İç ve dış siyaset değişmeli
Terörle mücadelede Türkiye, fiziki ve teknolojik anlamda iyi imkânlara sahiptir. Ne var ki doğa şartları da, sosyal altyapı şartları da terörle mücadeleyi etkiliyor.
Bir yandan terörle mücadele ederken, diğer yandan terörü besleyen odakları da kurutmak gerekir. Özellikle yöre halkını da rahatsız etmeden ve onları da manevi anlamda terörle mücadeleye ikna etmek gerekir.
Siyasetin, teröre bakış açısı oy hesapları üstüne değil, 77 milyon insanın huzuru üstüne olmalıdır. Bu noktada siyasi partilerin aynı amaç doğrultusunda birleşmeleri gerekir. Daha fazla başsağlığı mesajları değil daha etkili çözüm önermeleri gerekir. Şehitler hepimizin, kendi kendimize başsağlığı dilemekte yarışmak yerine, mücadelede yarışmalıyız.
Ayrıca bugün ne yapmalıyız sorusuna karşı en etkili cevap ''geçmişte yapmış olduğumuz fahiş hatalardan ders alarak daha etkili bir politika uygulamak' 'şeklinde olacaktır.
En yakın zamandan başlarsak... Halk yüzde 60 oy vererek üç siyasi partiye iktidar görevi verdi. Maalesef üç parti de bu imkânı kullanamadı. Aynı zamanda Sayın Cumhurbaşkanı buna imkân vermedi.
Koalisyon olsaydı, terör bugün olduğu kadar tırmanır mıydı? Ekonomi bugünkü kaosa girer miydi?
Koalisyon görüşmelerinde siyasi hesaplar, ülkenin çıkar hesaplarından sonra gelmeliydi. CHP Genel Başkanı bunu sık-sık dile getirdi. Ne var ki dün de bugün de, CHP içindeki bazı odaklar, partinin güvenirliğine gölge düşürdü. Söz gelimi CHP Genel Başkan Yardımcılarından birisi PKK cenazesine katılırsa, halka güven verebilir mi?
AKP, seçimden sonra koalisyona niyetli bir izlenim verdi. Ancak MHP'nin Meclis Başkanlığındaki yanlışı taşları yerinden oynattı. Hesapları allak-bullak etti. Seçimin yenilenmesinin önünü açtı.
HDP'ye oy verenlerin bir kısmı, HDP barajı geçsin AKP'nin oyları düşsün diye oy verdi. İlaveten bu oy verenler bir sorun varsa terörle değil demokrasi içinde ve Mecliste çözülmesini istedi. Ne var ki HDP, PKK'yı terör örgütü olarak ilan etmedi. Artık sorunlar Meclis'te çözülecek, PKK devre dışında kalsın demedi. HDP'li olmayıp ancak izah ettiğimiz nedenlerle HDP'ye oy verenleri hayal kırıklığına uğrattı.
Öte yandan seçimin yenilenmesi kararı terörü azdıran bir diğer faktör oldu. Çünkü PKK, seçim sürecinde, iç politikada siyasi partilerin iş birliği yapmasının zor olduğunu hesap etti. Seçim paniğini kullanmak istedi.
AKP'liler PKK'nın bu tuzağına kolay düştüler. Bir grup AKP'linin Cumhurbaşkanının 400 vekil sözünü yanlış yorumladı diye Hürriyet'e saldırması bunun en son örneğidir.
AK Parti Gençlik Kolları Başkanı ve İstanbul Milletvekili Abdurrahim Boynukalın, Doğan Grubu'nu ve Fethullahçıları da PKK gibi terör örgütü olarak ilan etti. 1 Kasım'dan sonra defolup gidecekler dedi. Bu insanlar, aynı enerjiyi terörle mücadeleye ayırsalar, kendilerine de bu ülkeye de bir yararları olurdu.
Dış politika ,terörle mücadelede önemli bir belirleyicidir. Bir ülkeye karşı başka bir ülkenin yapacağı en büyük kötülük, gizli yollardan o ülkedeki terörü desteklemektir.
Avrupa ülkelerini temsil eden Avrupa Parlamentosu'nun heyecanlı bir şekilde Türkiye'ye evet oyundan sonraki yıllar aleyhimize çalıştı ve aynı parlamento yüz seksen derece terse döndü, Ermeni soykırımını onayladı.
Türkiye'nin komşularıyla hiçbir sorunu yoktu... Davutoğlu komşularla sıfır sorun sloganıyla Dışişleri Bakanı oldu. Yeni Osmanlı hayali ile tüm komşularla kötü olduk. Türkiye, Suriye konusunda kullanıldı. İsrail ile kötü olduk, Orta Doğu ve IŞİD politikasından dolayı ortaya önemli maliyetler çıktı.
Türkiye terör için kullanması gereken enerjisinden ve gücünden yanlış dış politika nedeniyle kayıplar verdi. Bir kısım enerjisini yanlış kullandı.
Bugüne kadar yapılan bu yanlışlardan kurtulmak, terörle mücadelenin öncelikli şartıdır.