Hz. Muhammed laik anayasa getirdi

Geçimini din sömürüsü üzerine kuran tarikat ve siyasi yapılar gibi Diyanet İşleri Başkanı da laiklikten rahatsız olan açıklamalar yapmış...

Ama Hz. Muhammed''in dininde laiklik din düşmanlığı değil, aksine din düşmanlıklarını giderici olarak kullanıldı.

Daha iddialı bir şey söyleyeyim; ilk yazılı laik anayasayı yapan ve laikliği benimseyip uygulayan bizzat Hz. Muhammed''dir.

Yo, yo; ortaya böyle beylik bir laf atıp gitmeyeceğim, Hz. Muhammed nerede, ne zaman, nasıl laikti, nasıl laik bir anayasa yaptı onu da açıklayacağım.

Hz. Muhammed döneminden günümüze ulaşan nadir belgelerden biri de Medine Vesikasıdır. Tarihi ve İslami kaynaklarda bu; Medine Sözleşmesi diye de geçer.

Ama bu belgeyi inceleyen Müslüman ve batılı bir çok hukukçu, bu vesikanın içeriği açısından anayasa özellikleri taşımasına dikkat çekerek, Medine Anayasası diye de isimlendirirler.

Öyle ki; Hz. Muhammed''in yaptığı o anayasa, aynı zamanda tarihteki ilk yazılı anayasadır.

Bu anayasanın tarihteki ilk anayasa olmasının yanında çok önemli bir özelliği daha vardır. O da; laik bir anayasa olmasıdır.

Medine Vesikası her ne kadar konunun uzmanları tarafından incelense, bunun tarihin ilk anayasası olduğu konusunda görüş beyan etseler de; laik yönüne vurgu yapan olmamıştı.

Peygamberin yaptığı anayasanın laik olduğuna, Tokat yerelinde ilk dikkat çeken bendim ve epeyce tartışılmıştı.

Hepimiz biliyoruz ki; Hz. Muhammed Mekke''de vahiyler aldığını belirterek peygamberliğini ilan ediyor. Peygamberlik iddiasından rahatsız olan müşriklerin baskısından dolayı Mekke''de tutunamayınca Medine''ye hicret ediyor.

Medine''ye gidiyor da; Medine''de öyle Müslüman bir şehir değil. Aksine nüfusun çoğunluğu Yahudi. Ardından putperestler ve Müslümanlar geliyor. Yani; değişik inançlardan, değişik kabilelerden oluşan bugünün tabiri ile kozmopolit bir şehir.

Hz. Muhammed bu şehirde barış ve huzur içinde yaşanabilmesi, şehrin savunmasının ortak yapılabilmesi için yazılı bir metin, bir sözleşme hazırlıyor.

O metne göre; kimse inancından veya mensup olduğu kabileden dolayı, bir başkasından daha aşağı veya daha yüce görülemiyor.

Hangi inanç veya kabileden olursa olsun, işlenen suçun cezası, suçu işleyenin inancı veya kabilesine bakılmaksızın eşit uygulanıyor.

Suç işleyen ve kaçan birinin yaptığından ailesi veya kabilesi sorumlu tutulamıyor... (Ki; o dönemde sorumlu tutuluyormuş) Yani suçun bireyselliği ilkesi getiriliyor...

Yine o metne göre; ister putperest olsun, ister Yahudi veya Müslüman olsun herkes inancında ve o inanca göre ibadette özgür... Kimse inancından dolayı diğerinden makbul veya aşağı tutulamıyor. İnancına uygun ibadethane bulamayanlara, ibadetlerini rahatça yapabilecekleri yerler inşa ediliyor... Yani; günümüzün laikliği...

Daha bir çok şey düzenleniyor Medine Anayasası ile ama hiç bir düzenleme İslam ya da başka bir inanca, yani; hiç bir dinin şeriatına dayandırılmıyor.

Evet-evet yanlış duymadınız, Hz. peygamberin bizzat kendisinin yaptığı anayasada şeriat yok, laiklik var.

Daha sonra Medine''de yaşayan diğer din ve kabile mensupları o sözleşmenin altına imza atıyor, sözleşmenin korunması, uygulanması ve hakemi rolünü de sözleşmenin mimarı Hz. Muhammed''e bırakıyorlar.

İlk yazdığımda bu vesikanın anayasa değil, bir sözleşme, bir anlaşma olduğuna vurgu yaparak itiraz edenler oldu. Evet haklılar, bu metin aynı zamanda bir sözleşme, bir anlaşma vesikası.

Ama öte yandan; anayasaların en temel özelliği toplumsal sözleşme, toplumsal uzlaşma, ortayı bulma, ortak faydalarda uzlaşma metinleri olmasıdır.

İşte bu yönüyle de Medine Vesikası, ayrıca bir anayasa özelliği taşımaktadır.

Medine Anayasası bugünkü anlamda bir anayasa metni değil ama çağına göre çok ileride. Hem tarihteki ilk yazılı anayasa, hem de ilk laik anayasa olma özelliklerini taşıyor.

Peygamberin laik anayasası konusunu ilk yazdığımda, dinlere inanmayanlar da, şeriatçılar da, Hz. Muhammed''in bu anayasayı zayıf olduğu dönemde yaptığını ve güçlenince daha farklı bir yol izlediğini öne sürmeleri de dikkat çekiciydi.

Tartışılmaz olan bir şey var ki; Hz. Muhammed, Medine şehrindeki kozmopolit yapıya, ihtiyacı olan anayasayı yapıyor. O anayasa da laik bir anayasa ve bu; ne halkı, ne dini, ne Allah''ı rahatsız etmiyor...

Bugün hangi ülke o günün Medine''sinden daha az kozmopolit ki, laikliği kullanmasın?

Kur''an''ı inceleyenler bilir; Hz. Muhammed dine aykırı bir şey yaptığında, Allah ayet göndererek kendini uyarır ve düzeltirdi.

İşte bu noktada Medine Anayasasına karşı bir ayet de gelmemiş olması demek; Allah''ın laik anayasadan rahatsız olmadığının İslam''daki net delili demektir...

İslam dinini getiren Hz. Muhammed; dünyada laikliğin temellerini atan insan...

İslam dininin sahibi Allah; laik anayasadan memnun...

Ama gel gör ki; Diyanet İşleri Başkanı laiklikten rahatsızmış...

Bu durumda Bay Ali, hangi dinin Diyanet İşleri Başkanı acaba?..

Yazarın Diğer Yazıları