Hocalı’da, hocasızlık!
Siz, biz, hemen herkes 20 yıl önce Hocalı’da Türkleri Ermenilerin katlettiğine inanıyor, böyle söylüyor, böyle yazıyoruz!
Görünürde öyle...
Meselâ...
Gazeteci Sebanur Sönmez, Zori Balayan’ın yaptıklarından bir bölümünü Haber-7’de okuyucularla paylaşmış. Zori Balayan tıp doktoru ve gazeteci. 1989 yılında SSCB’de milletvekili olmuş. Korkunç işkencelerini, “Ruhumuzun Canlanması” adı ile kaleme aldığı kitapta gururla anlatmış...
İşte Balayan’ın övündüğü vahşetlerden bir tanesi:
“(...) Katliam sırasında pencereye çivilenmiş bir erkek çocuk gördü. Aklına kendince dâhiyane bir fikir geldi.
Canlı bir çocuğun, derisi yüzüldükten sonra kaç dakika yaşayacağını hesaplamak için kolları sıvadı.
Küçük çocuğun çığlıklarına aldırmadan kafası dâhil bütün derisini yüzdü. Sonra karşısına geçip saat tutmaya başladı.
Çocuğun kan kaybından ölümü, 7 dakika sonra gerçekleşti.
(...) Biz arkadaşımız Haçatur’la ele geçirdiğimiz eve girerken askerlerimiz 13 yaşında bir Türk çocuğunu pencereye çivilemişlerdi. Türk çocuğunun bağırış çağırışları çok duyulmasın diye, Haçatur, annesinin kesilmiş memesini çocuğun ağzına soktu.”
Bu bir iddia değil, itiraftır.
O gün Hocalı’da Türk soykırım emrini veren Ermeni Devlet Başkanı Sarkisyan hâlâ Ermenistan Devlet Başkanıdır. “Evet, biz bunu yaptık. İntikam için yaptık” diyen kişidir ve “Biz Karabağ’ı topraklarımıza kattık, Ağrı Dağı’nı Ermenistan’ın yapmak da bizden sonraki neslin görevidir!” diyerek Ermeni gençliğini Türk ve Türkiye düşmanı olarak yetiştirmeye devam etmektedir. Ders kitaplarından anayasa metinlerine kadar Ermenistan’ın her milimetrekaresi Türk ve Türkiye düşmanlığı ile doludur. Ermenistan ve hele Sarkisyan’ın Türk ve Türkiye düşmanlığı yanında Hitler’in Yahudi düşmanlığı köpeğin yanında fare gibidir...
Peki, Hocalı’da bu vahşete nasıl cesaret edilebilmiştir?
Ermenistan’ın gücü böylesine bir cüret için kâfi miydi?
Elbette ki, hayır.
Ermenistan bu gücü başta Rusya olmak üzere ABD’sinden Fransa ve İtalya’sına, Almanya’sından Hollanda ve diğer Haçlı ülkelerine kadar cümlesinden ve Türkiye’nin ürkekliğinden almıştır. Ermeni komutanların da itiraf ettikleri gibi yaptıkları bir “Haçlı Savaşı” dır, arkalarında Haçlı dünyası vardır. Türklere karşı tek yumruk halindedirler. Azerbaycan ise tek başınadır. Böyle bir soykırım karşısında devlet bile olamadığı, ordusunun bulunmadığı, silahının olmadığı, silah kullanmasını bilenin çok az olduğu bir geçiş döneminde gelmiştir bu vahşet başına... Yani, Rusya daha SSCB iken bu günleri, Ermeni lehine ve Türk ve Türkiye aleyhine hazırlamıştır. Hatırlayınız, aynı dönemlerde NATO da, SSCB dağıldığında Türkiye’nin Türk Cumhuriyetleriyle irtibatını kesmek için plânlar yapıp hayata geçirmemiş miydi? Bu konu ile ilgili belgeler artık elimizde, arşivlerimizde değil mi?
Velhasıl Türk ve Türkiye düşmanlığı için tam bir ittifak ezelden beri var. Yani Hocalı’daki katliam aslında ABD’nin, NATO’nun ve toptan Haçlı dünyasının gerçekleştirdiği bir katliamdır. Zaten Ermenistan’a yaptıkları hakkında tek laf söylemeyerek amma Türkiye’ye “Sınırlarınızı hemen açın” baskısı yaparak kendilerini ele verip durmaktalar. Hocalı katliamı başı Batı, kuyruğu Ermenistan olan bir katliam. Akıl hocaları ve silah tedarikçileri Haçlılar... Türkler ve İslâm âleminde ise bir dağınıklık, bir başsızlık, hatta daha da beteri, “Haçlılarla birlikte hareket etme” teslimiyetçiliği had safhaya varmış durumda. Hocalı’da katliam Türk ve İslâm âleminin bir hoca, yani Atatürk gibi bir lider etrafında toplanamayışından...
Irak’taki de...
Mısır’daki de...
Suriye’de olacak olan da..
Afganistan’daki de...