İdam cezasını geri istiyorum, çünkü...
Kadın, sevgilisiyle tezgâh kuruyor, çocuğunu kaçırtıyor, işler karışınca suç ortağıyla birlikte kendi çocuğunun boğazını kesiyor. Niye? Kocasından para sızdırmak için. Gözü dönmüşün biri akrabasının çocuğunu fidye için kaçırıyor, motorlu testere ile önce boynunu, sonra ayaklarını kesip, parçalara ayırıyor. Et parçaları haline getirdiği yavrucağızı yakarak yok etmek için sobaya dolduruyor. Bir başkası sokakta oynayan çocuğu kaçırıp tecavüz ediyor ve öldürüyor. Kar maskeli birkaç kişi çeteleşiyor. Niçin? Kocalarının yanından eşlerini silah zoruyla söküp kirletmek için. Bunu defalarca yapıyorlar, yine yapacağız diyorlar, direneni vuruyor, öldürdükleri kişinin üzerindeki para ve değerli eşyaları da gasp ediyorlar.
Yakalandıklarında birkaç yıl içerde kalıp, çıkıyor ve kaldıkları yerden devam ediyorlar.
Para hırsı için gözü dönmüş organize çeteler sokakta oynayan çocuklarımızı bıçak altına yatırıyor, böbreğini, kalbini çıkarıyor, ihtiyacı olan zengin hastalara satıp kazandıkları paralarla lüks içinde yaşıyorlar. Organ mafyası diyorsunuz.
Yakalanıp hakim karşısına çıktıklarında ne oluyor? Ne olacak, üç beş sene yatıp çıkıyor ve onlar da kaldıkları yerden devam ediyorlar.
Adam kimsesiz yaşayan yaşlı kadınların evine giriyor, dövüyor, tecavüz ediyor, kolundan bileziklerini alıyor, kendisini ele vermesin diye öldürüyor. Kadın, sevgilisiyle, kocasının evinde, kocasına tuzak kuruyor, yıllardır aynı yastığa baş koyduğu adamı kendi yatağında sevgilisine bıçaklatıyor, polise gidip, evimize hırsız girdi, şöyle oldu, böyle oldu, diye senaryo yazıyor..
Polis şüpheleniyor... Sorguda çözülüyor.
Pişmanlıktı, iyi haldi, derken..
Saçına bir tek bile ak düşmeden çıkıyor..
Birileri hâşâ Allah (c.c.) adına hareket ediyorum diye arkadaşlarını domuz bağı ile bağlıyor, işkence ile öldürüyor, apartman altlarına gömüyor. Öldürüp apartman altına gömdüğü arkadaşlarının eşlerini de örgütten istediği kişilerle ve tabii silah zoruyla evlendiriyor. Polisle çatışıyor, jandarma ile çatışıyor. Yakalanıyor. Yargılanıyor... Dünyaya birkaç yıl demir parmaklıkların arkasından baktıktan sonra, duyuyoruz ki, cezası bitmiş, salıverilmiş..“Nerde kalmıştık” diyor..
Yani hep ölen öldüğü ile kalıyor.
Ve insan sormadan edemiyor:
- Beyler, idam cezasını niye kaldırdınız?
Dün tek suçları “Kahrolsun emperyalizm” demek olan çocukları astınız, “denge olsun” diye, “Kahrolsun Komünizm” diyen fidanların boynuna da yağlı urganlar geçirdiniz, sonra tuttunuz, domuz bağcıları, organ ticareti yapan mafya bozuntularını, fidye için kaçırdıkları ilkokul çocuklarını motorlu testere ile kesen canileri, sevgilisinin eli para görsün diye kendi çocuğunun boğazını kesen anneleri ipten kurtardınız! Öyle bir gerekçeniz var ki... “Özrü kabahatinden büyük!” Çünkü siz... İdam cezasını... Bütün bu saydıklarımızdan daha beter bir maliyeti olan, daha ağır travma ve gözyaşlarına sebep teşkil eden, vatan ve devlet hainlerini ipten almak için kaldırdınız. Sayenizde bir bölücü 33 askerimizi, değil 33, yüz, hatta 500 askerimizi bile şehit etse, idam edilemeyecek... Bir büyük şehirde kalabalık bir yerde patlattığı bomba ile masum yüzlerce kişiyi, kol bacak paramparça etse, ki ediyor da, boynu ip yüzü görmeyecek...
Sonra ne olacak? Ne olacak, her zaman olan olacak, yaptığı yanına kâr kalacak.
Ya birkaç yıl yatıp çıkacak... Ya müebbet alacak, afla yırtacak... Bu zalime prim verme ve zulme boyun eğmedir... Onun için diyorum ki...“- İdam cezası yeniden yasalaşmalıdır!”
İlle de demokrasi, fikir özgürlüğü falan diyorsanız, ona da varız. Bir referandum yapılsın.
Bakalım Türk halkı idama “Evet” mi yoksa, “Hayır” mı diyor..
Var mısınız!