"Hocalı Soykırımı"nın hâlâ sorgulanmaması bir "yüz karası"!

Gerçekten de, "Hocalı Soykırımı"nın hâlâ sorgulanmaması hatta gündeme getirilmek istenmemesi bir "yüz karası" olarak kalmaya devam ediyor.

Gerçi, özellikle Müslüman dünyasının maruz kaldığı katliamlar nedense hep unutturulmak isteniyor.

Unutturulmak istenen soykırımlardan birinin de, Hocalı Soykırımı olduğunu her fırsatta haykırmak icap ediyor.

Aslında, bu felakete baş başa kalan Azerbaycan'ın gayretleri daima kendini hissettiriyor.

Bu arada, Türk medyasında da bir takım haberler, yazılar ve yorumlar yayınlanıyor.

Özellikle, Yeniçağ Gazetesi bu "görevi" ihmal etmiyor.

Tabii ki, sütunumuzda da "buruk" bir şekilde yer alıyor.

Son yıllarda yazdıklarımız şöyle sıralanıyor;

(27 Şubat 2012) Hocalı hiç unutulur mu?

(25 Şubat 2013) Hocalı soykırımı!

(2 Mart 2014) "Hocalı Soykırımı" Ermenilerin yüz karasıdır!

(2 Mart 2015) Ermeniler "Hocalı Soykırımı"nın hesabını vermeli!

(20 Şubat 2017) "Hocalı Soykırımı" niçin sorgulanmıyor!

Nitekim değerli yazarımız, Selcan Taşçı Hamşioğlu'nun Hocalı Soykırımı'nı dile getiren yazısı, gönüllere su serpmiş bulunuyor.

Zaten, bu katliamı her fırsatta dile getirip, gündemden düşürmemek de bizlere düşüyor.

Ancak, kendi iç sorunlarıyla boğuşan ülkemizin, bu insanlık ayıbını pek kaale, almadığı özellikle medyanın adeta susması "elem" veriyor.

Millî görev

Her şeye rağmen, Türkiye'yi yalan dolan iddialarla dünyaya soykırımcı ilan etmeye kalkışan Ermenilerin, "Hocalı Vahşeti"ni bütün dünyaya duyurmak millî görev oluyor.

"Hocalı Katliamı"nın, Rus askerlerinin desteğiyle, 25-26 Şubat 1992'de Ermeni kuvvetlerince yapıldığı artık bütün ayrıntılarıyla ortaya çıkmış bulunuyor.

Ermenilerin 1988'de Karabağ'ı Ermenistan'a bağlamak üzere başlayan müdahalesi 1992'de Ermenistan ve Azerbaycan arasında genel savaşa dönüşüyor.

Ermeniler Hocalı'da, 83 çocuk, 106 kadın ve 70'den fazla yaşlı, 487'si vücutlarında ağır hasar bırakılarak toplam 613 kişiyi katlediyor. 1275 kişi kaçırılarak ağır işkenceler uygulanıyor, 1165'i kurtarılmış ise de, 110 kişinin akıbetleri hakkında her hangi bir bilgi bulunamıyor.

Cesetler üzerinde yapılan incelemelerde bir çoğunun yakılmış olduğu, gözlerinin oyulduğu tespit ediliyor.

Hamile kadınlar ve çocukların da bu vahşete maruz kaldığı belirleniyor.

Her ne kadar; Rusya, ilgisinin olmadığını iddia etse de Rus ordusuna ait 366. Alayın 1991'in sonbaharından beri Ermenilerin safında savaştığı, alaydan kaçan dört askerce doğrulanıyor.

10 bin nüfuslu Hocalı'da olaylar sırasında yaklaşık 3 bin Azerbaycanlı yaşıyordu.

Saldırıda ölenler hakkında verilen resmî rakam 613 kişi olmakla birlikte, şehit edilen Azerbaycanlıların binlerce kişi olduğu belirtiliyor.

Saldırılar sırasında, Hocalı'da yaşayan Ahıska Türkleri de evlerinde yakılarak öldürülüyor.

Kıbrıs ve Kerkük gibi millî davalarını bile unutturacak "vahim" gelişmeler içinde kendini bulan milletimizin bir şaşkınlık ve tereddüt dönemi geçirdiği de görülüyor.

Tarih asla unutmaz

Gerek, Suriye gerek Irak'ta Türkmenlerin de, bu tür bir kıyıma maruz kaldıkları ve soydaşlarımızı daha büyük katliamın beklediğini de tekrar tekrar hatırlatmamız önem taşıyor.

Unutulmamalıdır ki, tarih hiçbir vahşeti, acıyı asla unutmuyor ve unutturmuyor.

Bu arada, 03.03.2014'te Azerbaycan Ankara Büyükelçisi Sayın Faig Bağırov'dan aldığımız mektuptan bazı pasajları bir kere daha açıklamak önem taşıyor.

"1992 yılı Şubat ayında "modern" dünyanın gözleri önünde, genelde uluslararası hukukun, özelde ise uluslararası savaş hukukunun hiçe sayılarak bebek, çocuk, kadın, yaşlı demeden yüzlerce sivilin en acımasız yöntemlerle Ermeni birlikleri tarafından katledilmesi Azerbaycan'ın sinesinde unutulmaz yaralar açmıştır. Bu büyük yaranın acılarını bizler ve bütün kardeşlerimiz ebediyete kadar ruhlarımızda hissedeceğiz.

Sizin Hocalı Soykırımı ile ilgili kaleme aldığınız makaleler hakkında bilgi sahibi olduktan sonra, bir kez daha Büyük Atatürk'ün "Azerbaycan'ın kederi kederimiz, sevinci sevincimizdir." vecizesinin akla gelmemesi imkansızdır.

Yazarın Diğer Yazıları