Hocalı, işgal, vahşet!..

Tarihteki en büyük soykırım eylemlerinden biri o gece yaşandı...

1992 yılının 26 Şubat gecesi insanlığı utandıran bir vahşete imza atıldı Dağlık Karabağ'da...

Ermenistan ordusuna bağlı 366. Alayın desteğiyle kuşatılan Hocalı kasabasında barbarca bir saldırıda yaşanan vahşet insanlığı ağlattı...

Azerbaycan resmi kaynaklarına göre o gün, 83 çocuk, 106 kadın ve 70'ten fazla yaşlı olmak üzere, toplam 613 Azeri katledildi...

487 kişinin ağır yaralandığı saldırı sırasında 1275 kişi rehin alınmış ve bunlardan 150'sinin kaybolduğu açıklanmıştı...

Dünyayı ayağa kaldıran bu vahşet Ermeni canilerin kan donduran yöntemleriyle gerçekleşmişti...

Çünkü gözleri oyulan, başları kesilen kurbanlardan çoğunun yakıldığı tespit edilmişti...

Ne yazık ki bu canice saldırı yöntemleri hamile kadınlar ve çocuklara da uygulanmıştı...

Tüm dünyanın "soykırım" diyerek lanetlediği o alçakça saldırının üzerinden 28 yıl geçti ama Hocalı'nın acısı hiç unutulmadı...

Ve o acıyı katmerleştiren olaylar ne yazık ki günümüzde de durmuyor...

Karabağ kurtulmalı...

Azerbaycan'ın, Dağlık Karabağ bölgesini işgalden kurtarmak için başlattığı operasyon yalnızca 28 yıl önceki katliamını yeniden anımsatmadı, Hocalı aynı zamanda Ermenilerin sivilleri hedef alan yeni saldırılarıyla da gündeme geldi...

17 Ekim'de Azerbaycan'ın ikinci büyük kenti Gence'ye yapılan füze saldırısında onlarca ev yıkıldı, 3'ü çocuk 13 Azerbaycanlı yaşamını yitirdi, 50'den fazlası insan da yaralandı...

Ne yazık ki dünya kamuoyu, Hocalı'nın acısı unutulmamışken, Gence'de yapılan bu vahşice saldırıya sessiz kaldı...

Karabağ'da, Azerbaycan ve Ermenistan arasında ilan edilen insani ateşkes Ermeni ordusunun önceki gün bazı kentlere yönelik füze saldırısıyla bozuldu ama Gence'ye yapılan saldırının enkazından geriye, katledilen çocukların oyuncakları da kaldı...

İşte böylesi bir ortamda, 28 yıl önce Hocalı'daki katliamın elebaşlarından olduğu belirtilen bir caninin öldürülmesi Ermenistan'a bir darbe daha vurdu. ..

Ermenistan'ın Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Üyesi Naira Zohrabyan, Hocalı katliamında Albay olarak görev yapan ve Ermenistan ordusundan üstün hizmet madalyası alan Rüstem Gasparyan'ın, Azerbaycan ordusu tarafından öldürüldüğünü duyurdu...

Dağlık Karabağ'da süren gerginlik, sivilleri hedef alan utanç verici saldırılar ve Azeri ordusunun onlarca yerleşim birimini kurtaran askeri başarıları şu yaşamsal gerçeği de öne çıkartıyor; Azerbaycan Dağlık Karabağ'ı neye mal olursa olsun esaretten kurtarmalıdır...

Aksine, 28 yıl önceki Hocalı katliamının önceki gün Gence'de tekrarlanan vahşetleri bitmeyecek ve Karabağ ağlamaya devam edecek...

farac-gomec.jpg

Gömeç'teki hayalet plan!..

Türkiye'de arsa spekülatörleri ve imar düzenbazlarının, belediyeleri kullanarak oynadıkları oyunların çok ilginç örnekleri yansıdı medyaya...

Taktik hiç değişmez bu oyunlarda; savunmasız insanların tarlaları ucuza kapatılır, siyasi işbirlikçiler bunları arsaya çevirir ve birileri de köşeyi döner...

Muhteşem ve Füsun Telsiz ile kardeşleri Buket Kalkan da böylesi bir oyuna getirilmemek için çırpınıyor olmalı...

Üç kardeş, Balıkesir'e bağlı Gömeç ilçesinde, İzmir-Çanakkale yolu üzerindeki değerli arazileri üzerinde neler yaşandığını öğrenmek için çırpınıyorlar ama Balıkesir ve Gömeç belediyeleri nedense giz perdesini aralamaktan ısrarla kaçınıyorlar!!!

Sözkonusu arazinin üzerinden yeniden kadastro geçirilmiş ve terk alanlarından sonra, üç yaşlı kadına net olarak kalan 11 bin 140 metrekarelik "tarla"yı gösteren yeni bir tapu verilmiş...

Nisan 2018'de verilen bu tapunun ardından, Gömeç Belediyesi'nin düzenlediği 5 Eylül 2018 tarihli "imar durum belgesi"nde, Mithatpaşa Mahallesi'ndeki söz konusu arsanın imar tahsis lejantı "sanayi" olarak gösterilmiş!!!

Oysa üç kardeşin babasına verilen 11 Ağustos 1987 tarihli imar çapı belgesinde, "797 ada"da gösterilen söz konusu arsanın çevresinde "konut alanları" ve park bulunuyor...

Vatandaşların, gizemli hale getirilen araziyle ilgili söyledikleri de çok ilginç;

"1/ 100 binlik genel planda, bizim yerimiz eski yerleşim de kalıyor. Ortada Çanakkale- İzmir yolu geçiyor. Karşımız imara açılmıştır, oralarda şimdi konutlar, otel yapıldı, alışveriş merkezi açıldı. Bölgede kat sayısı artırılırken, yeni yerleşim alanları açılırken, bizim araziye sanayi alanı denilmesi tuhaf değil mi?.."

Üç kardeşten Füsun Telsiz'in, 24 Ekim 2019'da, Balıkesir Büyükşehir Belediyesi'ne verdiği dilekçede, "482 ada, 1 nolu parsel de bulunan arazinin güncel imar planının geniş bir çerçevesi ve mülkiyetleri gösteren fotokopisini" istemiş ama nedense tuhaf bir yanıt verilmiş!..

Belediyenin 31 Ekim 2019 tarihli yanıtında, "Kurumumuz arşivinde yapılan incelemede, Mithatpaşa Mahallesi 482 ada- 1 nolu parsele ait 1/5000 ölçekli nazım imar planı bulunmamaktadır" denilmiş!..

Yani, Balıkesir Belediyesi'ne göre Füsun, Muhteşem ve Buket kardeşlerin arazileri hayalete dönüşmüş!!!

Üç kardeşin sıkıntıya sokulduğuna ilişkin çok sayıda belge, arazi üzerindeki gizemi kalınlaştıran kuşkular ve Danıştay'ın bu tür olaylarla ilgili mağdurları haklı gösteren emsal kararları ortada dururken, Balıkesir ve Gömeç belediyelerine şimdilik şu soru yetiyor olmalı;

Gömeç- Mithatpaşa Mahallesi'ndeki parselde neler oluyor?..

İki belediye de kuşkuları ortadan kaldırmak için harekete geçmezse; 3 yaşlı vatandaşa ait arsa üzerinde birilerinin tuhaf oyunlar döndürdüğü ve belediyenin de buna engel olmadığı şeklinde tehlikeli bir algı ortaya çıkar ki, kimse bunun altından kalkamaz...

Balıkesir ve Gömeç belediyelerinden yanıt bekliyoruz ama, Gömeç kaymakamı da İçiçleri Bakanlığı müfettişleri bölgeye gelmeden önce, yanıbaşındaki bu arazide neler olduğuna bakarsa iyi olur!..

Yazarın Diğer Yazıları