Hüseyin Aygün’lü AKP’nin cemevi üzerinden yeni tezgahı...

Kürtçülük, bölücülük, Türklüğü ve Türk’ü kazımak varsa “açılım” var, “demokrasi” var, “hak-hukuk” var, “insan hakları” var, “ana dilde savunma-eğitim” var.. Hatta bebek katillerine, ırz düşmanlarına genel af bile var.
Bitmedi..
Vatanın peşkeş çekilmesi için papazların her emrine “başüstüne” çekmek de var..
Alevi vatandaşlarımızın en masum isteklerine gelince, dümenden yapılan sözde kalan açılımlar var. Oy pazarlıkları var..
Allah’a şükürler olsun ki; bugüne kadar AKP’nin sinsi planlarının hiçbirinin içine düşmediler. Kendilerine kurulan tuzakların hepsinin farkındalar. Türk milletinin, Türklüğün ana damarlarından biri olduklarından en ufak yalpalamaları olmadı.
“TBMM’den Alevileri kızdıracak gerekçe” başlıklı haberleri dünkü gazetelerden okumuşsunuzdur. Peşinen söyleyeyim; haberde konu olan CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ün bugüne kadar siyaset sahnesinde sergilediği hiçbir davranışı desteklemem. Hatta Aygün’ü AKP-BDP çizgisinde değerlendiririm. Burada, Aygün benim için ayrıntı bile değil. Meclis’te cemevi açılması talebi daha önceleri de gündeme getirilmişti. Esas olan, TBMM Başkanlığının “Meclis’te cemevi açılmasına” ilişkin davada mahkemeye gönderdiği gerekçe yazısı. Talebi reddeden Meclis Başkanlığı, Alevilerin cami dışında ayrı ibadethanelerinin olmadığını ileri sürüyor.
Haberi okuyunca aklıma 1990 öncesi geldi. Parlamento muhabirliği yıllarımda Meclis camisi için çok şiddetli tartışmalar yaşanmıştı. 1989’da inşası tamamlanan Meclis camisi adeta Meclis binalarının arasına gizlenmişti. Yerini bilmezseniz sormadan bulamazsınız. Hâlâ öyle. Ama biz gene de vakit namazlarını, hele hele çok sıkışık mesaimizden dolayı kampus dışına çıkmadan Çankaya’da cami aramadan Cuma namazlarımızı rahatça kılabilme imkanına kavuştuğumuz için çok sevinmiştik.
Film şeridi gibi geçti o günler gözlerimin önünden.
Meclis’te neden cemevi olmasın?.. Ne sakıncası var?..
Bence, hiçbir sakıncası yok. Meclis’te cemevi de olsun. Mahallemde birçok cemevi var. Ben camiye gidiyorum onlar cemevine.. Hep beraber “La İlahe İllallah Muhammeden Resulullah” diyoruz.
Fakat oynanmak istenen oyunun boyutu farklı!..
Tartışma hakkında müftü kökenli CHP İstanbul Milletvekili İhsan Özkes’ten görüş istedik;
“Aleviler, kendilerinin İslam dışında olduklarını zaten söylemiyorlar. Aleviler, Müslüman olduklarını zaten her defasında dile getiriyorlar. Ancak diyorlar ki; ‘biz cemevinde ibadetimizi yapacağız’. ‘Cemevinde ibadet edemezsiniz camide ibadet edersiniz’ diyor Meclis Başkanlığı’nın cevabında. İslam’da cami dışında ibadet olmaz mı?.. Burada bir hata var. İslam’a göre yeryüzü bir ibadethanedir. Hıristiyanlıkta ancak kilisede ibadet edersiniz, Yahudilikte ancak havrada ibadet edersiniz. Sadece İslam’da her yerde ibadet edersiniz. Camide de, cemevinde de, tarlada da, dükkânınızda da ibadet edersiniz. Nitekim geçmişte musalla denilen, namazgâh denilen açık arazilerde bayram namazlarının, Cuma namazlarının ihtiyaç duyulduğunda oralarda ibadet edildiğini görüyorsunuz. Zaten Peygamberimiz de, ‘Yeryüzü benim için mescit kılındı ve temiz kılındı’ buyurmuştur. Bir defa yanlışlık şurada; ’İslam’da ibadet yeri camidir’ demek yeryüzünü ibadet sayan peygamberimizin hadisine ters düşüyor. Buraya bir dikkat çekmek istiyorum. İkincisi, haberlerde çıktı;Yeşilköy’de Süryani kilisesi yaptırıyor devlet ve bugün tahmin ediyorum ülkemizde çok sayıda kilise ve havra tamir edildi. Devletin görevi, insanların inançlarının inanca ne kadar uygun olup olmadığını araştırmak değildir. Bu konuda hüküm vermek değildir. Devletin görevi, kim hangi inançta olduğunu söylüyorsa, o inancını rahatlıkla yaşayabilme imkânını tanıyabilmesidir. Konuya bu noktadan bakılmadığı sürece Türkiye’de bu Alevi-Sünni ya da cemevi-cami konusu bitmez. Burada AKP iktidarı Alevi-Sünni ayrışmasında, cemevi-cami ayrışmasında ülkedeki Sünni çoğunluğunu dikkate alarak buradan nemalanıyor. Ancak bu insan hakları bakımından uygun değildir, demokrasi açısından uygun değildir. ‘camiye gelsinler’ demekle camiye gelmeyeceklerini biliyorlar. Bildikleri halde de bunu söylüyorlar. O zaman burada bir samimiyetsizlik var, bir dayatma yapılıyor. İnsanlara, ’Sizin ibadet yeriniz cemevi değil camidir’diyerek bu sorunu çözemezsiniz.
Neticede; Aleviler Müslüman ama ibadet yerini cemevi olarak tercih eden bir kesim. Ve bu, bugün değil tarih boyunca, yüzyıllardır böyle gelen bir gelenek. Şimdi siz tutup da bunu 21.yüzyılda ‘sizin ibadet yeriniz cemevi olamaz cami olsun’ demekle hiçbir şeyi halledemezsiniz. Cemevi-Cami, Alevi-Sünni çatışmasını körüklemiş olursunuz. Bunun çözümü, insan neye inanıyorsa nasıl yaşamak istiyorsa o insanlara yaşama özgürlüğünü, inanma özgürlüğünü tanıyıp ona göre imkan sunmakla mümkündür. Bu dayatma ile olmaz. Ama bu dönemde dayatma olmaz mı?.. Olacaktır. Çünkü bu dayatmadan, ayrıştırmadan, ötekileştirmeden, çarpışmadan nemalanan bir AKP iktidarı var. Sanıyorum 6 tane falan Alevi açılımı yaptı bunlar. Geldikleri nokta ne, görüyorsunuz. Tamamıyla mesele, samimiyetsizliktir.”
Tartışmanın boyutu hakkında uzman ve oldukça sağduyulu bir ismin görüşleri böyle. Bence, burada da usta bir AKP-Hüseyin Aygün tezgahı hatta provokasyonu var. Bölgemizde mezhep çatışması üzerinden tezgahlanan oyunlara ve parçalanmalara dikkatlice bir daha bakın!..

Yazarın Diğer Yazıları