Hükümet taraf tutuyor
Devlet, milletin meydana getirdiği bir organizasyondur... Millet adına siyasiler devleti idare ediyor. Madem devlet ortak organizasyondur o halde siyasilerin devleti idare ederken, Hükümet yapmadı, devlet yaptı demek yanlıştır.
Devlet adına iş yapan Hükümetin tüm millete karşı eşit davranması gerekiyor.
Başbakan, Hükümetin gönderdiği memurların terör elebaşısı ile görüşmesini biz yapmadık devlet yaptı derse, bu zımnen Hükümetin devleti yönetemediği anlamına gelir.
Öte yandan bugüne kadar yaşadığımız tecrübeler, siyasilerin yalnızca iş adamlarıyla ortak davrandığını gösterdi. Tüm toplantılarda işadamları yer aldı. İşçi sendikaları ile yönetenler çok nadir bir araya geliyor.
Kavga da her dönemde yine işadamları ile hükümet arasında oldu. Bugüne kadar TÜSİAD’ın hükümeti desteği ve bugünlerde kavgası da bu durumu ortaya koymaktadır.
Ünlü iktisatçı Galbraiht diyor ki: “Kapitalistler devletin egemenliği altında değildir... Devlet onların yürütme kuruludur.”
Başbakan önce Merkez Bankası’nın döviz rezervlerini artırsın dedi. Arkasından sıcak para lobisi, Bankacılar ve ithalatçılar sıkıştırınca çark etti, değerli TL onurumuzdur dedi.
Elbette özel sektörün sorunlarını çözmek, ülkenin büyüme ve gelişmesi için gereklidir. Ayrıca reel sektörle ilgilenmek siyasi iktidarın görevidir. Ancak, ihracatçıyı vuran, yatırımları engelleyen ve işsizliğe neden olan, dış açıklara ve ülkenin borçlanmasına yol açan değerli TL’yi savunmak, taraf tutmaktır.
Öte yandan, toplumun yüzde 90’ını oluşturan ve yıllardır işsiz kalan, özellikle son 8 yıldır yoksullaşan kesimlerle ilgilenmek siyasi iktidarın daha öncelikli görevidir. Bu kesim maalesef hiçbir şekilde mevcut hükümete derdini anlatamıyor.
Memur kuruluşları, işçi sendikaları sürekli dışlanıyor.
Başbakan TÜSİAD’ın toplantısına katılıyor. Odalar Birliği’nin toplantılarına katılıyor. Ancak işçinin toplantısına katılmıyor.
Devlet halkın devletidir. Bu devleti idare etmek için toplum siyasi iktidara geçici olarak yetki veriyor. Eğer hükümet devletin imkanlarını yalnızca belirli bir kesim için kullanırsa halkın verdiği yetkiyi istismar etmiş olur.
Bugünkü hükümet toplumun en önemli sorunu olarak öne çıkan “gelir dağılımı sorunu” ile “bölgeler arası kalkınmışlık farkı” sorunuyla da ilgilenmiyor. Bu hükümetin böyle bir anlayışı yok. Zaten hükümetin gelir dağılımı ile ilgili yaklaşımının poşet dağıtmakla sınırlı olması da bu yargımızın doğru olduğunu gösteriyor.
Bazıları “sosyal demokrat hükümetlerin, bugünkü hükümetlerden ne farkı olacak?” diye soruyor. İşte en önemli fark bu konuda ortaya çıkıyor. Sosyal demokrat hükümetler, çoğunluğa önem veriyor. Kamu yararını ön planda tutuyor. İşsizlikle mücadeleyi, yoksullukla mücadeleyi ön plana çıkarıyor. İşçi haklarını, çiftçi haklarını korumakta daha titiz davranıyorlar. İşsizlere poşet yerine iş vermeyi planlıyor.
Sosyal demokrat düşünce, iktisat politikalarında toplum refahını öne çıkarıyor. Örneğin eğitim ve sağlık gibi faydası topluma giden hizmetleri devletin yapması ve planlaması öne çıkıyor.
Her ülkede kaynaklar kıttır. Önemli olan bu kaynakların nereye tahsis edileceğidir. Başka bir ifade ile kaynakların nerede kullanılacağı siyasi iktidarların tercihidir. Gelir dağılımının düzeltilmesi, yoksulluğun giderilmesi bu kaynakların kamu yararı ve toplumsal faydaları dikkate alınarak objektif bir biçimde kullanılmasıdır. Yoksa varoşlara ekmek ve kömür dağıtmakla, gelir dağılımı düzelmez. Tersine iane dağıtmak insanların onuruna dokunur. Sosyal çöküntü yaratır.