Anlaşılan Hristo-fiyasko ve Rum tarafı ahlaksızlıklarından, terbiyesizliklerinden, uzlaşmazlıklarından vazgeçecek gibi değildir. Hemen hemen her gün Rumun yeni bir çirkefliği ile karşılaşmaktayız. Bunları yaza yaza bitiremedik. Biz bitiremedik ancak hâlâ daha Rumun bu tutumunu bazı tahta kafalara sokamadık. İlle de bizi Rumla yeniden birleştirecekler. Aynı çatı altında devlet kurduracaklar. Güya bu federal yapıda Rumun eşit ortağı olacağız. Rum bizi eşiti olarak görecek ve kabul edecek. Artık bu rezilliklerden vazgeçme zamanı gelmedi mi? Rumun ada’yı Yunan adası olarak gördüğünü hâlâ daha anlayamadık mı? Ruma göre Kıbrıs Türküne azınlık hakları bile fazladır. Bunu anlayamadık mı? Rumun Kıbrıs Türküne adada yaşam hakkı tanımadığını göremiyor muyuz? Megalo İdeacı Rumun Enosisten zerre kadar vazgeçmediğini görmek için kahin olmaya gerek yoktur. Müzakere maskaralığına devam etmek kendi kendimizi kandırmak değil de nedir? Çocuklarımızın geleceğinden çalmıyor muyuz? 50 yıla yakındır sürdürülen müzakerelerden sonuç alınamayacağını bile bile masada oturmanın anlamı nedir? Bunun adı diplomasi midir? Yoksa dostlar alış verişte görsün müdür?
Hristo-fiyasko ve Rum tarafı geçtiğimiz hafta yine kantarın topuzunu kaçırmıştır. Rum basınına yansıyan haberlere göre Hristo-fiyasko 23 Haziran’da KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ile yürüttüğü görüşmelerde KKTC’de yaşayan “yerleşikler” yani Türkiye’den adaya gelip yerleşen KKTC vatandaşları ile ilgili şok bir öneri ortaya attı. Sızan görüşme notlarına göre Hristo-fiyasko “50 bin yerleşik kalsın, diğerlerine para verelim, Türkiye’ye dönsünler” dedi. Irkçı-faşist Hristo-fiyasko bu kişilere ne kadar para verileceğinin müzakere edilebileceğini söyledi. Yüzsüz-arsız Hristo-fiyasko ayrıca parayı alacakların kesin dönüş yapmasının kontrol edilmesi için “Kesin Dönüş Komisyonu”nun da kurulmasını istedi.
Yine Rum tarafından alınan haberlere göre Hristo-fiyasko’nun Anavatan Türkiye’ye, yerleşime kapalı olan Maraş’ın Rumlara verilmesine karşılık, Türkiye’nin AB müzakere başlıklarından bazılarının açılmasına izin verebilecekleri önerisinde bulunduğu iddia edildi. Hristo-fiyasko, Rum kesiminde yayın yapan “Astra” televizyon kanalına yaptığı açıklamada, “Maraş’a karşılık Türkiye’nin bazı AB müzakere başlıklarının açılmasına onay verebilecekleri mesajını,Madrid’te görüştüğü Başmüzakereci Egemen Bağış aracılığıyla Ankara’ya ilettiğini” söyledi.
Hristo-fiyasko, “Türkiye’nin katılım sürecinde kesintisiz ilerlemesine izin verilemez. Her zaman karşısında çözülmemiş Kıbrıs sorununu bulacak” diye de küstahlıklarına ve saldırganlıklarına yeni boyut getirdi... Hristo-fiyasko’nun ahlaksızlıkları tahammül sınırlarımızı artık fersah fersah aşmıştır.Bu ahlaksızlarla artık görüşme-mörüşme yapmanın hiçbir anlamı yoktur. Diğer taraftan KKTC’nin dünyadan tecrit edilmesi-ekonomisinin baltalanması için Rum tarafının iftira ve yalana dayalı propaganda mekanizması iğrenç bir zafer daha kazandı. 220 milyon dolar harcamayla Kıbrıs’ın en büyük yatırımı olan Cratos Premium Oteli’nin 24 Temmuz’daki açılışında konser verecek olan Jennifer Lopez, Rum-Yunan lobisinin saldırıları, baskı ve tehditleri karşısında KKTC’ye gelişini iptal etti. Rum lobisinin işgal ve KKTC’de kadınlara tecavüz edildiği, insan haklarının ihlal edildiği yalanları Lopez’i pes ettirdi. Lopez’in doğru bir araştırma yapmadan korkakça ve büyük cahillik örneği verdiği davranışı, KKTC’ye zarar vermiştir ve yanına kâr kalmamalıdır. Yasal yollardan Lopez’den bunun hesabı sorulmalıdır.
Rum tarafı sanatsal, kültürel, sportif ve sosyal faaliyetlerin KKTC’de gerçekleşmemesi için ezelden beri elinden geleni yapmaktadır. Bu düşmanca tavır nasıl açıklanabilir? Müzakerelerin sürdüğü hassas bir dönemde bu aşağılık zihniyeti kabullenmek mümkün müdür? Hâlâ daha Rumla ortak devlet kuracağız, barış içinde cennet ada Kıbrıs’ta kardeş-kardeş yaşayacağız diyen var mıdır? Varsa bence kafayı yemiştir...
