Hukuksuzluğun tazminatları...
Hukuksuzluk ve insan hakları ihlalleri ile ilgili hemen her gün tutukluların aileleri ve avukatlarından mahkeme kararları ve belgeler yağıyor. Son olarak Sincan'da mahkeme kararı henüz neticelenmemiş 2 tutuklunun televizyon-radyo hakları ile havalandırma saatlerine ilişkin ihlal gerçeği ile yüzleştik. Suçu ne olursa olsun insan vasfı taşıyan her canlının hakları vardır. Mahkeme kararlarını cezaevi yönetimi keyfi olarak değiştiremez. Söz konusu insan haklarının ihlalleri çok başımızı ağrıtacak. Ergenekon kumpası çöktü. Ancak enkazından dumanlar tütmeye devam ediyor. 6-7 yıl boşuna hapiste yatan kişilerin kayıplarının telafisi mümkün değil. En basit örneği Mahir Akkar... 7-8 yıl boyunca devam eden duruşmalarda tutuksuz yargılandığı halde Ankara'dan, istanbul-Silivri'ye gidip-gelmek zorunda kaldı. Bu esnada Adalet Yüksek Okulunu bitirdi. Bilirkişi oldu. Tazminat davası açtı. Tam 55 Tl.yi hak etmiş. Gidiş-dönüş otobüs bileti bile değil.
Vicdan bunun neresinde?
***
Balyoz Kumpasından yatanlar için ciddi tazminat kararları çıktı. Ancak "Ödenek yok" diye çoğunluk para alamadı. Bu arada bir karar çıktı ki, bana göre yerinde. Sadece tutuklanma değil. Bir kaç gün gözaltında kaldığı için değerli meslekdaşım, Güler Kömürcü için "Haksız gözaltı yüzünden tazminatı hak etmiştir" kararı mahkemece tescil edildi. Güler Kömürcü devrin ünlü bir gazetesinin ABD Temsilciliği yanında, en çok okunan yazarı idi. Ergenekon Kumpası ile haksızca gözaltına alındı. Yandaş medya tarafından "İtibar infazı"na uğratıldı. Özel telefon görüşmeleri manşet yapıldı. Utanmasalar evinin adresini verip taşlatacak, recm edeceklerdi. Hiç birine cevap vermeyip haklarını Türk yargısında aradı. Bu esna da çalıştığı gazetedeki işinden oldu. Uğradığı itibar infazı yüzünden bir başka gazetede iş bulmasının önü kesildi. Güler'i tanırım. Sıkı kadındır. kimseye eyvallah etmedi. Bu günlerde gazetelerde köşe işgal eden, ekranlarda demirbaş olanları bilgi birikimi ve tecrübesi ile cebinden çıkarır. İstese bir Avrupa ülkesine iltica edip, ömrünün sonuna kadar refah içinde yaşardı. Kendi memleketini şikayet etmeyi ar saydığı için kabuğuna çekildi. Durumundan da şikayetçi değil. Yüreğinin kanadığını tahmin ediyorum. "Gözaltındaki haksızlığın tescil edilmesi" üzerine ne kadar nefes aldı bilmem. Ama, O'nun yerinde olsam, kumpasçıların başına dünyayı yıkardım. Israrla "İyiyim, idare ediyorum" diyor. Başkası olsa, sosyal konumu, maddi kayıpları ile ilgili milyon avroluk dava açardı. İtibar etmiyor. Dik duruyor... Zaman ve adalete bırakıyor her şeyi... ABD'ye, Kanada'ya, yada Avrupa'nın bir başka ülkesine sığınsa sadece sosyal medya üzerinden paylaştıkları ile aylık en az 10 bin dolar para kazanabilirdi. Yaşadıklarının üzerinden 10 yıldan fazla zaman geçtiğine göre varın siz hesaplayın!
Sadece Güler Kömürcü değil, benzeri bir çok ibretlik örnek var.
Maddi kayıp bir yana. Canım memleketim dünyadaki basın özgürlüğü sırasında defalarca küme düşmüş vaziyette. İnsan hakları, fikir hürriyetinde Afrika ülkelerinden geriyiz.
***
Şemdinli'deki ilk kumpas da senelerce hapis yatan astsubay, uzman çavuş ve koruculardan sonra "Atabeyler kumpası"ndaki pilotumuz berat etmesine rağmen görevine dönemedi. İtibar olarak infaz edilen personelin durumu da hak getire... İşinden, aşından olanların yanında, sokağa çıkamayacak durumda olanların bir bölümü tıpkı Kuddusi Okkır gibi toprağın altında. Peki ya geri kalanları? Bir şekilde hayatını kaybedenler, işini-gücünü kaybedenler, itibar infazına uğrayanların kayıplarını vesayet altındaki hukukumuz karşılığını ödeyemezse de altına imza attığımız sözleşmelerden dolayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, bizi bireysel olarak mahkum etmese de Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni mahkum edecektir.
Yandaş olmayan gazeteciler ve muhalif siyasiler hakkında açılan tazminat davalarını yüksek mahkeme onamadan "İhtiyati haciz" diyerek tahsil eden mahkemeler ve o cezaları bol kepçeden veren yargı heyeti nede olsa kendilerine dönmediği için rahat olabilir. İktidar onlar için özel yasa çıkarmış olabilir. Lakin tarih söz konusu kararları yeniden yargılayarak; insanlık önünde hükmünü verecektir.
Sonuç da yanlış anlaşılmasın. Onlarca dava ile uğraştığımız halde aklımızın uçundan AHİM'den tazminat talep etmek geçmedi. Sadece çoğunluğu yakın dost olan avukatlarımızın vekalet ücretlerini ödeyemeyişimizin mahcubiyetini yaşıyoruz vesselam...