Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Hüseyin Macit YUSUF
Hüseyin Macit YUSUF

Hristo-fiyasko tahriklerini ABD'ye taşıdı...

Büyük umutlar beslenerek Kıbrıs sorununa çözüm bulacağı beklenen, ancak her fırsatta Anavatan Türkiye’ye ve KKTC Yönetimi’ne sataşmayı maharet sayan Rum Yönetimi’nin küstah ve ikiyüzlü Başkanı Dimitris Hristo-fiyasko tahriklerine geçen hafta gittiği New York’ta da devam etti.
BM’nin 63’üncü Genel Kurul toplantısı çerçevesinde Anavatan Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Dışişleri Bakanı Ali Babacan, KKTC Dışişleri Bakanı Turgay Avcı ve Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristofyas ile Rum Dışişleri Bakanı Markos Kipriyanu’nun gerçekleştirdikleri temas ve konuşmalarında tarafların önemli görüş ayrılıkları da ortaya çıktı. Rum’un gerçek niyet ve hedefini bilen bizler için bu durum hiç de sürpriz olmadı. New York’ta geçen hafta yaşananlar Kıbrıs sorununa çözüm bulma arayışlarının başarısızlıkla sonuçlanacağını iyiden iyiye göstermektedir.
Anavatan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, Birleşmiş Milletler 63. Genel Kurul açılış oturumunda yaptığı konuşmada, Kıbrıs Türkleri olarak bizlere yönelik haksız kısıtlamaların kaldırılmasının gerekliliğine dikkat çekmesi; Kıbrıs’ta çözümün eşit statüye sahip ’iki kurucu devletten’müteşekkil ’yeni bir ortaklık devletinin’kurulmasından geçtiğini vurgulaması ve bu hedefe yönelik sürecin ’iki kesimliliği’ve ’iki tarafın siyasi eşitliliğini’öngörmesinin altını çizmesi kapsamlı müzakerelerin sürdüğü bu hassas dönemde kırmızı çizgilerimizi göstermesi açısından önemlidir. Umarım Cumhurbaşkanı Gül’ün bahsettiği ’iki kurucu devletten’biri ’Egemen KKTC’dir’ve ortada herhangi bir kelime oyunu veya takiye yoktur.
Cumhurbaşkanı Gül’ün Kıbrıs’la ilgili bu kısa açıklaması karşısında Rum tarafının tavrı tam da onlardan beklediğimiz gibi olmuştur.
Şaşkın Hristo-fiyasko, New York’ta Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’la görüşmesinden sonra yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmadaki, Kıbrıs sorununa bulunması hedeflenen çözümle ilgili, sözlerini “kışkırtıcı” olarak nitelerken, “Bize söylemek istedikleri gibi yeni ortaklık yoktur, yeni devlet yoktur. Yeni bir devlet haline dönüşecek olan Kıbrıs Cumhuriyeti’dir” diyerek gerçek niyetini bir kez daha göstermiştir.
BM Genel Kurulu’nda bir konuşma yapan ve daha sonra da basın toplantısı düzenleyen Hristo-fiyasko’nun geçtiğimiz yıl Genel Kurul’da konuşan faşist Eokacı Papadopulos’tan pek farklı düşünmediği ve Anavatan Türkiye’ye karşı aynı saldırgan tavır içinde olduğu görülmüştür. Genel Kurul’da ve düzenlediği basın toplantısında Hristo-fiyasko’nun söyledikleri, Papadopulos’un bir yıl önce söyledikleri gibi Kıbrıs sorununun anlaşma ile çözümlenmesinin mümkün olmadığının taze kanıtlarıdır.
Hristo-fiyasko, KKTC Cumhurbaşkanı Talat ile üzerinde yıllardır mutabık oldukları adanın askersizleştirilmesi hedefini gerçekleştirerek Kıbrıs’ı yeniden birleştirme mücadelesine kararlı olduğunu belirtmiş ve çözümün önündeki engelin Türkiye’nin olumsuz tavrı olduğunu belirterek Garantör Anavatan Türkiye’yi ’işgalcilikle’suçlamıştır. Enosisçi Hristo-fiyasko Türkiye’nin ’Kıbrıs’ta 40 binin üzerinde asker ve 160 binin üzerinde yerleşik bulundurduğuna’göre çözümde de önemli rol oynayabileceğini söyleyerek, Kıbrıs sorununun bir ’işgal ve kolonizasyon’sorunu olduğunu iddia eden eski Rum tezlerini yeniden seslendirmiştir. Eski Rum savsatalarına sarılan Hristo-fiyasko da kendisinden önceki diğer Rum liderler gibi Anavatan Türkiye’nin müdahalesini -ki bu müdahaleyle kendi gibi binlerce AKEL mensubu komünistin hayatı kurtarılmıştır-Kıbrıs sorunun başlangıç nedeni olarak göstermeye çalışarak, adanın Elenleştirilmesi ve Enosis çabalarının bir sonucu olduğu gerçeğini gizlemektedir. Bu kafadaki bir liderin barış meleği olmadığı ve aslında adadaki anlaşma önündeki en büyük engel olduğu açıktır. Bu tahta kafalı saldırgan Enosis’çilerin saçmalıklarıyla anlaşmaya varılamayacağını ve müzakerelerin başarısızlıkla sonuçlanacağını şimdiden görmeli ve bu durum dünyaya anlatılmalıdır. Yoksa anlaşmaya niyetli olmayan Rum tarafı, becerikli oldukları diplomatik riyakârlıkla, Türk tarafı olarak bizleri suçlayarak yeniden uzlaşmaz taraf damgasını yememizi sağlayabilecektir. Uzlaşmazlık damgasını yedikten sonra KKTC’nin tanınması hedefimiz çok daha güçleşecektir.
Milli Kıbrıs Davamızda her zaman yanımızda olan Anadolu’daki kardeşlerimizin, Mukavemetçi Kıbrıs Türkü’nün ve tüm İslam âleminin mübarek Ramazan Bayramı’nı kutlar esenlikler dilerim...

Yazarın Diğer Yazıları