Hezimet mi zafer mi?
Cumhuriyet döneminin en büyük dış politika hezimeti Süleyman Şah Türbesi’nin yıkımıyla yaşandı. 928 yıllık Türk toprağı IŞİD’e terk edildi. Süleyman Şah ve şehit askerinin mezarları Türkiye’ye nakledildi. Bu uygulama ister doğru olsun, ister yanlış biz sonuca bakalım. Netice; Türkiye’nin 1921 şartlarında Fransa’ya kabul ettirdiği; Caber’in Türk Kalesi olarak Türkiye’ye ait vatan toprağı olması yolundaki şart, Lozan’da kabul edilmiş ve günümüze kadar gelmiştir. AKP iktidarı bu vatan parçasını IŞİD’e terk etmiştir. Bu netice iktidarın yanlış Suriye politikasının iflâsıdır. “Stratejik Derinlik” gibi ışıltılı bir kavrama sarılarak dış politika hayalleri üretilebilir. Ancak, bu üretim gerçek hayatta netice vermez. Çünkü Orta Doğu yaşanmış tarihi olaylar, bu coğrafyada yaşayan çeşitli ırklar, bu ırkların alt soy kimlikleri, dinler, mezhepler ve dini mensubiyet şuurlarındaki farklılıklar sebebiyle tam bir kör düğümdür. Petrolün fışkırmasından sonra Orta Doğu gerçeğine emperyalist emeller karışmış ve bölge kaynayan bir kazana dönmüştür. Cumhuriyet hükümetleri bütün bu gerçekleri ve tecrübeleri görerek asla Orta Doğu’ya karışmamış bölgenin ihtilaflarından Türkiye’yi dikkatle uzak tutmuştur. AKP her konuda olduğu gibi burada da mezhepçiliği esas alan talihsiz bir dış politika anlayışıyla yola çıkmıştır.
Tükiye pazarlarını kaybetti
ABD’nin “Büyük Orta Doğu Projesi” nde gönüllü olarak yaver rolüne soyunan Türkiye huzurun, barışın, güvenliğin, adaletin, insan haklarının buharlaşıp uçtuğu bu coğrafyada yapayalnız kalmıştır. İnşaat sektörümüz için büyük bir pazar olan Libya’da Türk şirketlerine kapılar kapanmıştır. Türkiye’nin, Kaddafi’nin bütün dostluklarını elinin tersiyle kenara iterek yardımcı olduğu O’nu deviren bugünkü iktidar, bize kapıyı göstermiştir. Mısır akıl almaz bir inatla kaybedilmiştir. Müslüman Kardeşler (MKÖ) muhabbeti uğruna Mısır’daki yeni iktidara kaşlarını çatan ve onu her vesileyle kötüleyen AKP dış politikası, aramızda gelişmiş münasebetler bulunan bu ülkeyi de kaybetmiştir. Dış ticaretimiz ve inşaat sektörümüz için çok büyük bir pazar olan Mısır, hiç uğruna feda edilmiştir. Siz insan olarak, siyaset adamı olarak MKÖ’yü sevebilirsiniz. Ancak, devlet sorumluluğunu omuzladığınız zaman devletin menfaatleri devletin gelenek haline gelmiş yakın ve uzak hedefleri her şeyin önüne geçer. Filistin’e olan gürültülü ilgi de akıl çizgisini aşmıştır. “One minute” tafralarıyla politika yapmak, 9 vatandaşımızın Filistin’e yardım götürürken İsrail ordusunun kurşunlarıyla öldürülerek cevabını almıştır. Bu hükümetin temel karakteri olan acelecilik ne yazık ki ülkemize büyük kayıplara ve çıkılması zor labirentlere girmemize sebep olmuştur. İsrail hiçbir hükümet döneminde bu iktidarın sağladığı kadar nimete nail olamamıştır.
Irak’ta bir milyondan fazla Müslüman kadına tecavüz edilmiş, dünyanın en zengin müzeleri arasında bulunan Irak müzeleri soyulmuş, milyonlarca insan öldürülmüştür. Irak’ı işgal eden ABD askerleri dönemin Cumhurbaşkanı A. Gül’ün ve Başbakanı R.T. Erdoğan’ın dualarını almıştır. Irak’taki Türk varlığıyla ilgilenmemek hükümetin sabit politikası olmuştur. Bundan önceki hükümetler 1974’te Süleyman Şah Türbesi’nin baraj inşaatı sebebiyle yerini değiştirirken özellikle Türklerin yoğun olduğu köylerin ortasına yerleştirmişti. Böylece oradaki Türk varlığına devletimiz türbeye dokunulmasına müsaade etmez, bizi de korur inancı verilmiştir. Irak’la ekonomik ilişkiler artık hayaldir. İktidar devletin bütün ağırlığını ve imkânlarını Kürt devletinin kurulmasına tahsis etmiştir. AKP’nin ileri dostluk ilişkileri içinde olduğu Esad iktidarıyla köprüleri atması Suriye’nin bölünmesi yolunda gayretler sergilemesi akılla izahı çok zor tutum ve davranışlardır. Bölünme yolundaki bir Irak’tan sonra bölünmüş bir Suriye’nin Türkiye için felaket olacağını bu iktidar acaba ne zaman anlayacak? AKP iktidarı şov yapmaktaki başarısını devlet yönetiminde gösterebilseydi Türkiye çok şey kazanırdı. Ne yazık ki şovlar uğruna gerçekler tepelenmektedir...
Aziz şehit Fırat Çakıroğlu
Üniversiteleri karıştırmak isteyen bölücüler, devlet ve millet düşmanları Ege Üniversitesi’nde “önce vatan, önce devlet, önce Türkiye” diyen bir yiğit genci öldürdüler. Mekanı cennet olsun. Fırat Çakıroğlu, Tarih öğrencisiydi. Tarih şuuru ile Türkiye’ye bakıyordu. Ailesine, bütün milliyetçi arkadaşlarımıza sabır diliyor, gençliğin her türlü tuzağa, ihanete, tertibe karşı sabır ve soğukkanlı olmasını bekliyoruz.