Hırsız evden olunca
5 Mayıs günü TBMM’de dört bakanla ilgili yolsuzluk önergesi görüşmeleri vardı. Görüşmeler üstün bir zekâ ile Pazartesi gününe kondu. Çünkü Meclis TV, Pazartesi günleri yayın yapmıyor. Ancak, Halk TV, takdire şayan bir sorumluluk duygusuyla yasakları delerek, milleti gerçekle buluşturdu ve görüşmeleri verdi. Ya diğer kanallar... Gerçeklerden korkmak; gerçeği gizlemek zavallıların işidir. Onlar ne kadar karanlık bulut üretirse üretsin, gerçek güneş gibidir. Onu örtmek, onu gizlemek, kapatmak mümkün değildir.
Hırsızlığın her türlüsünü yaşıyoruz. Yalan dosyalarıyla hürriyetler çalınıyor... Hürriyetinden mahrum kalanların hayatı sona eriyor. En acısı milli iradenin ortaya çıkmasına hizmet edecek seçimlerin her türlü hileden uzak, dürüst bir biçimde yapılması gerekirken aksi oluyor. Seçimlerde oylar çalındı iddiaları ayyuka çıkarken, seçimi kazananlara yakışan “biz böyle şaibeli bir başarıyı hazmedemeyiz, gelin sade Ankara’da değil bütün Türkiye’de seçimleri yenileyelim” olmalıydı. Sayın Yaşar Okuyan’ın sözcüsü olduğu “Temiz Seçim Platformu” uzun ve sabırlı bir çalışmayla seçim sistemimizdeki olumsuzlukları ve tekliflerini kamuoyunun takdirine kitap haline getirerek sundu. Bu dokümanı derinlemesine inceleyince; büyük milletimizin çok şeyi ifade eden bir atalar sözünü hatırladım: “Hırsız evden olunca, öküzü bacadan çalar” . Okuyan ve arkadaşları bu çalışmanın sonuçlarını siyasi partilerin yetkili şahsiyetlerine, Anayasa Mahkemesi Başkanı’na sabırla anlattılar ama sistemdeki hataları düzeltecek bir çalışma yapılmadı.
Vatandaşlarımızın güven ve desteğini kazanmış bir siyasi irade ancak şeffaf ve dürüst bir şekilde yapılmış temiz seçimlerle ortaya çıkabilir. Bu yıl ülkenin kaderini belirleyecek üç önemli seçim yaşayacağız. Birisi yapıldı, diğer ikisi yolda. Belediye ve mahalli idareler seçimlerini yaşadık. Bu seçimlerde yaşananlar öncelikle iktidar için uyandırıcı olmalıydı. İktidar inkârı mümkün olmayan yanlışları, hataları, eksikleri görerek seçimle ilgili düzenleyici bütün tedbirleri almalıydı. Yakın geçmişe bakarak seçim güvenliğinin yaralanmasına sebep olan bazı gerçekleri ifade edelim:
* Seçim dönemleri arasında sandık seçmen listelerine (SSL) gerekenin üzerinde eklenen milyonlarca seçmen var.
* 2007 sandık seçmen listesinde olduğu halde ilgili adreslerde hiç oturmadığı görünen önemli sayıda şüpheli seçmen var.
* 2011 seçiminde Afgan mülteciler gibi vatandaş olmayanlara oy kullandırıldığı iddiaları var. Aynı iddia 2014 seçiminde Suriyeli mülteciler için de geçerli. Bugün ne kadar Suriyeli son seçimde oy kullandı bilmiyoruz.
* 5749 sayılı yasa ile seçmen kütükleri düzenleme yetkisi; Yüksek Seçim Kurulu’ndan alınıp, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü’ne verilmiştir. Bu işlem bize göre anayasaya tamamen aykırıdır. Seçmen kütüklerini yürütme organı olan hükümete bağlı bir kurum mu, yoksa tarafsız YSK mı düzenlemelidir konusu çözüme kavuşturulmalıdır.
* Güvensizlik yaratan olaylar hakkında muhalefet milletvekillerinin verdikleri soru önergelerine açıklayıcı cevaplar verilmemiştir.
Türkiye İstatistik Kurumu, 2012 yılı sonu Türkiye nüfusunu 74.724.269 olarak açıklarken, güvenilir akademik kaynaklar 81 milyondan fazla olduğunu bildirmektedir. Nüfus rakamları arasında oluşan 5 milyon civarındaki fark, seçim sonuçlarını fevkalade etkileyebilecek ağırlıktadır. Kayıtları seçmen kütüğünden bilgileri dışında silinen seçmen sayısı 100 binlercedir. Çok sayıda seçmen oy kullanamayacağını: “Ya seçmen bilgi kartları gelmeyince veya sandık başına gittiğinde anlayabilmiştir”. YSK’nın görevi ise ne yazık ki ilân ile sınırlandırılmıştır.
Parmak boyası kaldırılmıştır. Bu sebeple milyonlarca mükerrer oy kullanıldığı iddiaları
yaygındır.
Bütün ülkede Ankara’da, İstanbul’da çok acı tecrübeler yaşanmıştır. Temiz bir seçim yapılmazsa vatandaşların seçimlere ve seçilmişlere, dolayısıyla ülkenin demokratik rejimine güveni kalmaz. Ülkenin aydınlık geleceği ve milletin huzuru için halkın gerçek iradesi sandığa yansımalı ve bu iradeye saygı gösterilmelidir. Seçim barajı, % 5 gibi akıllı bir çizgiye çekilmelidir. Vilayet kontenjanı tekrar düzenlenmelidir. Askı süresi bir aya çıkarılmalıdır.
Siyaset adamları, fazileti başlarına taç etmelidir. Faziletten nasip almamış başlar, sahiplerine sade hicran ve hüsran yaşatır. Fazilet yolunu seçen iktidarlar hep saygıyla yâd edilir.
Demokrasimizin seçimlerle çürütülmesine karşı, CHP ve MHP’yi büyük bir sorumluluk altında görüyorum. Bu değerli partilerimize yakışan “bizim için bu vatanın huzuru ve bütünlüğü her şeyden üstündür, hatta partimden bile üstündür” diyecek bir anlayışla mücadeleyi ele almalarıdır. AKP son 11 yıldır yükselişi durdurulamayan bir partiydi ama bu seçimlerde bu eğilim artık durdu ve hatta geriledi. AKP, bir önceki seçimlere göre oylarını % 6 düşürdü. Ülke genelinde 2 milyon 200 bin oy kaybetti. Ankara seçimi kazanan Mansur Yavaş’tan adeta koparılarak alındı. AKP Ankara’yı kaybetmiştir. Bunun anlamı AKP’nin artık yıkılma noktasına geldiğidir. Bir olmanın, diri olmanın ve iri olmanın günüdür.