İdam mümkün mü?

AB'ye katılım ümidiyle biz nelere imza attık. Bazı konuları ise görmezden geldik. Aydın ve Muğla tapu müdürlüklerine kayıtlı adalarımıza Yunan bayrağı çekilişini dahi seyrettik. Sesimiz çıkmadı.

Uluslararası teamüllere ve hepsinden önemlisi birtakım oyunlara gözümü kapatacağımızın garantisini verdik.

Ellerimizle kaldırdığımız idama şimdilerde "Meclis önüme getirsin, imzalarım" demek sadece iç siyasete dönüktür. Erdoğan'ın zaman zaman "onaylarım" demesinin inandırıcılığı kaldı mı?

Önemli ceza hukukçularından Prof. Dr. Ersan Şen'in samimi itirafına dikkat edin. "İdam çabası denemede kalır. Bu dönüş mümkün değil."

Unutulması gerekenler

Emine Bulut cinayetinde yaşanan dehşet sahneleri bir türlü kabuk tutmayan yaradır. Her zaman kanayacaktır. Ne 6384 sayılı yasa ne de İstanbul Sözleşmesi ile kimseyi asamazsınız.

Sadece mevcut adli safhayı hızlandırmayı sağlayabiliriz. "Kravat bağlıyor" diye "iyi hâl indirimi" getirilemez. Af konusu, kadına ve çocuğa şiddet olaylarında sözü bile edilmemeli.

Şov yapanlar

Haberlerde altı kişinin yüzerek yaptıkları protestoya tanık olduk. Evlere şenlik. Bu protesto mu yoksa dalga geçmek mi?

CNNTÜRK'te de ilginç bir kapışmaya tanık olduk. Stüdyoda değil de, parkta yapsalar epey izleyici toplar. Telefonla bağlantı kurulan, "hariçten gazel okuyan" Av. Pınar Hacıbektaşoğlu'nun ağzını açar açmaz ilk cümlesi "CHP'li Gülay Yedekçi iktidara saldırmayacak" şartını öne sürdü. Siz böyle ön koşullu oturum yaşadınız mı? Ardından Pınarcılar ve Gülaycılar devreye girdi.

Bu kafalarla bir adım öteye gidilebileceğini sanmıyorum. Hele ana tema idamın geri getirilmesi ise...

İzlediğim infaz

Okurlarımdan gelen talepler arasında ilk sırayı anılarım almakta. Bu defa söz edeceğim tanık olduğum ilk ve tek infaz.

27 Mayıs İhtilali sonrası bir davaya bütün Türkiye kilitlendi. Sarıyer'de bir simitçi öldürdüğü kişileri fırınında yakmıştı. Yargılama çok sürmedi. Neticede hâkim kalemini kırdı. Yağlı urganın ne zaman boyna geçirileceği yer ve tarih süratle ilan edildi.

İdam sehpası Sultanahmet'te kurulmuştu. Henüz güneş doğmamış bir ortamda mahşeri bir kalabalık. Arkadaşım Yılmaz'la birlikte gittik. Karar, katilin yüzüne okundu. Ardından bu kağıt parçası göğsüne iliştirildi.

O ses

Bunlar yapılırken, simitçi devamlı konuşuyor; "Cemal Paşa'ya -Gürsel- mektup yazdım. Cevabını bekliyorum..." Bu sırada yağlı ip boynuna geçirildi. Farkında değil. Celladın, tabureye tekme atmasıyla birlikte o ses duyuldu. Bu, boynun kırılmasının dışa yansımasıydı.

Ayakların titremesine daha fazla bakamadım. Kafamı çevirip izlemeye gelenleri seyretmeye başladım.

Bar pavyon ekibi

İstanbul'da tüm bar ve pavyonlardan çıkanlar buradaydı. Ayakta duramayan konsomatrislerin hâli mabel matiz idi.

İki arkadaş gözlem yapa yapa dönüş yoluna koyulduk. Unutmadan bir ilave daha yapayım. Daha sonra izlediğim infazların tamamı ABD kaynaklıdır. Ya haberlerde ya da filmlerde. Saddam Hüseyin'in kafasının kopması dahil.

Homini gırtlak

İyi yapıyorlar, ya da kötüler tartışmasına girmeyeceğim. Açık Öğretim'in en büyük kazancı "Beş ay beş günlük askerlik imkânı sağlaması." İşin yayın tarafını da TRT üstlendi. Şu andaki yemek programlarının durumunu gördükçe aklıma bu geldi.

Oradan, oraya

Show TV'deki Damat Bayıldı bunların sonuncusu. Onur Büyüktopçu, bu işin başına getirildi. Fazla karışık. "Paralı askerler" yeniden sahnede. Servisle alınıp bırakılıyorlar. Sandviçler ve yevmiyeler hazır. Görevleri "alkışlayın" talimatı verildiğinde nümayiş yapmak.

Yenilenme

Zuhal Olcay ise Fox TV'den emekli olacak. Burnundan güverteye, estetiklere devam.

Seda Sayan'la Yemekteyiz geçmişten kalma alışkanlığım. Yetiş Bacım'la yıllardan kalma güzel hatıralarım var.

Favorim

MasterChef'te adam yetiştirme yerine "Türk filmi senaryosu" dinleniyor. Yani, ağlatanlardan biri kazanacak.

Gelinim Mutfakta, bunca kulvar içinde birinci tercihim. Fatih Ürek de tüm programlar arasında "tek star" olmayı başarıyor.

***

ANMA: Arkadaşımız Servet Kabaklı'yı vefatının 5. seneyi devriyesinde anacağız. Yer, Eyüpsultan Piyerloti'deki kabri başında, saat 11:00'de. Servet kardeşime tekrar Allah'tan rahmet diliyorum.

GÜNÜN SÖZÜ

Dokuz at, bir kazığa bağlanmaz. Türk atasözü

Yazarın Diğer Yazıları