyor yerel kaynaklar. Türkiye, gözlem noktalarının Suriye ordusunun İdlib'e kara harekâtını engelleyebileceğini düşünüyor olabilir. Ama sahadaki askerî-politik resim bunun mümkün olmadığını gösteriyor.
Hâl böyleyken bu anlamsız ısrar gözlem noktaları ve askerlerimizi HTŞ'nin kontrolündeki İdlib'de canlı kalkan pozisyonuna sokmuş olmaz mı? Ve de kimler için?