İdealler azalınca çürüme artar!
Parti'de çalışan bir büro personelinin lüks araç içinde kokain çektiği o rezil görüntüler medyaya düşer düşmez konu siyasetle ilgilendirilerek yorumlar yapılmaya başlandı. Daha önce de bir başka partide yaşanan taciz olayı nedeniyle benzer linç kampanyaları yürütülmüştü. Siyasiler yaşanan bu tür olaylar üzerinden "tencere dibin kara seninki sende kara" modeli üzerinden birbirlerine vurmayı siyaset zannediyor.
Hâlbuki sorun bireysel olmaktan çok kitlesel, siyasal olmaktan daha çok da toplumsaldır. Elbette siyasi gücü zenginleşme, dokunulmazlık elde etme ve tahakküm kurma aracı olarak kullanmak çok tehlikelidir. İşin bu tarafının üzerine elbette gidilecek ve eleştirilecektir. Ancak işin siyasi tarafı her şeyi açıklamaya yetmiyor.
Günümüzde yaşanan idealsizlik, iddiasızlık, inançsızlık gençleri yeni arayışlara sevk etmektedir. Günümüz Türkiye'sinde ideallerin değil çıkarların karşılığı vardır. İnsanların büyük bir kısmı için çalışkanlığın yerini dalkavukluk, liyakatin yerini biat, ideallerin yerini de siyaset almıştır. Siyasi hizmetkârlık yoluyla köşe dönmek, köşe olmak çok kolaydır.
Uyuşturucu ve keyif verici madde kullanımının yaygınlığı, siyasi nüfuzun zenginleşme aracı olarak kullanılmasının neredeyse meşrulaştırılması, liyakatin biat ile yer değiştirmesi, sonuçta her şeye aç ve acık gençlerin çoğalmasına neden oluyor. Yaşanan ahlak düşüklüğünün, yozlaşmanın, yabancılaşmanın ve soysuzlaşmanın başka nedenleri de vardır.
Sorunu siyasi parti temelinde değil ideal, iddia ve tez temelinde ele almak gerekir. Amacı olmayan nesiller anlam değil güç, para ve zevk peşinde koşarlar. Günümüz gençliğinin bu anlamda içselleştireceği bir ideali, gerçekleştireceği bir hedefi, uğrunda prangalar eskiteceği bir emeli yoktur. Gençliğe bir ideal veremeyenler onların hedonizmin tuzağına düşmesinin de sorumlularıdır.
Gençlerin yaşadığı bu çağın başında "Tarihin Sonu"na, "İdeolojilerin Sonu"na, "İnancın Sonu"na ve "Ulus Devletin Sonu"na gelindiği ilan edilmişti. Elbette tarihin, inancın ya da ideolojinin sonu söz konusu değildir. Ancak bu değerlerin hem işlevleri hem de müşterileri azalmıştır. Geleneksel olarak fonksiyonları sınırlanan ahlaki, ilmi, dini, felsefi ve kültürel değerlerin bıraktığı boşluk doldurulmamış. Onların yerini uyuşturucu, keyif verici ya da siyasi hırs almıştır. Türkiye'de yaşanan da bundan farklı değildir.
"Milliyetçi Türkiye" ya da "Bağımsız Türkiye" diyenlerin acımasız biçimde ezilmesi "sev genç" ve "çek genç" türü insanların çoğalmasına neden olmuştur. Gençlerin kısa yoldan serveti, şehveti, şöhreti ve rahatı ideal edinmelerinin nedeni budur.
İdeal sahibi olmak demek ahlaki ve insani değerler bağlamında dünyayı değiştirmek için imkânsızı talep etmek demektir. Bu da zorluğa, sıkıntıya, uykusuzluğa, yorgunluğa katlanmayı gerektirir. Bunun için de bir tez, iddia, itiraz, itham, proje, karşı duruş ve irade gereklidir.
Gençlerin idealleri için bunca sıkıntı, eziyet ve yorgunluk çekmek yerine siyasette "Türkiye seninle gurur duyuyor" dalkavukluğu genç adamı yeterince popüler ve güçlü yapabiliyor. Böylece gençlere idealleri gereği rahata kıymayı değil zevklerini artırmayı önerenler sonuçta hedonistlerin sayısını artırmışlardır.
Diğer yandan çağın zevk ve eğlence aygıtları ile yumuşatılan asabiye şuuru ve değer yargılarının dönüşmesi söz konusu olmuştur. Artık idealler değil para ve güç her değerin ölçüsü haline gelmiştir. Hâlbuki şahsiyet ile ideal, ideal ile de anlam bir bütündür. İdealist olmayan insan eksiktir, kusurludur daha da ilerisi hastadır. Hasta adamdan da her şey beklenir!
İdealler "uğrunda fedakârlık" yapmaya değecek kadar büyük olan hedeflerdir. Bu anlamda da idealler ulaşılmak, ele geçirilmek için değil "uğrunda prangalar eksiltmek" için vardır. İdealleri kayanların istikametleri de kayar. İdealler azalınca çürüme artar.