Hoca'nın kırılan "ricası"

R. Erdoğan'ın Türkiye'ye uyguladığı ağır "başkanlık" ablukası devam ediyor.

Ülke ekonomisi felç olmuş, Dolar almış başını gidiyor, ocaklara ateş düşmüş, vatan topraklarının önemli bir bölümü cayır cayır yanıyor... Türkiye ateş çemberi içinde kıstırıldıkça kıstırılıyor... İçeride dışarıda düşmanlar el ele vermiş cirit atıyor...

Şair ne de güzel söylemiş;

Ne atom bombası,

Ne Londra Konferansı,

Bir elinde cımbız,

Bir elinde ayna;

Umurunda mı dünya!

Televizyonları seyrederken oynatasınız geliyor. Bir şehit haberi bir başkanlık konferansı... Bir şehit haberi bir başkanlık konferansı... Araya karışık cinnet, cinayet, soygun haberleri. Sonra yine devam... Başkanlık da başkanlık... Başkanlık da başkanlık... Yeni Anayasa illa da başkanlık...

"Başbakan" Ahmet Davutoğlu'nu anladık!.. "Hoca zorda" demiştik. İstanbul'da Mabeyn Köşkü'nde yediği "başkanlık" fırçasından sonra kapı kapı dolaşıp Erdoğan'ın talimatları doğrultusunda taleplerde bulunacağını yazmıştık. Sonrası senaryoları da... Ahmet Hoca talimatları harfiyen yerine getirmeye çalıştı da Erdoğan çok memnun oldu mu?.. Cevap, Başbakanlıkta çok sert yankılandı;

 "Hayıır..."

Başbakan baş danışmanlarının kafası patlıyor Ahmet Hoca'yı Erdoğan'a şirin gösterecek masalları pazarlamak ve yazdırmak için.

Parti yönetiminde tek başına. Bakanlar Kurulu'nda da yanında bir kaç kişi var gibi gözükse de etkisiz eleman pozisyonları yüzünden orada da yalnızları oynuyor Ahmet Hoca.

AKP'nin CHP ve MHP'ye önerdiği "Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nun çalışma süresi 6 ay ile sınırlı olsun"un da sırrı çıktı ortaya. R. Erdoğan, Başbakan'a, "Haziran'a kadar somut bir şey koyacaksın ortaya" demiş. Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nun AKP'li üyelerinin kimin tarafından seçileceği konusuna girmem de herhalde eşyanın tabiatına aykırı olur!.. Bkz; AKP MKYK, MYK ve Bakanlar Kurulu.

Son anda bir maraza çıkmaz da bu Anayasa Uzlaşma Komisyonu kurulursa ne kadar ve nasıl çalışacağı da ayrı bir şüphe konusu. Ekim 2011'de kurulan ve 25 ay çalışan komisyonun akıbeti ortada. 60 madde sağlanan uzlaşma Başkanlık  dayatması ile torpillenmişti. Anayasa değişikliklerinin gerçekleşmesi konusunda yoğun bir mesai sarf eden ve büyük bir sabırla süreci yöneten eski TBMM Başkanı Cemil Çiçek'in serzenişleri hâlâ kulağımda.

Sarayda çalışan başkanlık anayasası ekibinin varlığını Ankara'da herkes biliyor. "Arama konferansları" takımının da Meclis Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nun başına ne işler açabileceği günlük senaryolar halinde siyasi kulislerde konuşuluyor. Ahmet Hoca'ya konulan 6 aylık zaman kotası AKP'nin bunalımı oldu. Kapalı kapılar ardında, "Erdoğan ülkeyi yeni bir erken seçime götürür mü, götürmez mi" tartışmaları yapılıyor. İmaj yapmak, nabız tutmak için damat Berat Albayrak'ın kapısının önündeki kuyruklar her gün uzuyor.

Başkanlık cenderesi ile sıkıştırılan Ahmet Davutoğlu'nun tek sıkıntısı bu olsa!.. Bakanlar Kurulu'nda da çaresiz. Bir adım atmaya hazırlandığı sırada derhal sarayın A takımı tarafından engelleniyor. Bu yüzden olsa gerek kendisine yeni bir baş danışmanlar kadrosu kurdu ama "çok dayanmaz" deniliyor. AKP kulislerinde "Ahmet Hoca'nın hali" ile ilgili konuşulan bir anekdot; Davutoğlu, yakın zamanda, terörle mücadele sırasında Hükümet halkın yanında/yakınında görüntüsü vermek için Başbakan yardımcılarından tek tek "Diyarbakır'a gidip bir süre kalıp orada çalışır mısınız" ricasında bulunmuş. Fakat, "Başbakan"ın yardımcılarının tümü bu "rica"yı farklı sebeplerle geri çevirmiş

AKP'de olup bitenlerin hap halinde özeti bu...

Peki, malum muhalefet?

Takıldılar R. Erdoğan'ın gündemimin peşine gidiyorlar...

Arşiv taraması yapıyorlar; geçmişte ne dedik ne önerge verdik diye.  Türkiye'nin kanayan yaralarına yeni bir proje ve çözüm önerileri üretemedikleri gibi takıldıkları gündemin en çarpıcı sorusunu bile ısrarla sormuyorlar Erdoğan'a;

"Başkanlık da başkanlık diyorsun. Anayasa'nın değiştirilemez 4 maddesi için hiç renk vermiyorsun. Çık açıkla nedir planın ve düşüncen" diye... 

Gizli ajandayı (her şey açıkta mecburiyetten 'gizli' dedim-aht-) patlatabilecek tek hamleleri yok!..

Böyle giderse, R. Erdoğan yeni Anayasaya hem partili Başkan hem de "başkan aynı zamanda TBMM'de temsil edilen tüm siyasi partilerin genel başkanıdır" hükmünü yazdıracak. 

 Bana sorarsanız; çok sıkıntı duyacaklarını sanmıyorum!..

 

Yazarın Diğer Yazıları