İdeolojik eğitim çıkmazı (03 Aralık 2017)

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü'nün (OECD) 2016 yılında açıklanan Uluslararası DeğerIendirme Programı (PISA) sonuçları hepimizi üzmüştü. Türkiye, katılan 57 ülke arasında ortalamanın çok altında, fen ve, matematikte 43. sırada, okuma da 37. sırada yer almıştı.

Millî Eğitim Bakanlığı benzer bir sınav yaptı. Katılanların matematikte yüzde 89'u ve fende yüzde 85'i orta alt yeterlilik düzeyinde kaldı.

Son yıllarda Türkiye, insan hakları ve demokratik özgürlüklerde geri düştü, basın özgürlüğünde geri düştü, hukukun üstünlüğünde geri düştü ve eğitimde geri düştü.

Kalkınmanın önemli bir şifresi, insan gücü potansiyelinin etkin kullanılmasıdır. Bunun yolu da eğitimden geçer. Bizde eğitimde ideoloji ön plana geçtiği için eğitimde çok kan kaybettik.

Türkiye sanatta ve eğitimde şanssız bir dönem yaşıyor. Siyasi İslam ideolojik bir anlayıştır. Bu ideolojiyi takip edenlerin nihai hedefleri 'dava'dır. Her şartta 'dava'nın tartışılması, Siyasi İslam'ın hedefini geciktirir. Bunun için de Siyasi İslam tartışmayan ve düşünmeyen bir toplum ister.

Fetullah Gülen Cemaati eğitimi, devleti ve iktidarı ele geçirmek için kullandı. 15 Temmuz darbe girişimi bu anlamda Siyasi İslam'ın ideolojisini ve çalışma tarzını ortaya çıkardı.

İslami ideolojinin hiç bir örneği, Fetullah Gülen cemaatinin eğitim sistemini ve kurumlarını, her türlü yolsuzluğu ve her türlü hırsızlığı kullanarak, ele geçirmesi kadar canlı olmadı. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra, yapılan soruşturmalar ve bulgular hep aynı kapıya çıkmıştır.

Bu cemaat önce Himmet adı altında topladığı paralarla, yurt içinde ve yurt dışında eğitim-öğretim kurumları açmış ve kendi ideolojik İslam çizgisinde öğrenci yetiştirmiştir.

Cemaatin küçük yaşta başarılı öğrencilere sahilde deniz evinde ya da kırsal alanlarda bulunan yayla evlerinde yaz kampına çağırarak eğitim verdikleri anlaşılıyor.

EGM'nin raporuna göre 2014 yılı ve sonrasında yapılan soruşturmalarda ihbarcı ve itirafçılardan elde edilen bilgilere göre FETÖ'nün belli okullara yerleştirmek istediği öğrenciler, sınavlara birkaç ay kala gruplar halinde farklı yurtlara çıkarılıyor. Bu gruplar, daha sonra küçük gruplara ayrılıyorlar. Her öğrenciye 'kod' adı veriliyor. Mülki idare, Emniyet, TSK ve Yargı gibi stratejik kurumlar için seçilecek öğrenciler, daha özel şartlarda seçilip, özel şartlarda hazırlanıyor.

Yine Fetullah Gülen cemaatinin orduyu ele geçirmek için askeri liseler, harp okulları ve harp akademilerinde gerçekleştirilen sınavlarda usulsüzlükler yapıldığı ve bütün sınavlarda sorular çalınarak önceden cemaat mensuplarına dağıtıldığı anlaşılmıştır.

Öte yandan maalesef siyasi iktidar da herkesi Sünni çizgiye çekmek için İmam Hatip Liselerine yönlendirmek istiyor. Birçok bakan da bundan övgüyle bahsediyor.

2003-2017 arasında siyasi iktidar eğitim sisteminde, liselere ve yüksek öğrenime giriş sisteminde ve sınav sisteminde sık sık değişiklik yaptı.

Önceleri İmam hatip Lisesi mezunlarının yüksek öğretime girişleri kolaylaştırıldı. Sonraları İmam Hatip Liseleri artırıldı ve bütün eğitim politikası, öğrencileri İmam Hatip Liselerine yönlendirme stratejisine dönüştürüldü.

O kadar ki, AKP iktidarının iktidarı aldığı ilk yıl olan 2002-2003 eğitim yılında 450 İmam Hatip Lisesi ve bu liselerde 71.100 öğrenci vardı. 2005-2016 yılında, İmam Hatip Lise sayısı 1.419'a yükseldi, öğrenci sayısı da 555.870 oldu.

Öte yandan 2002-2003 eğitim yılında İmam Hatip açık öğretim lisesi yok iken, 2015-2016 yılında öğrenci sayısı 121.335 oldu.

Siyasi iktidarın ihtiyaç fazlası İmam Hatip Lisesi açmasının temel gerekçesi siyasidir. Ne var ki bu konuda denge aşırı bozuldu ve topluma zararlı olmaya başladı.

Diyanet İşleri Başkanlığı da 2017-2021 stratejik planında İlahiyat ve İmam Hatip Lisesi mezunlarının artışı bir tehdit olarak algılanıyor. Başkanlığın bu raporunda tehdit eden unsurlar arasında, ''İlahiyat ve İmam Hatip Lisesi mezunu sayısının kontrolsüz/plansız artışı ve mezunların nitelik sorununun bulunması'' da ayrı bir madde olarak yer alıyor.

Özetle, başarı için önce sistemi bu ideolojik saldırıdan kurtarmak gerekir. Eğitim sistemi çağdaş ihtiyaçlarımıza göre, tedrisatı, kalitesi ve süresi ile Batı örnek alınarak yeniden dizayn edilmelidir.

Yazarın Diğer Yazıları