Hükümet ekonomiye spekülasyon penceresinden bakıyor
2016 OHAL ve 2018 Başkanlık rejiminden sonra Türkiye''de ciddi anlamda fiziki yatırım yapılmadı. Yalnızca zorunlu olan, amortisman ve yenileme yatırımları yapıldı.
Hükümetin özel sektöre adete zorla yaptırılan yerli otomobil yatırımında en az yüzde 70 ithal girdi kullanılacaktır.
Fiziki yatırım yapmak isteyen yerli sermaye de yurt dışına çıkıyor. Doğrudan yabancı yatırım sermayesi de girmiyor. Söz gelimi 2021 ilk on ayında gayrimenkul dışında giren doğrudan yabancı yatırım sermayesi 1,3 milyar dolar. Bu sermaye de içeride yabancı yatırımların yenilenmesi ve amortismanına ancak yetiyor.
Yerli ve yabancı sermaye tamamıyla spekülasyona yöneldi. Hükümetin bütün politikaları da da zaten faiz-kur üstünedir. Eskiden Türkiye''de yatırımlar, yatırım teşvikleri konuşulurdu. AKP iktidarı ile Türkiye ekonomisi spekülasyon tuzağına düştü. Ekonomiyi uzun süre sıcak para ve spekülatif yabancı sermaye yönetti. 2013 yılına kadar sanayici de, sermayesini faizde değerlendirdi.
Netice olarak Türkiye 19 senedir yalnızca finansal yatırım araçları konuşuyor. Erken sanayisizleşmemize de neden olan bu yanlışlardır.
TÜİK, 2021 Aralık ayı finansal yatırım araçlarının nominal ve reel getiri oranlarını açıkladı. Ben de TÜİK''in açıkladığı verilere göre son beş yılda finansal yatırım araçlarına para yatıranların, TÜFE''ye göre beş yıl sonra ellerinde reel (satın alma gücü olarak) ne kaldığını hesapladım. Bu hesaba göre;
* En yüksek reel getiriyi altın sağlamış. Beş yıl önce altına 100 lira yatıranların 2021 sonunda ellerinde 257,42 Liraları var.
* Dolara yatırım yapanların 100 lirası 165,12 Lira olmuş.
* Borsanın yüksek reel getirisi olmamış. 100 lira yatıranların şimdi elinde 103,5 liraları var.
* Tek zarar TL mevduatında var. 2016 yılı sonunda TL mevduatına 100 lira yatıranın elinde, beş yıl sonra yani 2021 yılı Aralık sonunda 81,3 lira kalmış. Nominal faizler Enflasyonun altında kaldığı için TL mevduatındaki tasarruflar erimiş.
Bu beş yıl içinde TL mevduatı yalnızca 2019 yılında reel getiri sağlamış. Nedeni 2018 kur şokundan sonra 2019 yılında MB gösterge faizinin ve mevduat faizinin TÜFE''nin üstünde kalmış olmasıdır.
2019 MB faizleri şöyle:
* Ocak: 24.00
* Temmuz: 19,75
* Eylül: 16,50
* Ekim: 14.00
* 2019 yılı yıllık TÜFE oranı ise 11,84.
Yani 2019 yılında reel faiz var. 2018 sonunda TL mevduatı açanlar, enflasyonun üstünde reel faiz elde ettikleri için 2019 yılında dolara yönelmediler. Bu nedenle dolar kuru yüzde 1,58 ve Euro kuru da yüzde 3,93 oranında düştü, TL aynı oranlarda değer kazandı.
Merkez Bankası reel kur endeksine göre, 13,5 lira seviyesinde MB reel kur endeksi 55 seviyesindedir. Yani TL kuru TÜFE bazına göre yüzde 45 oranında daha düşük değerdedir.
FED kararları her yerde dolar kurunu etkiler. Ama Türkiye''de; güven sorunu, yüksek kırılganlık, yabancı sermaye hareketleri ve en önemlisi de eksi reel faiz dolara talebi artırıyor.
2018''den beri yaşadığımız üç kur şokunda da bunu gördük.
2021 yılının son dört ayında, bir yandan TÜFE arttı, bir yandan faizler düştü. Eylül ve Ekim''de şok etkisi olmadı ve fakat Aralık''ta 2021 enflasyon beklentisi yüzde 30 ve üstüne çıkınca, MB''nin faizleri düşürmesi ancak ve ancak kurları artırmak amacı ile yapılabilir. Mamafih 2021 TÜFE oranı da beklenin üstünde yüzde 36,08 oldu.
Yani 2021 sonunda MB gösterge faizi eksi 16,2 demektir.
ABD''de ve Avrupa''da da reel faiz var diyenlere; ABD''de FED faiz oranı 0-25 arasında, TÜFE oranı 6,8 dir. Reel faiz eksi 4''tür. Avrupa''da faiz oranı sıfır, enflasyon yüzde 5''dir. Yani reel faiz eksi 5''dir. Türkiye''de eksi reel faiz bunların 3-5 katıdır.
Hazine ve Maliye Bakanı Heterodoks politika dedi. Heterodoks politikalar, klasik veya Ortodoks politikalara göre daha radikaldir. Metodoloji farklıdır. Ama kendi metodolojisi ve teorik altyapısı vardır. Reel faizleri eksi 16''ya düşürüp, arkasından cin fikirle TL''yi kur korumasına vermek, diğer politikalarla tutarlı ve koordineli olmadığı için, iktisat politikaları içine sokulamaz.
Bazıları da kur artışının faiz indirimleri ile ilgisi olmadığını söylüyor. Bunlara tavsiyem yaşadığımız 3 kur şokunda da reel faizlerin ne durumda olduğunu ve Cumhurbaşkanının faiz konuşmalarının kurları nasıl etkilediğini araştırmaları veya bunları yazan iktisatçıları okumalarıdır.
Anlaşılan odur ki Hükümet seçimi finanse etmek için panik içinde kararlar veriyor ve bu kararlarına da teorik altyapı bulmak istiyor. Ama toplumda da her zaman siyaha, beyaz diyerek dikkat çekmek isteyenler oluyor. Yoksa bugünkü kaosa girmezdik.