Hiç mi utanmadın?
Bu kadar kirli.. Bu kadar haysiyetsiz.. Bu kadar utanmazca bir operasyonla ilgili kararı size bırakacağım..
Bir yola çıkılmış.. Bu yolda önemsenen, kıymet verilen biri olmuşsunuz..
İl Başkanlığınız, ilçe başkanlarının seçimi.. Parti yönetimi.. Ardından Büyük Millet Meclisi'ndesiniz..
Elbette kişisel mücadelenizin de payı var.. Ancak, ideolojik olarak da, insani olarak da, kültürel-siyasal birikim açısından da, sizden çok daha layık insanlar varken, birlikte yürünen yola duyulan saygı ve vefanın gereği, siz oradasınız..
**
Ödenen bedeller ortada.. Çekilen çileler ortada.. Savunduklarınız, boynunuzda asılı..
Ve siz, bunların hiçbiri yaşanmamış gibi..
Ve siz, yaşadıklarınıza bile saygı gösteremeyecek kadar acizane..
Ve siz, savunduklarınızı 'Tek kalemde' silecek kadar inkârcı bir şekilde, bir metnin altını imzalayıp, gideceksiniz..
**
Gidene uğurlar ola denir..
Benim siyasi bir kimliğim, unvanım yok..
Çok genel bir çerçeveden, değerler penceresinden bakıyorum hadiseye..
Gidene uğurlar olsun denir ama nasıl gittiğiniz de önemlidir..
**
Çalıştığım son televizyondan kovulduktan sonra, varolsunlar, gücümüz-desteğimiz izleyicilerimizi bilgilendirirken şöyle demiştim;
-Gazeteci bazen gitmelidir.. Neden ve nasıl gittiği önemlidir.. Gerekçesinde boynunu büken bir şey yoksa, o gidiş hayırlı bir gidiştir..
Önceki gün siyasette yaşanan gidişin gerekçelerine baktığımda, bırakın boynunu bükmeyi, insanın kendisine ve değerlerine bu kadar kolayca yalan söyleyebilmesine şaşırdım..
Samimiyetle söylüyorum, şaşırdım..
**
Kimden bahsettiğimi, hangi olayı kastettiğimi anladınız sanırım..
Manisa Milletvekili Tamer Akkal'ın gidişinden bahsediyorum..
Her gidişin bir gerekçesi vardır şüphesiz.. Ama dedim ya, gerekçeniz namuslu olmalı..
Yalana, çamura, menfaate, üçün beşin hesabına dayanıyorsa, gitmek değildir o, defolmaktır..
Çünkü, geride bıraktığı Türk Milliyetçilerini;
pkk ile iş birliğiyle itham ediyorsa, ahlaksızdır o giden..
Bu kadar yakından tanıdığı, duruşlarına şahitlik ettiği yol arkadaşlarına, çakal ağzıyla ve kolayca ihanet edebiliyorsa, haysiyetsizdir o giden..
"Bana bir şey sorulmadı", "Tepeden inme işler yapıldı" gibi gerekçelere değinmiyorum bile..
Haklıdır-değildir tartışmıyorum bile..
Yol arkadaşlarına, "pkk'yla iş birliği" diyebilecek kadar hayasızlaşan bir adamın, gerekçesinde namus aranabilir mi?
**
Yazık.. Verilen emeğe yazık.. Kurulan köprülere yazık.. Duyulan güvene, gösterilen ihtimama yazık..
Ve her şeyden önce, "Abla" dediğiniz insanın açtığı yola yazık..
Siyasette gidişler olur, gelişler olur..
Bunu hoplayarak yapan olur, zıplayarak yapan olur..
Hepsini geçtim, değerlerinin ışığında namusunun rehberliğinde kenara çekilmeler olur..
Hepsi olur, hepsi zaman içinde kabullenilir..
Ama siyasette, "üç-beş" kuruşun peşinde, çıyanlık ederek gitmek, gitmek değildir, defolmaktır..
**
Şimdiii.. Benim bir işim var biliyorsunuz.. Bu konuda, bu kadar tepkili ve belki de bir miktar duygusal satırlardan ötürü, siz okurken ben fırça yiyor olabilirim..
"Bu konuya neden böyle daldın" diye hesap sorulabilir.. Hatta ortalık gerilirse, işimden de olabilirim..
Ah bu gazeteci yanım.. Büyüklerim öğretti ki, "Gazeteci toplumun vicdanı olmalıdır."
Şu ana kadar, birkaç dostumun-büyüğümün dışında, pek kimsenin sesi çıkmamış olsa da, ben o vicdan görevini yerine getiriyorum..
Hiç kimse adına değil.. Kendi adıma..
Haaa, bir de, "Bir sükut-u hayal daha yaşayan" yürek adına..
**
Söyler misiniz, sussa mıydım?
Tam da genel merkeze gelip, "Şu kadar borcum var, bu kadar sıkıntım var" dedikten birkaç gün sonra, akla hayale sığmayacak hayasız gerekçeyle gidip, zihin bulandıran birine, iki kelam etmese miydim?
Ak-kalmayı beceremeyip, Ak oyunlara figüran olan birini, görmezden, duymazdan mı gelseydim?
**
Kararı size bırakıyorum, abilerim, ablalarım, kardeşlerim..
Diyeceğimi dedim..
Şimdi, nedense "iki kelam etmeyenlerden" işiteceğim lafları beklemeye geldi sıra..
Buyursunlar.. Heybede bir çuval söz de onlara ayırdım, bekliyorum..